Translate.vc / Português → Turco / Frontal
Frontal tradutor Turco
835 parallel translation
Observem, senhoras e senhores, a escassez de convoluções no lobo frontal quando comparadas com as de um cérebro normal, e a degeneração inconfundível do lobo frontal médio.
Bayanlar ve baylar, normal beyinle karşılaştırarak, frontal lob kıvrımlarındaki hasarları ve orta frontal lobdaki belirgin bozulmayı inceleyin.
Osteodermia considerável na região frontal.
Ön kesiminde osteodermi oldukça fazla.
A fúria implacável e desesperada de Romper caiu sobre Tobruk uma e outra vez, com a Luftwaffe, a artilharia concentrada e o ataque frontal.
Rommel, ağır ve korkunç yumrukları, Tobruk'u sürekli dövdü. Nazi hava kuvvetleri, yoğun topçu bombardımanı ve önden saldırılar da destek verdi.
- Preparar ataque frontal!
- Ön saldırı için hazırlanın.
Desta janela, você tem uma bela vista do relvado frontal.
Bu pencereden çok güzel bir manzara var. Öndeki çimenliğe bakıyor.
Dr. Humbarts, importa-se que eu lhe faça uma pergunta frontal?
Dr. Humbert, sizinle açık konuşmamın bir mahsuru var mı?
Chance Wayne irá fazer um salto frontal.
Chance. Santral.
Marcha frontal!
İleri marş!
Foi um choque frontal?
Kafa kafaya mı Queffle?
Mas não há motivo para um homem franco honesto, e frontal, como você estar mais envolvido do que o estritamente necessário.
Ancak sizin gibi açık sözlü, dürüst bir yol izleyen ve hiç gizlisi saklısı olmayan birinin bu işe gereğinden fazla bulaşmasının hiç anlamı yok.
Só apareceria numa cena de nu frontal se fosse pertinente.
Yasal değilse önden çıplak sahneye çıkmazdım.
NUDEZ FRONTAL COMPLETA vol 2
ÖNDEN ÇIPLAK GÖRÜNÜŞ cilt 2
Nudez Frontal Completa Uma Revista Íntima!
Önden Çıplak Görünüş ÖZEL BİR REVÜ!
Venha cá para a frente, para a nudez frontal completa.
Önden çıplak görünüş için öne gelin.
Paguei nudez frontal completa e é isso que vou ver.
Önden çıplak görmek için para verdim, göreceğim de.
Nudez frontal completa?
Önden çıplak mı?
Eu só representaria uma cena em que houvesse nudez frontal completa.
Bir sahneyi oynamam için içinde önden çıplaklık olmalı.
E agora nudez frontal completa.
Ve şimdi önden çıplaklık.
Nu frontal. Um filme familiar.
Önden çıplaklık.
O que proponho é ir pela retaguarda, enquanto vocês fazem um ataque frontal.
Önerdiğim şey benim arkalarından dolaşmam ve siz ikinizin önden saldırmanız.
Não se pode testar o reflexo do joelho num morto! Nem a reacção a uma lobotomia pré-frontal!
Ölmüş birinin dizini zıplatamayacağın gibi..... kadavranın ön beyin bölgesinin tepkisini de test edemezsin!
Por que näo quis mandar-vos para o combate frontal?
Onları saldırıya geçirmekten mi korktum?
Será um choque frontal com dez pessoas a bordo!
Ve 10 kişi içindeyken kafadan çarpışma demek.
O melhor é não arriscarmos outro ataque frontal. Aquele coelho é obra.
Başka bir saldırı riskine giremeyiz, Bu tavşan bir bomba.
Desde aquele filme Easy Rider, todo mundo anda com motos assim... largas, baixas, com o frontal inclinado.
Easy Rider filminden beri herkes bu tip motosikletleri kullanıyor uzun, alçak, önü düşük.
Porque não ir para noroeste para um ataque frontal?
