Translate.vc / Português → Turco / Difícil
Difícil tradutor Turco
44,672 parallel translation
Devo dizer, Rick, se eu tivesse um filho, eu ia querer que fosse como o teu, o que torna isto bem mais difícil.
Şu kadarını söyleyeyim Rick bir çocuğum olsa aynen senin oğlun gibi olmasını isterdim. Bu da bu olayı çok daha zorlaştırıyor.
É difícil falar isso.
Söylemesi amma da zormuş be.
Sei que gosta de chupar o pau dos Vindigadores, deve ser difícil admitir que eu estava certo sobre eles.
Koruyucular'ın çükünden Kool-Aid emcüklediğini biliyordum. Onlar konusunda haklı olmamı kendine yediremiyorsun.
Não tornemos isto mais difícil do que tem que ser.
Olması gerektiğinden daha fazla zorlaştırmayalım.
Difícil para o Rune e a Ingrid, no entanto.
Rune ve Ingrid için de zor olmalı.
Difícil para eles.
Onlar için zor.
Manhã difícil?
Kötü bir sabah mı?
Michael, tenho que fazer algo difícil e ilegal.
Michael, zor ve yasadışı bir şey yapmak zorundayım.
Quero dizer... que aquela noite tenha sido um mal-entendido, uma noite que correu mal, um dia difícil, ou que os pais tenham tido um acidente de carro.
O gecenin kötü bir yanlış anlaşılma olduğunu. Gecenin kontrolden çıktığını, kötü bir geçirdiğini veya o gece ebeveynlerinin trafik kazası geçirdiğini umuyorum.
Nunca falamos sobre isso porque tornaria mais difícil fingir.
Bu konu üzerine konuşmuyoruz çünkü sonra rol yapmak daha zor olacak.
Estava a ser difícil acompanhar.
Hesabını tutmak çok zordu.
Descobri que ponderar nestas coisas é a parte mais difícil.
Bu tip konulara kafa yormanın işin en zor kısmı olduğunu anladım.
Empresas privadas, é difícil sabermos.
Sizinki gibi özel şirket olunca anlamamız zor.
É meio difícil explicar.
Açıklaması biraz zor.
Entendo que seja difícil ver um herói de guerra...
Savaş kahramanını böyle görmenin zor olduğunu anlı...
Mas sei que é um homem honrado que se agarrou à sua própria alma e isso é uma coisa difícil de fazer neste tipo de trabalho.
Ancak biliyorum ki o maneviyatına tutunmaya çalışan şerefli bir adam ve böyle bir işte bunu yapmak çok zor olmalı.
Uma manobra difícil e estás feito.
Şiddetli bir manevrada ölürsün.
Rocinante, seguimos para atracagem difícil.
Faal limana ilerliyoruz Rocinante.
Imagine seres humanos capazes de viver no difícil vácuo sem um fato, ou sob a atmosfera esmagadora de um gigante de gás.
Düşünün, insanoğlu uzayda elbise olmadan hayatta kalacak. Ya da gaz bulutundan oluşan gezegen atmosferinde yaşayabilecek.
O que sabemos é que ele era um jovem cheio de ódio... e que o FBI já o tinha detido como potencial suspeito de terrorismo e que depois foi solto, provando, mais uma vez, o quão difícil é interromper
Bildiğimiz şey şu : Kendisi nefretle dolu bir gençti. FBI onu potansiyel terör şüphelisi olarak tutukladı ve saldı.
Sei o quão difícil foi teres vindo aqui.
Buraya gelmenin ne kadar zor olduğunu biliyorum.
Sei que isto tem sido difícil, mas isto é mesmo muito importante.
Çok zor, farkındayım ama bu çok önemli.
Já perguntei. É assim tão difícil?
Bir kez daha istemiştim bulmak çok mu zor?
Foi um tempo muito difícil para nós, enquanto família.
Ailecek bizim için çok zor bir dönemdi.
