Translate.vc / Português → Turco / Formá
Formá tradutor Turco
63,394 parallel translation
A irritabilidade é outra forma de sublimação.
Öfkeye başvurmak da başka bir seçenek.
Então terás de arranjar forma de saíres daqui sozinho.
- Ozaman görünüşe göre buradan kendi yönteminle kaçman gerek.
Arranjas forma de sobreviver à minha mordida e tens a lata de voltar?
Isırığımdan kurtulmayı bir şekilde başardın. Ve buraya geri gelecek kadar hadsizsin.
De certeza que arranjaremos alguma forma.
Bir şeyler buluruz eminim.
Se bem que adoro a forma como me sinto.
Gerçi hissettirdiği şeyi seviyorum.
Sinto que dou ao corpo qualquer coisa de que precisa de uma forma intensa e poderosa.
Vücuduma ihtiyacı olan şeyi yoğun ve güçlü bir şekilde veriyorum gibi geliyor.
É a única forma.
Tek çıkar yolu bu.
Mas quando eu desliguei a A.L.I.E., sabia que havia uma forma de ultrapassarmos isto juntos.
Ama A.L.I.E'yi kapattığımda buna birlikte göğüs gereceğimiz bir yol olduğunu biliyordum.
A Estação Alfa é essa forma.
Bu yol Alfa İstasyonu.
Só na Carolina do Norte, 39 % dos 150 mil trabalhadores agrícolas do estado Vítimas de tráfico ilegal Ou abusados de outra forma.
Tek başına Kuzey Carolina'da, devletin 150 bin tarım işçisinin % 39'u rapora göre yasadışı insan ticareti ya da farklı şekilde taciz altında.
Talvez possamos convencer a turma a não jogar o jogo de forma alguma.
Veya... belki de ortamdaki herkesi en baştan oyunu oynamamaya ikna edebiliriz.
De alguma forma, sinto-me responsável por aquilo que possa acontecer a seguir.
Bir şekilde, olacaklardan ben sorumluymuşum gibi geliyor.
Eu sabia que a Senadora Nadeer estava, de alguma forma, ligada a ele.
Senatör Nadeer'in onunla bir bağı olduğunu biliyordum.
E se ler o "Darkhold"... de alguma forma, tornou as emoções que a Aida imitava... - Reais?
Ya Darkhold'u okumak Aida'nın taklit ettiği duyguları gerçek hâle getirdiyse?
O único teste que deverá ser feito é a melhor forma de destruí-la.
Yapılması gereken tek şey yok onu etmek.
Não, já experimentei a forma mais rápida.
- Hayır, hızlı yolu denedim.
Agora... encontre uma forma científica de recuperar o contacto com os nossos homens no terreno.
Şimdi sahadaki adamlarımızla tekrar iletişim kurmak için bilimsel bir şey bulun.
Não temos forma de contactar o Director, ou o "Quinjet", enquanto este equipamento bloqueador estiver activo.
Jammer aktif olduğu sürece ne Direktöre ne de Quinjete ulaşamayız.
Fitz, há alguma outra forma de reestabelecer o sinal do "transponder"?
Fitz, uydu sinyalini düzeltmenin başka bir yolu var mı?
Pois, bem, temos que pensar noutro ângulo. E tentar encontrar uma forma de motivá-lo.
- Tamam, onu motive etmek için başka bir şey bulmamız lazım.
Não é melhor aprender as coisas de forma orgânica em vez de tudo de uma vez?
Her şeyi rapordan okumak yerine doğal yollarla öğrenmek daha iyi değil mi?
- Sem ter assinado os Acordos, então, ou cometeu um acto ilegal ao roubar bancos ou a S.H.I.E.L.D. cometeu um acto ilegal ao utilizar uma agente com poderes de forma não autorizada.
Anlaşmayı imzalamadan. Yani, ya bankaları soyarak yasalara karşı geldin ya da S.H.I.E.L.D. izinsiz bir şekilde gelişmiş ajan kullanarak yasaya karşı geldi.
- Não havia forma de saber que ela estaria preparada.
- Bizim için hazır olacağını bilemezdik.
O Dr. Radcliffe sabia que a melhor forma para a manter ocupada seria dar-lhe algo para lutar.
Dr. Radcliffe sizi meşgul etmenin en iyi yolunun dövüşecek bir şeyler vermek olduğunu biliyordu.
