English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Português → Turco / Ford

Ford tradutor Turco

2,283 parallel translation
Ford, Welles, Hitchcock.
Ford, Welles, Hitchcock.
As fotos do estacionamento mostram ele a sair num Ford F-150.
Otopark kamerasındaki görüntülerde şahsın siyah Ford F-150 ile ayrıldığı görünüyor.
O FBI divulgou um relatório que estão interessados... em falar com um homem que conduz um Ford F-150 preto...
FBI yayınladığı raporda, siyah Ford F-150 ve mavi Ford Escort kullanan kişiyle görüşmek...
-... e um Ford Escort azul.
- Selam. ... istediklerini açıkladı.
Um Ford F-150 de 1993.
1993 model bir Ford F-150.
O disco de ouro é da Lita Ford, ela deu-mo porque toquei no disco.
Altın Plak ödülü de Lita Ford albümünden. Çünkü o albüm için şarkı yazmıştım.
Não me escolheram por escrutínio secreto.
Gerald Ford : Beni gizli oylama ile seçmediniz.
Do sacana do Henry Ford.
Siktiğimin Henry Ford'u yazmış.
Está reservado, um Ford Sedan às 9h.
Evet saat 9 için bir adet Ford Sedan ayarlanmış.
Nesta fábrica e em outras, a Ford britânica molda e fabrica 3000 automóveis por dia.
Ford İngiltere, buradakiyle birlikte fabrikalarında her gün 3000 otomobile hayat verir.
É o maior fabricante de automóveis da Europa e o quarto do mundo. A Ford em Inglaterra pode produzir 3100 carros por dia e 1.5 milhões de Ford Cortina.
Avrupa'nın en büyük otomobil üreticisi dünyanın dördüncü büyük üreticisi Ford İngiltere, günde 3100 araba 1.5 milyon Ford Cortina üretebilir.
Com sede em cinco países europeus as fábricas de Ford ocupam mais de 18 quilómetros quadrados com instalações de quase 3750000 metros quadrados.
Beş Avrupa ülkesinde bulunan Ford fabrikaları şu an 18 milyon metrekare üzerinde bir alana yayılıdır.
EM 1968 HAVIA 55000 HOMENS NA FÁBRICA DE DAGENHAM E 187 MULHERES.
1968 yılında Ford'un Dagenham'daki fabrikasında 55.000 erkek ve 187 kadın çalışmaktaydı.
Na sede da Ford, em Warley.
Warley'deki Ford genel merkezinde.
Peter, olha tu conheces-me. Eu não tenho nenhum problema com a Ford.
Peter, bak beni tanıyorsun.
- Tenho razão ou tenho razão?
Ford'la alıp veremediğim yok. - Haksız mıyım?
- Isso é propriedade da Ford, acho eu.
- Bunlar Ford'un malı sanırım.
Hoje não vai ter mais bancos, senhor Ford.
Bugün sana koltuk yok Bay Ford.
Oficinas gerais da FORD MICHIGAN, USA
Ford Genel Merkezi Michigan, ABD
A Ford decidiu dar menos dinheiro porque pode.
Ford, daha az ödeyebileceği için bu kararı verdi.
As grevistas de Dagenham trouxeram o seu protesto a Westminster.
Ford Dagenham'ın kadın işçileri eşit ücret mücadelelerini tepkilerini bugün Hükümet yerine taşıdılar.
E até que se resolva o problema entre a Ford e as mulheres as portas ficarão fechadas para toda a força laboral.
Yönetim ve Ford'un makinecileri arasındaki soruna çözüm bulununcaya kadar fabrika kapıları bütün iş kollarına süresiz kapalı kalacak.
A Ford não se pode dar ao luxo. Lamento que vocês não estejam a trabalhar.
Ford bunun altından kalkamaz, dolayısıyla yani sen ve çocuklar için, her şey için üzgünüm.
Tenho o senhor Ford em linha.
Beklediğiniz için teşekkürler. Bay Ford hatta.
Talvez não sirvam para o caso da Ford.
Ford'daki olay için işe yaramayabilir.
Enquanto que na Ford, vocês só lidam com os sindicatos porque é necessário.
Ford'da ise sendikalarla sadece zorunlu kaldığınızda muhatap oluyorsunuz.
Eu sei que o Ford pressionou o Monty.
Monty'e gelirse, Ford onun kafasını karıştırmış diyebilirim.
AS MULHERES DA FORD CONTINUAM A LUTAR
FORD KADINLARININ SAVAŞI SÜRÜYOR
Meus senhores, chamo Monty Taylor convocador principal de Dagenham.
