English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Português → Turco / Dok

Dok tradutor Turco

813 parallel translation
Ele foi o único estivador que teve coragem para falar com os investigadores.
Polislerle konuşmaya cesaret eden tek dok işçisi benim oğlumdu.
Se fosse esperto, não seria estivador durante 30 anos.
Akıllı olsaydım 30 sene dok işçiliği yapmazdım.
Tentaste ajudar os estivadores... e eles viram-te as costas e mantêm-se S e M!
Dok işçilerine yardım etmeye çalıştın. Onlarsa sana sırtlarını dönüp inatla SD kalıyorlar!
- Ela é a nossa regente, doutor.
- O bizim koçumuz, Dok.
Dr...
Dok...
A apenas 24 km do excelente ancoradouro na margem do Tamisa e a curta distância da auto-estrada M25 proposta.
Thames dok tesislerinden yalnızca 25 km ve teklif edilen M25'e yakın mesafede.
Despeja.
Dök!
Vê de que lado sopra e escolhe o lugar!
Rüzgarı sapta, sonra dök.
É melhor tirares os óculos.
İçeri gir ve eteğindeki taşları dök bakalım.
- Prende-o!
- Dök şuraya!
Vais suar na messe como o Dan fez até poderes ser um pescador.
Balıkçı olmaktan söz açmazdan önce Dan gibi mutfakta ter dök biraz.
Revele-se, Sr. Hyde.
Dök içini Bay Hyde.
Entre, Ethne, sirva-nos um xerez.
Hadi gel Ethne. Bize biraz şarap dök.
- Deita-lhe ketchup.
- Üstüne ketçap dök.
Então rapa o molho.
O halde et suyu dök.
- Naquela bacia.
- Şu leğene dök.
Deita um pouco disto e mete lá isto.
Bir kısmını oraya dök. Şunları da içine at.
Coloque tudo no papel.
Bunların hepsini kağıda dök.
Atirem alguma água em cima dele.
Üstüne su dök şunun.
meu gentil filho, refresca com paciência o calor e a chama da tua febre.
Sabrın soğuk sularını dök alev alev yanan öfkenin üstüne.
Confessai-vos a Deus, arrependei-vos do passado, evitai o futuro, para que não cresçam as ervas ruins.
Dök bütün günahlarını Tanrı'nın önüne. Tövbe et yaptıklarına, yarın olacakları önle. Gübre koyma kötü otların köküne, büyürler.
Vamos lá, diz.
Devam et, dök içini.
- Arrependei-vos, pecadores!
Ben konuşacağım! - Dök içini, rahatla.
Deite tudo para o chão.
Hepsini yere dök.
Abra-a e deite a roupa para o chão.
Onu aç ve kıyafetleri yere dök.
Se isto não é um assalto, o que é?
Git de ülserine biraz süt dök ve bana bir parça pasta getir.
Manda-me embora a mim também.
Bana da biraz dök.
Mais. Dá-me mais.
Dök, hadi dök.
- Sirva.
- Dök.
Liberte tudo.
İçini dök.
Vá até o armazém! Pegue querosene e encharque todos os prédios da cidade!
Git gazyağı bul ve kasabanın her yerine dök!
Deite-lhe um pouco de água fria na cabeça.
Kafasından aşağı biraz soğuk su dök. Yola çıkalım.
- Não a perdeste.
Hadi dök.
Se ele voltar a mandar bocas, atira-lhe um balde de água. Farei isso.
Haddini bilmeyecek olursa başından aşağı bir kova su dök.
- Entorna.
- Olsun, dök.
Pusete este pedido por escrito, tornaste-o oficial.
O dilekçeyi yaz, resmiyete dök.
- Entra. Senta-te.
Dök bakalım içini.
Parece estar tudo em boas condições e à moda de Bristol.
Her şey mükemmel Bal dök yala!
- Verta-a no fogo.
- Ateşe dök.
Este cavalheiro, meu Tenente, disse que a vertesse no fogo.
Bu bey, dök, dedi.
Mais água, mais água.
Biraz daha su dök, su dök.
Aqui, põe aí umas gotas, está bem, amigo?
Şuraya biraz dök dostum.
Diga logo.
Dök içini bana.
Hatcher, espalha um rastilho.
Hatcher, köprüye dök.
Vamos!
Dök! Haydi!
Deitem isso ali.
Onu buraya dök.
Ensopa a cobertura.
Motorun üstüne dök.
Despeja bastante.
Bol bol dök.
Deite alguma na mão e pouse aí a bolsa.
Eline biraz dök ve keseyi orada bırak.
Despeja o teu coração no meu filha, para que chore contigo.
Kalbini benimkine dök, çocuğum, seninle birlikte ağlıyor.
Despeja cá para fora.
İçini dök.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]