É difícil discutir com ela.
Tartışmak zor.
Sim, sei que isso é difícil ouvir.
Bunu duymak zor, biliyorum.
Admito, que ele está um pouco difícil de reconhecer,
İtiraf ediyorum, zor tanıdım.
Cresceste numa escola difícil, sem tempo para auto piedade.
Sen zor bir okulda büyüdün. Kendine acıyacak zamanın yoktu.
Ela é mãe de uma estrela de ouro. É difícil argumentar com ela.
O bir kahraman annesi, onunla tartışmak zor.
Estou aqui como ligação da comunidade de inteligência neste período muito difícil.
Bu zor dönemde istihbarat camiası bağlantısı olarak buradayım.
É difícil, mas...
Henüz kaba hâli ama...
Como eu disse, é difícil, mas estou apostando isso porá um fim aos atos da sua mãe Estrela de Ouro.
Dediğim gibi, kaba hâli bu ama bahse varım kahraman annesi rolüne bir son verecektir.
Honestamente... É difícil ouvir o que é dito nesta sala, porque o que não estou a ouvir, é um plano.
Açıkçası, bu odada söylenenleri dinlemek zor çünkü plân yapıldığını duymuyorum.
"Segue o dinheiro," o qual... Acredite em mim, é muito mais difícil do que pensa.
Parayı takip etmek düşündüğünüzden çok daha zor olacaktır, inanın.
E tenho de dizer, voar não parece ser tão difícil.
Çünkü ikiniz de düşünmüyorsunuz. Plan yapmıyorsunuz.
Não é difícil. Qualquer um pode fazer isso.
Mantıklı olup olmadığına veya ne yapmanız gerektiğine bakmadan.
Não me faças fazer isto do modo difícil, Ruffnut.
Merak ettiğim bir şey var.
Eu faço tudo do modo difícil!
Günlük bir olay ama gelişiyor.
É difícil reconhecer a genialidade da minha ideia.
- Dehaca fikrimi onaylamak zor geliyor.
A parte difícil já está.
Zor kısmı bitti.
Mas sempre que estou aqui, torna-se cada vez mais difícil partir.
Her gelişimde ayrılması bir o kadar zor oluyor.
Vamos passar à parte difícil.
Zor kısma geçelim mi artık?
Acho isso difícil de acreditar.
Buna inanasım gelmiyor.
Como vai ser difícil defender Nassau sem a ajuda das comunidades de escravos desta ilha, dado que a nossa relação com tais comunidades ficou provavelmente estragada em resultado disto...
Nassau'yu bu adadaki köle topluluğunun.. .. yardımı olmadan tamamiyle savunmak zor olacak.. .. bu topluluklarla ilişkimiz..... bunun sonunca hasar almış durumda...
Assim que puder ter os canhões na zona de disparo, em combinação com o poder do forte, será difícil manter os homens dele afastados da praia.
Sınırlarını kale güçleriyle birleştirdikten..... sonra, adamlarını kumsaldan.. .. uzak tutmak zor olacak.
Ela diz saber que ficareis zangado e que vos será difícil compreender...
Kızacağınızı biliyordu. Anlamakta güçlük çekeceğinizi.
Será difícil.
Güç olacak.
Isto não é fácil para mim, mas sei que é mais difícil para ti.
Benim için kolay değil. Senin için ise daha da zordur.
Foi difícil, estive em tantos sítios hoje.
Bulmam zor oldu çünkü bugün bir sürü yere gittim.
"Às vezes, temos de fazer algo difícil, como arrumar o quarto ou acabar os trabalhos de casa, antes de termos o que queremos."
Bazen çok istediğin bir şeyi alabilmek için odanı temizlemek veya ödev yapmak gibi çok zor bir şey yapmalısın.
... ocuparam ou bombardearam, e isso somente desde... Ela é uma mãe Estrela de Ouro. É difícil discutir com ela.
Bir kahraman annesi o, onunla tartışmak zor.