Monty Taylor'ı, Ford Dagenham'dan toplantıya çağıran kıdemli üyesini kürsüye davet ediyorum.
Represento a Ford, o maior fabricante de automóveis do mundo.
Ben Ford'u temsil ediyorum. Dünyanın en büyük otomobil üreticisiyiz.
Convidaste ou não as mulheres da Ford a virem ao teu gabinete?
Ford kadınlarını bakanlığına davet ettin mi yoksa etmedin mi?
Passei meia hora a falar com Henry Ford ll, assegurando-lhe que não estamos do lado das grevistas.
- Sayın Başbakan... - Son yarım saatimi telefonda II. Ford'a, hükümetimin grevcilerin yanında olmadığı güvencesini vererek geçirdim.
Mas faças o que fizeres, não irrites a Ford!
Ama ne yap et Ford'u üzme.
Queremos que a Ford empregue operários ingleses.
Ford Motor'un İngiliz işçileri istihdam ettiğini görmek istiyoruz.
A Ford é uma parte vital da nossa economia, eu sei.
Ford ekonomimizin önemli bir parçasıdır. Bunun çok iyi farkındayım.
É esse o número dos nossos empregados neste país.
Ford bu kadar işçiye iş verir.
E enquanto isso... nossos salários devem aproximar-se aos dos homens, agora.
Bu arada da Ford'ta erkeklerin aldığına yakın bir oranda acil ücret artışı isteriz.
E de Whitewall avisam-nos que as conversações entre a senhora Castle e as grevistas estão a chegar a uma conclusão.
Hükümetten alınan haberlere göre Bayan Castle ve Ford'un grevdeki makinecileri arasındaki görüşmeler sonuçlanmak üzere.
Tenho muito prazer em anunciar que depois das nossas conversações as 187 maquinistas da Ford voltarão ao trabalho dia um de Julho.
Öğleden sonra yaptığımız görüşmeler sonrası Ford'un 187 makinecisinin bir Temmuz'da işlerine döneceklerini bildirmekten mutluluk duyuyorum.
- Não há forros para os bancos?
- Ford'a koltuk kılıfı yapılmıyor mu?
Não acreditávamos que pudéssemos parar a Ford.
Ford'u durma noktasına getireceğimizi düşünmemiştik.
A Ford fez mudanças nas suas práticas de emprego e agora é um exemplo de uma empresa com boas práticas.
Ford Motor Şirketi değişimi iş uygulamalarına yansıttı bu değişim iyi işveren uygulamasında örnek olarak gösterilmektedir.
Torre Harrisford, Yankee Zulu X-ray, pronta para descolar, um cinco esquerda.
Harris Ford Kulesi Yankee Zulu X-ray konuşuyor. 1-5 soldan kalkmaya hazırız.
Yankee Zulu X-ray, Harrisford V.O.R.
Yankee Zulu X-ray'den Harris Ford Hava Kontrol Kulesi'ne.
Michael SCHUMACHER 6 BENETTON FORD
MlCHAEL SCHUMACHER Benetton Ford
Centro de Imprensa de Imola recebeu um relatório do Hospital Maggiore em Bolonha que diz que o piloto do carro número 32, Roland Ratzenberger, da MTV Simtek Ford, sucumbiu a ferimentos provocados pelo acidente que ocorreu no circuito de Imola
Bolonya'daki Maggiore hastanesinden aldıkları rapora göre 32 numaralı araba sürücüsü... MTV Simtek Ford ROLAND RATZENBERGER Imola'daki pistte 30 Nisan pazar günü antreman sırasında meydana gelen talihsiz bir kaza sırasında almış olduğu ağır yaralar nedeniyle hayatını kaybetmiştir.
E tu estás nela, Ford. Bem como o Reyes e os Kwon.
Ford, sen listedesin Reyes ve Kwonlar da öyle.
Detective Ford? Este tipo tem algo para lhe dizer.
Dedektif Ford, bu adam size bir şey söyleyecekmiş.
Lita Ford.
Lita Ford.
Lincoln, Johnson, Grant, Hayes, Garfield, Arthur, Cleveland, Harrison, Cleveland, McKinley, Roosevelt, Taft,
Lincoln, Johnson, Grant ve Hayes, Garfield, Arthur, Cleveland, Harrison Cleveland, McKinley, Roosevelt ve Taft, Wilson, Harding, Coolidge, Hoover Franklin Roosevelt, Harry S. Truman, Dwight D. Eisenhower, John F. Kennedy Lyndon Johnson, Richard Nixon Ford, Carter, Reagan, Clinton, Bush.
Ford de Dagenham.
Ford'un Dagenham fabrikası.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]