Translate.vc / Português → Turco / Deste
Deste tradutor Turco
40,350 parallel translation
ALEGAÇÃO FINAL DA ACUSAÇÃO A decisão é vossa, para tentar trazer justiça e defender a honra deste país, que é um estado soberano.
Adaleti yerine getirmek ve egemen bir devlet olan bu ülkenin onurunu korumak için karar vereceksiniz.
Estamos a investigar os grupos com recursos para fazer algo deste género.
Böyle bir şey için yeterli kaynağı olan grupları araştırıyoruz.
No rescaldo do ataque ao Capitólio, muitos dizem que é deste tipo de acção policial que o país precisa.
Ancak Meclis saldırılarından sonra bazıları bunun, ülkenin ihtiyaç duyduğu emniyet sağlama yöntemi olduğunu söylüyor.
E agora, o momento por que todos esperávamos, o anúncio da Rainha do Homecoming deste ano.
Şimdi beklenen an geldi bu senenin Mezunlar Toplantısı Kraliçesi.
Faz parte deste jogo?
Sen oyunda mısın?
Nós tratamos dele deste lado.
Bu kısmını biz hallederiz.
- Só me deste um.
Sen-Sadece bir tane verdin.
Só vou acabar com o sofrimento deste "velhote".
Bu yaşlı adamı ızdırabından hızlıca kurtarayım da
A única coisa que tenho na minha lista de desejos é sair deste edifício com vida.
Yapılacaklar listemdeki tek şey aslında bu binadan canlı kurtulmak.
Se pudesse ter mais um dia para me sentar e falar com o meu pai em vez deste pedaço de pedra, faria qualquer coisa.
Şu taş parçasıyla konuşmak yerine, babamla oturup konuşabileceğim bir günüm daha olması için,... her şeyi yapardım.
Se ainda não lhe deste a injecção, pode já ser tarde.
Şimdi müdahaleni yapmazsan,... çok geç olabilir.
Como governador eleito deste estado, tenho o dever de proteger os seus cidadãos.
Bu yüce eyaletin seçilmiş valisi olarak vatandaşlarımı korumak vazifemdir.
Como governador eleito deste grande...
Bu yüce eyaletin seçilmiş valisi olarak...
- Não me deste uma história.
- Bana bir haber sunmadın sen.
Deste-me uma ideia incompleta.
Az pişmiş bir fikir sundun.
- Talvez não devesses deixar... que o Winn te ensine demasiado sobre as mulheres deste planeta.
Winn'in sana bu gezegendeki kadınlar hakkında bilgi vermesine izin verme bence.
O que é que lhes deste?
Peki sen onlar için ne yaptın?
Quanto trabalho deste àquela rapariga?
Bu kıza neden bu kadar iş veriyorsun?
A "Supergirl" conseguiu destruir a criatura, mas... é deste novo mascarado que National City não pára de falar.
Supergirl yaratığı yok etmeyi başardı ama National City yeni bir maskeli kahramandan bahsetmeye başladı.
Vai até ao fim deste corredor. Há uma saída ao fundo.
Bu koridorun sonunda bir kaçış yolu var.
Deste-te mesmo muito bem com o Mon-El.
Mon-El'le hemen kaynaştınız.
Isso não aconteceu, o que vai dar um bom processo com o seu nome e o nome deste hospital nele.
Öyle bir şey olmadı. Olacak şeyse sen ve hastanenin başrolde olduğu koca bir dava dosyası
E juro-vos, não sou culpada deste crime.
Ve size yemin ederim ki bu cinayeti ben işlemedim
É uma coisa "deste mundo".
Bu dünyada yapabileceğin birşey
- Diz-me que lhe deste uma malha.
Onun kıçını tekmelediğini söyle bana. Çok sert.
Não o tirei desde que me deste.
Bana verdiğinden beri hiç çıkarmadım.
A unha deste dedo é um terço maior.
İşaret parmağının tırnağı, üç kat daha uzun.
