Translate.vc / Português → Turco / Epoca
Epoca tradutor Turco
7,190 parallel translation
Na época, o tão aclamado "ringue" era um ringue verdadeiro, feito de espectadores barulhentos e impiedosos.
O zamanlar güya ring olan şey gerçek bir ringti. Kabadayılardan, hunhar seyircilerden oluşurdu.
Isto mostra que enviou um "item" para análise na época do desaparecimento do Hughes.
Belge gösteriyor ki, Oliver Hughes'un kaybolduğu zaman civarında analiz edilmesi için bir nesne vermişsin.
Disse que mandaste uma mensagem sobre um encontro no Cinturão de Órion, porque não é visível nesta época do ano.
Orion kuşağına gelin demişsin, yılın bu vaktinde görünmezmiş.
Não há desculpa para aquilo que eu fiz. Mas, estava confuso naquela época. A beber e a consumir drogas.
yaptığım şey için hiçbir bahanem yok ama o zamanlar berbat haldeydim alkol ve uyuşturucu kullanıyordum.
Namorava com Jeff Malone durante a época em que ele trabalhava na SEC?
S.P.K. için çalışırken Jeff Malone ile görüşüyor muydun?
Na época, parecia uma dádiva de Deus.
O zamanlar çok iyi bir şey gibi görünüyordu.
Na época das pinturas de Biermann, havia escassez de cereais e fome.
Biermann'ın eser üzerinde çalıştığı dönemde tahıl sıkıntısı ve açlık vardı.
Preciso de fazer o meu pai regressar a uma época que a Victoria não possa arruinar...
Victoria'nın bozamayacağı bir anı vermeliyim babama.
Aquele bigode era apropriado para a época.
O bıyık çağımıza uygundu.
A melhor época da minha vida.
Hayatımın en güzel zamanlarıydı.
Bilhetes de época para o Zumbicalipse.
Zombi kıyameti için sezonluk biletim var diyelim.
Sinto falta da época anterior ao Edward Snowden... E aos "zombies".
Edward Snowden ve zombilerden önceki günleri çok özlüyorum.
É linda esta época do ano, não é?
Yılın en güzel zamanlarından birisi değil mi?
Na época, todos pensávamos que o John era o man.
Eskiden hepimiz John'un harika olduğunu düşünürdük.
As habilidades dele com armas e tecnologia provêm dessa época.
Yoldan çıkmadan önce uzmanlığı silahlar ve teknolojiydi.
Naquela época ele era conhecido por Cassius Clay.
O zamanlar Cassius Clay olarak bilinirdi.
Éramos os melhores amigos naquela época.
O zamanlar en iyi dostuydum.
Quem é que ganharia se lutasse contra este homem na sua época?
Bu adamla senin zamanında dövüşseniz, kim kazanırdı sence?
Na verdade, não acredito que tenha apreciado mais nada como aquilo desde aquela época.
Aslında, o zamandan beri hiçbir şeyden o kadar hoşlandığımı sanmıyorum.
Apanhou-me numa época má mas já não sou o mesmo.
Beni orada kötü yakaladınız ama ben artık o adam değilim.
- Mas eu tinha biliões na época.
Ama o zaman milyarlarım vardı.
O seu pai estava convencido de que os EUA podiam lançar uma nave interestelar nos anos 60, com a tecnologia da época.
Baban ABD'nin yıldızlararası bir uzay gemisi fırlatabileceğine inanıyordu. - O anda, 60'ların teknolojisiyle.
É sobre a época em que fiz algo que me fez bem.
Hakkında iyi hissedeceğim bir şeyler yapma zamanı gelmişti.
Embora não seja verdadeiramente a época, era a noite antes de Domingo e por todo o lado, nem uma criatura se mexia, apesar deste poema.
Zamanı değildi belki ama Cumartesi gecesiydi ve gökyüzü açıktı. Bu şiire rağmen tek bir canlı bile kıpırdamıyordu.
Naquela época, sete em cada dez Oficiais de côrte... eram seguidores de Wei conhecido como "O clã do Eunuco".
O sıralarda, on saray görevlisinden yedisi "Haremağası'nın Zümre'si" olarak bilinen Wei takipçisiydi.
Antes da minha época, presumia-se que o Kallikantzaroi eram duendes que iam até às cidades onde causavam danos durante a celebração do Natal.
Yıllar evvel, Kallikantzaroiların Noel kutlamaları esnasında... zarar vermek üzere şehirlere saldıran goblinler olduğu sanılmaktaydı.
Estava em Londres naquela época?
O sıralar Londrada mıydın?
A Polícia da época e você nunca conseguiram apanhá-lo.
O zamanlar polis onu yakalayamamıştı.
Talvez tenha havido uma época em que... os meus sentimentos foram reais... e talvez pudéssemos ter tido uma relação real, mas quando alinhaste com o teu pai, acabou-se tudo.