Neden kuzey batıya hareket edip, onlara önden hücum etmiyorsun?
Não, admiro um homem frontal.
Hayır işini ciddiye alan adamları takdir ederim.
Procure o segundo pelotão, no sector frontal, e encontre-os.
- Öldü mü? - İleri sektöre git.
Espero que tenha noção da quantidade de corajosos jovens guerreiros... que podem não sobreviver a um confronto frontal aos Cylons.
Umarım Cylonlar ile baş başa çarpışmada kaç cesur genç savaşçının... -... ölebileceğinin farkındasınızdır.
- É um painel do circuito frontal.
- Hayır, bu ön paneldeki devre.
As casas e as árvores à beira da estrada pelas quais já passou, continuam a ser vistas por ele na borda do seu campo de visão frontal, mas distorcidas e avermelhadas.
Yol kenarındaki evler ve ağaçlar geride kalırken önünde oluşan görüntünün kenarlarında hala görünebiliyor ancak kırmızı değişkene doğru kayıyor.
Talvez algum dia os navegadores interestelares tomarão o seu rumo pelas estrelas por detrás deles, cujas imagens se reuniram todas juntas no campo de visão frontal.
Bir gün belki de uzay gezginleri yıldızları arkalarına alıp önlerindeki ekranda birçok görüntüsünü izleyebilecekler.
Para fazer funcionar o ramjet, necessitava-se uma entrada frontal, de centenas de quilómetros de largura.
Bu jet motorunun çalışması için yüzlerce kilometre boyunda bir vakum alanı gerekir.
Muitos séculos depois, foi erguido um pequeno santuário Grego ortodoxo, no seu átrio frontal.
Yüzyıllar sonrasında bu küçük Yunan ortodoks mabedi mağara girişine eklendi.
- É uma pessoa frontal?
- Yükselmek istiyorsun ha?
Como já todos sabem, hoje o treino é uma investida frontal a uma trincheira do inimigo,
Hepinizin bildiği gibi, bu sabahki eğitim, düşman siperine hücumu içeriyor,
Eu não tenho muito tempo, enfermeira. Eu apenas tenho o tio dele para hoje... porque ele marcou a remoção do lobo frontal amanhã.
Amcasıyla bugün ilgilenmeliyim çünkü yarın ön lobu kesilecek.
Faz maravilhas ao lobo frontal.
Mal acayip, beyninizi renkten renge sokar.
A bala penetrou o crânio por cima do olho esquerdo, percorrendo o lobo frontal esquerdo, através do cerebelo, e saiu na nuca, pela sutura parieto-occipital esquerda,
Mermi, sol gözün üst kısmından kafatasına girmiş, beynin ön lobu ve beyinciğin içinden geçerek kafatasının arka tarafından, sol'occipital parietal suture'nin yanından çıkmıştır.
Soco frontal!
Direk yumruk.
Cotovelo frontal!
Dirsek.
Soco de lado! Cotovelo frontal!
Yumruğun tersi.
Pontapé frontal!
Yan tekme.
Cotovelo frontal!
Dirsek!
Tropa B, desmontem... ataque frontal. Ataquem quando as tropas C e D estiverem preparadas, para um avanço da cavalaria pelo flanco esquerdo.
B bölüğü yaya cephe saldırısı için C ve D bölüklerini de sol kanattan süvari saldırısı için hazırlayın.
Este bocado pode ser a parte frontal e traseira, se é que percebe.
Yani, şu kısmı önü de olabilir, arkası da, anlatabiliyor muyum?
O eixo frontal ficou todo torto.
Ön aks tamamen parçalanmış...
Um agradável vento frontal.
Rüzgar baş taraftan esiyor.
- Ataque frontal!
- Ön saldırı.
Procurámos no sector frontal.
Ön bölümü araştırdık.
É muito frontal.
Zirvedekilerden biridir.