Translate.vc / Português → Turco / Doomsday
Doomsday tradutor Turco
66 parallel translation
Além da Imaginação "Mr Denton On Doomsday" Blog atualizado semanalmente com novo episódio.
ALACAKARANLIK KUŞAĞI BAY DENTON'IN HESAP GÜNÜ
Episódio preferido : "Máquina do Juízo Final".
Favouri bölümü Doomsday Machine.
E a Arma Doomsday?
Ya Doomsday?
? Senhora, o Apocalipse escapou.
Efendim, Doomsday kaçtı.
O Apocalipse já fez isso, senhora.
Doomsday önce davrandı, efendim.
Apocalipse foi diretamente lutar contra Superman.
Doomsday doğruca Superman'in peşinden gitmiş.
Tínhamos que punir Apocalipse, nos... encarregaríamos do Superman em algum momento... e tentamos deter o tráfico de drogas de San Baquero por anos.
Doomsday'i devreden çıkarmalıydık. Superman'i oraya gömersek rahatlarız ve yıllardır San Baquero'dan gerçekleşen uyuşturucu trafiğini durdururuz.
Um mexicano. Nome de rua, Doomsday.
- Kıyamet adında bir göçmen.
- Deves ser o Doomsday.
Sen Kıyamet olmalısın.
Parece o tipo de El Salvador que "apertámos" hoje, o Doomsday.
Bugün hırpaladığımız Salvadorlu'ya çok benziyor. Kıyamet'e.
É o Doomsday?
- Bu Kıyamet değil mi?
Então, o Doomsday mandou um recado?
- Yani Kıyamet mesaj vermiş.
Entre. Preciso de pistas sobre o paradeiro de um tipo de El Salvador, Doomsday.
Kıyamet adında bir Salvadorlu'yu arıyorum.
Parece que o Doomsday não é defensor dos animais.
Kıyamet, PETA'ya üye değil anlaşılan.
- O que sabemos do Doomsday?
- Kıyamet hakkında ne biliyoruz?
- O Doomsday está aqui?
- Kıyamet burada mı?
Falei com o nosso amigo federal que nos levou o Doomsday.
Doomsday'i elimizden alan federal arkadaşla görüştüm.
Essa era a razão pela qual pensava que o fim do mundo estava a chegar.
Bay Doomsday'in, dünyanın sonunun geldiğini düşünmesinin sebebi bu.
O dia das trevas está a chegar.
Doomsday geliyor.
O Doomsday vem aí.
Doomsday geliyor.
Doomsday.
Doomsday.
Depois de drenar este planeta de toda a informação humana, o Doomsday irá aniquilar o que sobrar.
Bu gezegendeki insanlardan tüm bilgiyi aldığımda kalanları Doomsday yok edecek.
És o Doomsday.
Sen Doomsday'sin.
- Mas diz neste artigo que encontraram um dos capangas do Bruno Mannheim num contentor, feito em bocados, da mesma forma que o Doomsday desmembrava as suas vítimas.
Ama makalede dediğine göre Bruno Mannheim'ın hırsızlarından birini çöplükte parçalanmış bulmuşlar. Aynı Doomsday'in kurbanlarına yaptığı gibi.
Tenho de ir à Fortaleza, ver se consigo encontrar uma forma de enviar o Doomsday para um sítio onde não possa magoar mais ninguém.
Ben kaleye gitmeliyim. Doomsday'i kimseye zarar veremeyeceği bir yere yollayabilir miyim diye bakmalıyım.
A única forma de qualquer um de nós estar seguro novamente é se o Doomsday for destruído... de vez.
Doomsday'in yok edilmesi hepimizin güvende olmasının tek yolu.
O Doomsday é problema meu, e vou tratar dele.
Doomsday benim sorunum, ben halledeceğim.
Não prestei muita atenção porque não eram típicos do Doomsday... Não faz mal.
Doomsday artık olmadığı için pek fazla önemsememiştim.
Ou isso ou não consegue resistir ao alto, sombrio e ao Doomsday.
Öyle ya da Doomsday'a ilgi duyuyor.
Vou separar o Davis da besta e usar este cristal para enviar o Doomsday para a Zona Fantasma.
Davis'i o yaratıktan ayıracağım ve kristali kullanıp onu hayalet bölgeye göndereceğim.
O Doomsday voltou a atacar.
Doomsday yeniden saldırmış.
O Doomsday apareceu aqui.
Bunu ancak Doomsday yapabilir.
Então alguém para além do Doomsday queria-a morta.
Doomsday'dan başkası onun ölmesini istemiş.
Não gosto que vás lá fora sozinha, não quando o Doomsday pode estar tão perto.
Doomsday bu kadar yakınlardayken dışarıya yalnız çıkmanı istemiyorum.
Isto significa que a Chloe ainda está algures com o Doomsday.
Bu demek oluyor ki Chloe hala dışarıda Doomsday ile birlikte.
Bem, se a Mercer tem uma equipa à procura do Doomsday, então a Chloe pode ser apanhada no fogo cruzado.
Eğer Mercer'ın Doomsday'i yakalamak için bir takımı varsa Chloe çapraz ateşte kalabilir.
O pessoal da Tess está a caçar o Doomsday.
Tess'in adamları Doomsday'i avlıyorlar.
Vou usá-la para separar o Davis da besta e enviar o Doomsday para a Zona Fantasma sozinho.
Davis'i yaratıktan ayırıp Doomsday'i hayalet bölgeye göndereceğim.
Quando salvaste a vida da Chloe, salvaste a ligação dela com o Doomsday.
Chloe'nin hayatını kurtarınca onun Doomsday ile olan bağlantısını da kurtardın.
Envia o Doomsday para o futuro.
Doomsday'i geleceğe gönder.
A Legião não libertou o Doomsday.
Doomsday'i Legion oluşturmadı. Ben yaptım.
Smallville S08E22 "Doomsday"
Bölüm : 22 "Doomsday"
Mas eu tinha apostado no Doomsday...
Ben parayı Doomsday'e yatırmıştım ama...
Eu instalei aquelas câmaras quando foste embora, depois da tua luta com o Doomsday.
Kameraları Doomsday ile son karşılaşmana gitmeden önce yerleştirmiştim.
O Clark agora faz parte de uma família kandoriana e não quero que os seus súbditos nos conduzam a outro dia negro.
Clark Kandorialı ailesi ile birlikte. Onun sadakatinin bize başka bir Doomsday olayı ile dönmesini istemiyorum.
O ataque do Doomsday foi uma distracção.
Doomsday saldırısı bir yanıltmacaydı.
Não é o seu melhor trabalho... O próximo é "Doctor Doomsday".
Bir sonraki Dr. Kıyamet.
- E o que acontece no "Doctor Doomsday"?
Peki, peki Dr. Kıyamet'te ne oluyor?
Dr. Doomsday está prestes a mexer com o vosso mundo.
Dr. Kıyamet dünyanızı sarsacak.
Pusemos uma arma no Doomsday e deixámo-lo no México, ontem.
Lem, yanımızda değildi.
Penso que vai reproduzir o filme... e depois, quando o Doutor Doomsday carregar no botão... 186-B.
Dr. Kıyamet o tuşa bastığında... Patlayacak mıyız? Havaya uçacağız.