Belki hislerimizin gerçek olduğu ve gerçek bir.. ... ilişki yaşayabileceğimiz bir an vardı. Ama sen babanla müttefik olduğun an her şey bitmişti.
Havia uma época onde, noites com a Olivia Pope...
Olivia Pope'la bir keresinde gecenin köründe şehirde...
Todos eles foram informados, na época, sobre o programa, é claro, e sobre os outros programas que estavam a ser realizados, incluindo todos os programas da CIA.
O sıralarda hepsi Stellar Wind programı, CIA programları da dahil olmak üzere süregelmekte olan diğer tüm programlar hakkında bilgilendirilmişlerdi.
- Na época havia 20 sites, 10 nas instalações DoD ( Departamento de Defesa ).
O sıralarda, 20 yerde vardı, 10 tane de Savunma Bakanlığı'nda kurulmuştu ama bunların hepsi eski teknoloji oldu.
Snowden estava a ser acusado por três delitos de violação legal, principalmente de uma lei penal da época da Segunda Guerra Mundial, chamada Lei da Espionagem.
Ben Wizner, Snowden'ın Amerikan Sivil Özgürlükler Birliği ( ACLU ) avukatı Esasen 1. Dünya Savaşı döneminde yürürlüğe giren Casusluk Yasası adlı ceza kanunu uyarınca.
Estamos numa foto instantânea noutra época, ou assim.
Yani farklı bir zamanın içinde bir enstantane gibi bir şeyin içindeyiz.
Havia muita pressão da opinião pública na época para uma condenação. Certo?
Mahkumiyet zamanında epey toplum baskısı vardı.
A decomposição em Washington nesta época do ano começava a cheirar mal o suficiente em quatro ou cinco dias para que trabalhadores lá...
Yılın bu zamanı D.C.'de bir cesedin çürümesi yeterince kötü kokmaya başlaması muhtemelen dört ya da beş gün sürerdi etraftaki ofislerde çalışanlar...
Por sorte, as equipas de limpeza da época não eram boas o suficiente para enganar-me.
Şansımıza o zamanki temizlik ekipleri beni kandırabilecek kadar kalifiye değilmiş.
Mas esta é da época em que tu nasceste.
Ama bu günlük senin doğduğun zamana denk geliyor.
Claro, na época de deduções fiscais.
Eminim. Özellikle vergi iadesi zamanında.
- A Virginia estava um caos na época.
- Virginia o zaman çok dağıtmıştı.
Em época de fome, isso não é só riqueza.
Böyle bir kıtlıkta, bu sadece zenginlik değildir.
Vamos nos lembrar um pouco... Da época em que éramos professor e estudante.
Öğretmen ve öğrenci olarak biraz nostalji yaşayalım!
Começando na época em que o Tyler foi para a faculdade, ele, basicamente, começou a afastar-se de nós.
Tyler üniversiteye başladığında bizi her fırsatta kendinden itti.
Mas, naquela época, todas as manhãs, eu preparava-me para trabalhar, inclinava-me para apertar os sapatos... Congelava... Com os atacadores na minha mão.
Gerçek şu ki, o olaydan sonra her sabah işe gitmeye hazırlanıyorum ve ayakkabımı bağlamak için eğildiğimde bağcık elimde, donup kaldım.
Mas, naquela época, era como se fosse... Era eles ou eu.
Ama o zamanlar şey gibi hissediyordum onlar ya da ben.
Os meus dois filhos adoram esta época do ano.
İki çocuğum yılın bu zamanına bayılıyor.
Meu, nesta época todos ficam mais fáceis do que uma tipa gorda com um top sem alças.
İnsanlar yılın bu zamanlarında toplayıcı sutyen giymiş şişko kızlardan bile saf oluyorlar be.
Vá lá, é a época do natal, não é a época dos loucos.
Yok be. Noel zamanındayız delilik zamanında değil.
Os banqueiros sentem-se mais culpados na época do Natal por causa da sua vida maravilhosa e também porque são judeus.
Bankacılar Şahane Hayat filmi yüzünden Noel zamanlarında kendilerini çok suçlu hissediyorlar. Bir de Musevi oldukları için.
- Ou o assassino vestiu um fato de Pai Natal porque era o disfarce perfeito nesta época do ano.
- Ya da katilimiz yılın bu zamanına uygun olarak tanınmamak için Noel Baba kostümü giymiştir...
Ele ajudou-me na pesquisa para um livro de Derrick Storm, mas naquela época era apenas um membro de nível médio. Detective McBride, se o Eric era médico da família Carlucci, sabe porque é que ele seria um alvo?
Dedektif McBride, Eric, Carlucci ailesinin doktoruysa neden hedef alınmış olabilir?