Vê... infiltrei-a sem qualquer conhecimento... de forma que parecesse mais real.
Bak, seni habersiz bir şekilde gönderdim ki daha gerçek görünesin.
Tem uma forma sociopata de o demonstrar.
- Bunu göstermek için sosyapat bir yol izledin.
- Podes fazer isto da forma mais fácil...
- Ya güzellikle yaparsın -
Encontraremos o Radcliffe de outra forma.
Radcliffe'i başka bir yoldan buluruz.
Se o encontrarmos, encontraremos o Billy, e talvez uma forma de derrubar a Nadeer.
Onu ve Billy'yi bulacağız. Ve belki Nadeer'i alt edeceğimiz bir yol.
- De forma alguma.
- Katiyen olmaz.
Não vejo as coisas dessa forma.
Ben o şekilde görmüyorum.
Superior... O produto químico nesta forma pura é... inofensivo para os seres humanos.
Bu saf formun içindeki kimyasal insanlar için zararsız.
Da mesma forma que não consigo encontrar nenhum vestígio de combustível.
Muhtemelen benim herhangi bir hızlandırıcı izine rastlamamamla aynı sebepten.
Consegui arranjar algumas coisas muito boas, mas... acho que a melhor forma de começar é com uma desculpa.
Oldukça iyi materyaller getirdim ama başlamak için en iyi şey bir özür dilemek olabilir.
Gostava que houvesse outra forma.
Keşke başka bir yolu olsaydı.
Agora... apenas precisamos de encontrar uma forma de o conter.
- Mükemmel. Şimdi onu hapsedebilecek bir cihaz yapmamız gerek.
- Agnes... odeio-me por te ter deixado daquela forma... mas... nunca desisti.
Agnes, seni terk ettiğim için kendimden nefret ettim ama hiç vazgeçmedim.
Não me pode matar dessa forma.
Beni bu şekilde öldüremezsin.
Uma forma dos agentes praticarem boxe ou treino de inserção na selva e similares.
Ajanların birbiriyle ya da zor koşullar altında antrenman yapabileceği bir yöntem.
Não há forma de prová-lo.
- Kanıtlamanın bir yolu yok.
Não há forma de o saberes até que te matem.
Onlar seni öldürene kadar anlamanın imkânı yok.
Dessa forma, ambas saberemos.
Bu sayade ikimiz de bileceğiz işte.
A melhor forma de garantir que podemos salvá-los é encontrando estas máquinas que se fazem passar por elas e destruí-las.
Onları kurtarabileceğimizden emin olmanın en iyi yolu onları taklit eden makineleri bulmak ve parçalarına ayırmak.
Então, lutamos com os militares treinados depois com as ultra-poderosas cópias andróides dos nossos amigos, de alguma forma chegamos à "Zephyr" que não sabemos pilotar, para escapar da Base e tentar conectar as nossas mentes a uma realidade alternativa.
Yani, önce eğitimli askerî personel ile ve sonra arkadaşlarımızın kopyası olan aşırı güçlü androidlerle dövüşüp yolu açmamız üsten kaçmak için bir şekilde, uçurmayı bilmediğimiz Zephyr'e ulaşmamız ve zihinlerimizi alternatif bir gerçekliğe bağlamaya çalışmamız gerekiyor.
Mas, aquilo que me inspira é a forma como o nosso país reagiu, a forma como se uniu.
Ama bana ilham veren şey, Ülkemizin verdiği tepki biçimiydi. Bizi bir araya getiren şey.
Não há nenhuma forma sã para lhe dizer isto, então...
Bunu mantıklı bir şekilde söylemenin bir yolu yok, yani...
Não tenho forma de o provar.
Kanıtlayacak bir şeyim yok.
A forma como as coisas prosseguiram... a culpa não é minha.
Burada işlerin nasıl geliştiği bana bağlı değildi.
Isso é parafrasear as coisas de forma extrema. - não acham?
- Biraz abarttığını düşünmüyor musun?
- De alguma forma.... conquistaste a HYDRA no teu mundo e, agora, queres conquistá-la no nosso.
Kendi dünyanızda bir şekilde Hydra'yı yenmişsiniz ve şimdi bizim dünyamızda yenmek istiyorsunuz.
É uma forma horrível de se dizer.
Bu biraz çirkin bir ifade oldu.