Translate.vc / Português → Turco / Então
Então tradutor Turco
340,120 parallel translation
Então, ele é despedido e, de algum modo, acaba nos Estados Unidos, onde levou a história dele para o New York Times.
Kovuldu, bir şekilde ABD'ye gitti, orada hikâyesini New York Times'a taşıdı.
Então, a troca, a destruição de amostras, foi tudo uma farsa?
Yani numunelerin takas edilmesi, yok edilmesi, hepsi yalan mı?
- Então, isso é sério?
- Yani bu kez ciddi mi?
Então, sabemos o que vai poder...
Ne yapacağınla ilgili bir bilgimiz var mı...
"E se todos os outros aceitaram a mentira, então a mentira passou para a história e tornou-se verdade."
"Diğer herkes yalanı kabullenirse yalan, gerçek olarak tarihe geçer."
Parece que tiveste um dia difícil, então quis fazer algo bonito para quando chegasses.
Sesin zor günler geçiriyormuşsun gibiydi. O yüzden eve güzel bir şeye gel istedim.
Então, fica comigo e faremos uma noite de rapazes.
Sen de benle takıl, oğlanlar gecesi yapalım.
Bem, se X é igual à quantia de saudades, então terei saudades de ti X + 1.
Sen beni x özleyeceksen ben seni x artı bir özleyeceğim.
Estás triste, então fiz-te um chá.
Canın sıkkın, o yüzden sana çay yaptım.
- Então são roupas demais.
O zaman bu kadar kıyafet fazla olmuş olabilir.
Então simplesmente senta-te, gira, levanta-te, estica-te...
Sonra basitçe otur, dön, kalk. Bacaklarını aç.
Então pensamos que seria útil...
O yüzden şey yararlı olabilir diye düşündük...
Então, aqui.
Harika öyleyse.
Certo, então, como ele chama?
Pekala madem, size ne diyor?
Então, uma nave de 650 km... afastando-se da atração gravitacional... de um buraco negro.
- Yani 650 km boyunda bir gemi bir kara deliğin çekim kuvvetinden kurtulmaya çalışıyor.
Então, por que continua se chamando Doctor Who?
- Kendine niye sürekli Doktor Who diyorsun?
Mas ele se chama de "o Doutor", então...
Ama ona Doktor derler yani...
Então, o quer dizer, é seu verdadeiro nome?
- Affedersin, nasıl öz adı?
Então tirou o "Who" quando percebeu que era um pouco óbvio.
Ama biraz absürt olduğunu fark edince Who'yu kullanmayı bıraktı.
Então ela falou sério, Doutor?
- Doğru mu söylüyor Doktor?
Então aquelas são as portas.
Asansör kapıları bunlar mı?
Então, mais do que tudo, você quer que ela seja boa?
Yani onun iyi olmasını her şeyden çok istiyorsun?
Então os Senhores do Tempo são meio flexíveis nesse negócio de homem / mulher?
Yani Zaman Lordları kadın erkek mevzularında biraz genişler, öyle mi?
- O que aconteceu então?
- Sonra ne oldu?
Então você não sabe?
Bilmiyor musun?
- Lá fora. Você sempre quis ir lá fora, então vamos.
Hep dışarı çıkmak istiyordun, dışarı çıkıyoruz.
Então devemos evoluir para sobreviver... mas a evolução não é rápida o suficiente.
Hayatta kalabilmek için evrimleşmeliyiz fakat evrim yeterince hızlı ilerlemiyor.
Então, o elevador. Onde encontraremos?
Peki şu asansörler tam olarak nerede?
- E então?
- Öyle mi dersin?
Então isto deve ser fácil.
Harika, o zaman kolay olmalı.
Então está bem, plano B.
Peki o zaman. B Planı.
Então, quando é o casamento?
Düğün ne zaman?
Então o que devo fazer com o teu bom amigo na masmorra?
O zaman zindandaki arkadaşına ne yapmam gerekiyor?
- Então o que fez?
- Ne yaptın peki?
Então dá-ma.
O zaman kılıcı bana ver.
Então ainda bem que aqui estou, não é?
Burada olmam iyi bir şey o zaman, değil mi?
Então, não tenho escolha.
O zaman başka seçeneğim kalmadı.
Então, pequeno insecto, está na hora de aprenderes a lição.
Peki öyleyse, küçük böcek... dersini almanın vakti geldi.
Então tentaste matar-me porque não acreditavas que ajudasse a ir até outro reino ter com ela?
Yani onunla yüzleşmek için başka bir diyara... gitmene yardım edeceğime inanmadığın için mi beni öldürmeye çalıştın?
Vamos lá então.
Gidelim, o zaman.
E então?
- Evet? - Hişşt.
Se a minha transgressão proteger aqueles que amo, então irá valer a pena.
Kuralları çiğnemem sevdiklerimi koruyacaksa... o zaman buna değer.
Então, onde está o Jolly Roger?
Jolly Roger hangi cehennemde?
Então onde estamos?
Öyleyse neredeyiz biz?
Então onde estamos?
Neredeyiz o zaman?
Então também não vais nele até Nova Iorque.
O zaman onunla New York'a da gitmeyeceksin.
Muito bem, então, adieu.
Pekala, o zaman. Elveda.
Então agora queres ir para uma prisão iraquiana porque um idiota da tua equipa começou a disparar à toa?
Yani takımındaki bazı gerzekler tetik çekmeyi çok sevdiğinden bir Irak hapishanesine mi atılacaksın?
Então, precisamos de negociar e se isso falhar, ter um plano B.
O zaman onlarla pazarlık yapmalıyız, Başarısız olursak ta yedek planımız olmalı.
Então o Nolan Burgess namora a irmã de uma líder da Resistência? Sim.
Yani Nolan Burgess direniş liderinin kız kardeşiyle mi birlikte?
- Então podemos apertá-lo.
Yani onu sıkıştırırız.