O pendente que lhe deste e que ela usa ao pescoço. Exacto.
Senin verdiğin kolyeyi boynuna takıyor.
Sim, mas para a sua teoria funcionar, para fazer essa ligação, vai precisar de outro objecto com a mesma ressonância deste lado do portal.
Evet ama sizin teoriniz işe yararsa, böyle bir bağlantı kurmak için kapının bu tarafında da eşit duygusal değere sahip başka bir cismin de bulunması gerekir.
O facto é que agora ele é deste tamanho, e precisamos dele... - Deste tamanho.
Endişelenmeniz gereken şey, şu anda bu kadar büyük, ve biz bu kadar olmasını istiyoruz.
Sim. É... uma diferença deste tamanho.
Evet, bu kadar daha az büyük.
Sou o verdadeiro cérebro por trás deste projecto.
Bu projenin asıl elebaşı benim.
Caramba, deste uns amassos a metade desta sala.
Oha be. Sınıftaki insanların yarısıyla yiyişmişsin.
Mas, por sofrer de vertigem, tenho medo de ser puxada para fora deste lugar por aquele buraco na parede e ser balançada no ar.
Ama vertigom olduğu için buradan, o duvardaki bir delikten dışarı,.. ... havada sallanarak çıkarılmaktan korkuyorum.
Receio ter um passado com o capitão deste navio.
Geminin kaptanıyla bir mazimiz var.
Ontem, quando me deste a tesoura.
Dün, bana makasları verdiğin zaman.
Esqueci-me da lição mais importante que me deste.
Bana öğrettiğin en önemli dersi unuttum.
Eu vou entrar no concurso dos Correios dos Selo de patos deste ano.
Bu sene postanenin federal ördek posta pulu yarışmasına katılıyorum.
A partir de hoje, vamos nos despedir deste lugar.
Bugünden itibaren, buraya veda ediyoruz.
Deste lado do contentor estás fazendo muito sentido, linda.
Çöplüğün bu tarafında olunca dediklerin çok mantıklı geldi, hatun.
Gosto deste tipo, Caroline.
Bu çocuğu senin için beğendim, Caroline.
Pedi a um perito na PHMSA para fazer uma projecção do raio da explosão só para ver o tipo de danos que uma explosão deste tipo causaria.
Oradaki bir patlamanın ne kadar zarara yol açacağını öğrenmek için PHMSA'da bir uzmana patlama çapı hesaplaması yaptırdım.
Pois... quem disse que o amor morreu, claramente, nunca ouviu falar deste sítio.
Aşkın öldüğünü kim demişse anlaşılan burayı hiç görmemiş.
Não sei como conseguiste sair deste pântano de loucura, mas tu és uma heroína americana.
Bu delilik batağından nasıl kurtuldun, asla bilemeyeceğim ama sen kesinlikle bir Amerikan kahramanısın.
Deste o bebé para ir para a Universidade, depois largaste tudo para sabotar o sonho de um pobre estrangeiro.
Üniversiteye gidebilmek için, bebeğinden vazgeçtin, sonra bunu da bıraktın böylece zavallı garsonun Amerikan rüyasını sabote ettin.
Deste-me um pontapé!
Beni tekmeledin!
Não acredito que deste-me um pontapé!
Beni tekmelediğine inanamıyorum!
Apanhei um frasco deste remédio, porque ia usar o subsalicilato de bismuto para ajudar na minha poção.
Bu hazımsızlık ilacından bir şişe hazırlamıştım çünkü içindeki bizmut subsalisilatı iksirime güç katsın diye kullanacaktım.
- Sai deste lugar, demónio.
- Depart this place, demon.
Sufocam-se sob os cuidados deste mundo.
... fani işler boğar bütün emelleri. - Açığa çıkarılmayıp,..
Nem me cumprimentam só porque pareço uma confusão? Nem deste uma hipótese, Sophie.
Fırsatını bulamadık ki Sophie.