Translate.vc / Português → Turco / Ecmo
Ecmo tradutor Turco
59 parallel translation
- Podemos... colocá-la em ECMO.
- Makineye bağlayabiliriz.
A ECMO é muito perigosa.
Makine çok tehlikeli.
Faça ECMO.
ECMO tedavisine başlayın.
Não farei ECMO no bebê.
Bebeği ECMO'ya bağlamayacağım.
A ECMO pode matá-lo.
ECMO onu öldürebilir.
Se não fizer ECMO, a infecção pode atacar o corpo dele como hooligans depois de uma vitória.
ECMO'ya başlamazsan enfeksiyon, şampiyonluk sonrası Pistons taraftarları gibi yayılır.
ECMO significa oxigenação por membrana extracorpórea.
ECMO, Ekstrakorporal Membran Oksijenasyonu demektir.
Começaram a fazer ECMO?
Onu ecmo'ya mı bağladın?
Podemos usar a ECMO para ajudá-lo a recuperar.
Hastayı tekrar ısıtmak için ecmoyu kullanabiliriz.
O ECMO pode aguentá-la, mas, sem transplante de coração e pulmões, ela vai morrer.
ECMO bir süre idare edebilir ama kalp-akciğer nakli yapılmazsa ölecek.
- Devíamos ter uma unidade de ECMO.
- ECMO ünitesi lazım.
Tenho um miúdo para OMEC.
Bir çocuğa ECMO * için kanül sokmam gerekiyor da.
Liguem para a unidade de ECMO. Este bebé precisa de um bypass.
Bu bebeğin bypass'a ihtiyacı var.
- O doente foi submetido a ECMO...
Hasta ecmo cihazına bağlandı...
Tem de voltar ao ECMO.
Yeniden ECMO'ya girmesi gerek.
Ou podemos colocá-lo em ECMO.
Veya ECMO'ya bağlayabiliriz.
O que, só para passar à frente, Chris, não achamos que ele suportasse nesta fase.
Sen söylemeden ben söyleyeyim, Chris bu aşamada ECMO'yu kaldıramayabilir.
Já puseste um bebé num ECMO?
Daha önce hiç bir bebeği ECMO'ya soktun mu?
Prendemos cateteres no pescoço e bombeamos o sangue para a máquina de ECMO, que insere oxigénio e descarta gás carbónico.
Tamam, boynuna kateter takar kanını ECMO makinesine pompalarız o da karbondioksidi alıp yerine oksijen verir.
Para o lado. Faz massagens enquanto o ponho no ECMO.
Ben ECMO'ya sokarken senin de kalp masajı yapman gerek.
Karev, soube que estás com problemas.
Karev, ECMO'ya bağlarken kalbi durmuş diye duydum.
Agora que ele está ligado ao ECMO, tem de ser monitorizado a tempo inteiro.
ECMO'ya bağlandığına göre bebeğin 7 gün 24 saat takip edilmesi gerek.
O ECMO funciona como um bypass para dar um descanso ao coração do seu neto.
ECMO, torununuzun kalbinin dinlenmesi için baypasa benzer şekilde çalışır.
Não devias estar com o Karev na sala do ECMO?
Senin Karev'le ECMO odasında olman gerekmiyor muydu?
OSEC é perigosa e invasiva.
ECMO onun için çok tehlikeli.
Não sei, mas OSEC só pode ser feita na 34ª semana.
Bilmiyorum ama ECMO 34. haftada bile yapılamıyor.
É um tiro no escuro, mas... eles acham que uma OSEC é a melhor opção.
Düşük bir ihtimal ama en iyi seçeneğin ECMO olduğunu düşünüyorlar.
E se a OSEC não funcionar?
Ya ECMO işe yaramazsa?
- Agora sai da OSEC.
- Artık ECMO'dan ayıracağız.
- Coágulos. - Isso mesmo.
- Hastaya şu an ECMO takılı ve- -
O paciente está agora no ECMO e...
- Stabil durumda. - Ben bile daha iyi anlatamazdım.
O Link está no topo da lista.
ECMO ile daha ne kadar hayatta kalabilir?
Quanto mais tempo pode ele sobreviver no ECMO? Com índices tão baixos...
Değerlerinin düşük olmasını da göz önüne alarak en az bir hafta diyebilirim.
Obrigada. Sim, de qualquer maneira, tenho um jovem paciente. Ele está no 10º dia de ECMO e tem deficiência da proteína S.
10 gündür ECMO takılı ve S proteini eksikliği var.
Deus, não.
Küçük oğlandaki ECMO pıhtı oluşturdu.
O ECMO fechou com coágulos. Não responde a fluidos.
Dr. Hunt ve Dr. Robbins'ı çağır.
Disse que ele estava estável.
ECMO'nun en az bir hafta daha dayanacağını söylediniz.
Disse que ele tinha uma semana no ECMO.
Kontrol altına aldığımızı sanıyorduk.
Posso colocá-lo no ECMO, reparar a válvula.
Onu akciğer pompasına bağlayıp kapakçığı onarmaya çalışacağım.
A máquina OECM que pediram.
- İstediğiniz ECMO cihazı buyurun.
Tratam do OECM.
Tamam, siz ECMO'yu idare edin.
O OECM vai ser derrubado, e o Owen vai morrer.
Çökerse, ECMO çalışmaz ve Owen ölür.
- Movam o OECM!
- ECMO'yu taşıyın!
- Não até tu moveres o OECM!
- ECMO'yu taşıyana kadar olmaz!
Chama-se máquina ECMO.
ECMO makinesi deniliyor.
Pessoal, começamos a separar o pequeno Terrance da unidade de ECMO e parece que os pulmões dele estão a melhorar.
Minik Terrance'ı ECMO ünitesinden çıkarmaya başladık. - Görünüşe göre akciğerleri iyileşiyor.
No hospital, há um aparelho, o ECMO. - Permite oxigenar o sangue...
Hastanede Kandaki oksijeni artırmaya yarayan ECMO denilen bir alet var.
Já está uma equipa ECMO à espera dela.
- ECMO ekibi hazır bekliyor.
Vamos levá-la para a UNIC.
Bir ECMO birimi isteyin.
Isso deve mantê-lo vivo até eu chegar com os pulmões. Liguem-no à ECMO.
Pekâlâ.
- A Teddy falou na ECMO.
- Teddy onu Ecmo'ya bağlamamızı söylüyor.