Translate.vc / Português → Turco / Fenton
Fenton tradutor Turco
239 parallel translation
E tu pensas que o Walter Burns a vai deixar ir?
- Sizce Burns onu bırakır mı? Fenton'ı hatırlayın.
Sou sócio da Fenton, Rayburn e Companhia, e não um fantoche!
Fenton, Rayburn Şirketi'nin hisseli ortağıyım, bir kuklası değil.
Lucas, Fenton,
Lucas, Fenton...
me permita lhe apresentar a meu velho amigo e colega, o Sr. Fenton Shanks.
Bay Fenton Shanks, eski arkadaşım ve meslektaşım olur.
Fenton é meu assessor financeiro.
Fenton benim mali işlerime bakar.
Fenton não bebe álcool, infelizmente.
Korkarım ama Fenton içkiye karşıdır.
Fenton tem a febre do jogo.
Fenton için kumar.
- E este é o primo Fenton.
Ve bu da kuzen Fenton.
Pobre Fenton, teve má sorte ultimamente.
Zavallı Fenton, bu aralar çok şanssız.
- Fenton, terminou o jogo.
Fenton, ayvayı yedik.
Fenton, a menos que tenha outros planos... eu gostaria de ir a Florida este ano.
Fenton, başka planların yoksa Florida'ya yeniden gidelim diyorum.
De acordo, Sr. Fenton.
Hepsi sizin, Bay Craig. - Hepsi tamam, Bay Fenton.
- Anote o nome dele, Sr. Fenton. - Sim.
- Şunun adını al, Bay Fenton.
- Está bem.
Biri kaçmış gibi görünüyor, Bay Fenton.
Com isso termina a briga. O que achas, Fenton?
Kavgaya iştirak etmemişti zaten.
Sr. Fenton, é nossa política levar um rapaz a uma situação difícil e observar reacção dele.
Bay Fenton, bizim buradaki politikamız buradaki gençleri baskı altında tutup köşeye sıkıştıklarında verecekleri tepkileri izlemek.
- Harcourt Fenton Mudd.
- Harcourt Fenton Mudd.
- Harcourt Fenton Mudd, ladrão...
- Harcourt Fenton Mudd, hırsız...
Harcourt Fenton Mudd!
- Harcourt! Harcourt Fenton Mudd!
O que andaste a tramar? !
Harcourt Fenton Mudd, nerelerdeydin?
Harcourt Fenton Mudd, o que andaste a tramar? !
Harcourt Fenton Mudd, ne halt karıştırıyorsun?
Harcourt Fenton Mudd, andas a comer e a beber demais!
Harcourt Fenton Mudd, çok içiyor, çok yiyorsun.
- Ordens do Juiz Fenton.
Yargıç Fenton'un emri.
Tal como o Josh Davies e o pobre Tom Fenton.
Aynı Josh Davies ve zavallı Tom Fenton gibi.
Abel, lembraste do que o Tom Fenton me disse antes de morrer?
Abel, Tom Fenton bana ölmeden önce ne söylemişti, hatırlıyor musun?
O nome dele é Eric Fenton.
Adı Eric Fenton.
- Porquê? - Tenho estado a pesquisar o que sabemos sobre o McCord, o Eric Fenton e a Lisa.
- McCord, Eric Fenton ve Lisa hakkındaki tüm şeylerin üzerine gidiyorum.
O mesmo dia e a mesma hora em que o Fenton ameaçou fazer explodir a Minotaur.
Fenton'da aynı gün aynı saatte bombayı patlatacağını söylüyor.
Se estiver certo, o Fenton vai colocar a bomba num local representativo para a história destas três pessoas.
Eğer haklıysam Fenton bombayı yine kendi geçmişlerine bağlı bir yere koyacak gibi görünüyor.
Já tens o endereço do Fenton, KITT?
Fenton'un adresini aldın mı, KITT?
- É o Eric Fenton?
Sen Eric Fenton mısın?
O Fenton é o nosso homem, mas joga um xadrez muito arriscado.
Fenton kesinlikle aradığımız kişi. Ve satrançtan da çok iyi anlıyor.
O Fenton tinha um frasco na secretária.
Fenton'un masasının üstünde küçük bir şişe vardı.
KITT, quero pesquisar o historial médico do Fenton.
KITT, Fenton'un sağlık raporlarını kontrol etmeni istiyorum
Foi ter com o Eric Fenton.
Eric Fenton'un yanına gitmiştir.
Você está a morrer, Fenton.
Ölüyorsun, Fenton.
Só espero é que também façam sentido para si ou melhor, que façam sentido para o Fenton.
Umarım bunlar sana birşeyler ifade ediyordur hatta umarım ki Fenton için de bir şeyler ifade ediyodur.
Então, há uma boa hipótese de o Fenton não ter posto lá a bomba.
O zaman Fenton'un bombayı oraya koyması geçerli bir sebebi yok.
- Pode ter sido demolida, mas aposto que foi naquele "palheiro" que o Fenton colocou a "agulha".
Galiba yıkılmış ama bahse girerim Fenton bombayı buralarda bir yere koymuştur.
Obrigado, Fenton.
Teşekkürler, Fenton.
Viu sair os cavalheiros a quem abriu a porta há instantes? Sair?
Fenton, 15 dakika önce içeride gördüğün adamlar vardı ya onları ayrılırken gördün mü?
Fenton, esteve no quarto do Sr. Blessington?
Bay Blessington'ın odasına girdin mi Fenton?
- Estão a mandar um telex. - Bom.
Fenton'dan gelen haberlere göre bu tarafa doğru gelen büyük bir yağmur bulutu varmış.
Tenho uma amiga em Fenton, tratamos as peles e tentamos fazer casacos, luvas e animais em pele.
Fenton'da ki kız arkadaşımla derileri tabaklıyoruz Kürklerinden paltolar, eldivenler ve küçük hayvanlar yapmaya çalışıyoruz.
Mas que dirá a Mr.
- Henüz çürümedik. Peki Bay Fenton'a ne söyleyeceksin?
- Parece que um se escapou, Sr. Fenton.
- Evet.
Stella, querida? Harcourt Fenton Mudd, por onde andaste?
Stella, canım?
Juiz Fenton.
Yargıç Fenton...
" Enganas-te.
"Hatalısın, Fenton" diyebilecek kudrete sahip.
Fenton!
Fenton!
Venha já!
Fenton, acele et.