Translate.vc / Português → Turco / Galen
Galen tradutor Turco
193 parallel translation
Dorcas Galen!
Dorcas Galen!
O Estado acusa a Dra. Zira e um cirurgião corrupto de nome Galen de terem feito experiências neste animal ferido, manipulando-lhe os tecidos cerebrais e vocais, produzindo um monstro falante.
Devlet, Dr. Zira ve ahlaksız bir cerrah olan Galen'i bu yaralı hayvanın beyni ve boğazını kurcalayarak konuşan bir canavar yarattıkları için suçlamaktadır.
Os escritos de Galiano acerca da medicina e da anatomia, dominaram as ciências médicas até à Renascença.
Galen, Rönesans'a kadar tıp konusunda baş eser kabul edilen iyileştirme ve anatomi temellerini yazdı
Eu tive uma longa conversa com o Professor Galen ontem à noite.
Geçen gece Profesör Galen'la uzun bir konuşma yaptım.
Capitão, um pedido de socorro da nave auxiliar do Dr Galen.
Kaptan, Profesör Galen'in mekiğinden bir yardım çağrısı var.
- Galen ainda está lá dentro.
- Profesör Galen hala gemisinde efendim.
Transportem Professor Galen diretamente para a enfermaria.
Işınlama Odası 1, Profesör Galen'a kilitlenin ve onu hemen Revir'e ışınlayın.
Quando ele foi atacado, Dr. Galen protegeu certos arquivos.
Saldırıya uğradığında, Profesör Galen bilgisayarının hafızasındaki bazı dosyaları korumaya almaya başlamış.
Tentamos cada chave de decriptação de registros, se ele estivesse em código.
Profesör Galen bir tür kod olarak kullanmış olabilir diye, kayıtlardaki her şifre anahtarını denedik.
O diário da nave auxiliar mostrou o itinerário de Galen? sim.
Geminin uçuş kayıtları Galen'ın Atılgan'a gelmeden önce nerede olduğunu gösteriyor mu?
O diário indica ele visitou um sistema solar inexplorado, Ruah IV.
Evet efendim. Kayıtlar, Profesör Galen'ın araştırılmamış bir yıldız sistemi Ruah 4'ü ziyaret ettiğini gösteriyor
Galen veio aqui, depois estava a caminho de Indri VIII, quando morreu.
Profesör Galen burayı birkaç gün önce ziyaret etti ve öldürüldüğünde Indri 8 yolundaydı.
Eu não deixarei que a morte de Galen seja em vão.
Galen'ın ölümünün boş yere olmasına izin vermeyeceğim.
Algum enigma levaria Galen tão longe para juntá-los. Mas por que?
Profesörün onları toplamasının bu kadar uzun sürmesine şaşmamalı ; fakat neden?
Não há 1, mas 2 competidores, tentando completar o enigma do Prof. Galen.
Görünüşe göre, Profesör Galen'ın bilmecesini tamamlama çabamızda 1 değil ;
Eu acho que todos nós sabemos sobre a pesquisa do Professor Galen.
Bence "hepimiz" Profesör Galen'ın araştırmasını biliyoruz.
Nós estávamos observando camuflados quando Professor Galen foi atacado.
Profesör Galen saldırıya uğradığında gemim gizlenme cihazı altında seyir halindeydi.
É triste que o Professor Galen não tenha visto o final dos seus estudos.
Profesör Galen'ın araştırmasının sonucunu görememiş olması yazık.
Dr. Galen.
Trikorder olmadan.
Dr. Galen.
Dr. Galen.
- Chamo-me Galen Calloway.
- Adım Galen Calloway.
Galen Calloway, pai e marido sobreviveu com queimaduras nos braços e mãos.
Galen Calloway, baba ve koca, hayatta kalmış ama kollarında ve ellerinde üçüncü derecede... yanık meydana gelmiş.
Eu não estou armado, Galen.
Silahlı değilim, Galen.
Eu oiço-te, Galen.
Seni anlıyorum, Galen.
- Tenho medo, Galen, mas não como tu.
Korkuyorum, Galen, ama senin gibi değil.
Eu quero ajudar-te, Galen.
Sana yardım etmek istiyorum, Galen.
Mas o Asclépio, o deus da medicina, tem que dar ao Galen o conhecimento e os os medicamentos adequados no altar.
Ama Aesclepius, Tıp Tanrısı, sunaktaki ilaçlar ve uygun bilgiyle Galen'a yetki vermek zorunda!
São ordens do Galen!
Bu Galen'ın emri!
- Aquele é o Galen?
- Şu Galen mı? - Evet.
Sim, Galen.
- Evet, Galen.
Se quiseres que eu me vá embora, Galen, terás que fazer melhor que isso.
Eğer beni buradan çıkartmak istiyorsan, Galen, bundan daha iyisini yapmak zorunda kalacaksın. - Buradan mı?
Galen, a guerra está a aproximar-se os mitoanos estão atrás da colina e vêem para aqui.
Galen! Savaş yakın... Mitoalılar az önce bi sonraki dağsırtını aştılar...
- Vamos, Galen.
Hadi, Galen.
- Acalma-te, Galen!
Sakinleş, Galen!
E o Galen?
Ve Galen?
Voltaste à Terra!
Yeryüzüne geri geldin! - Ayağa kalk, Galen.
Levanta-te, Galen. Eu não sou o Asclépio, já devias saber isso.
Ben Aesclepius değilim, şimdiye kadar bunu biliyor olmalıydın.
Galen amedrontou o grande Átila.
Galen, muhteşem Atilla'yı korkuttu.
- Que trouxeste à Galen?
– Galen'e ne getirdin?
Galen!
Hey, Galen.
Sei quem a Galen escolheria...
Galen'in kimi seçeceğini biliyorum.
- Átila, vem dar um passeio comigo.
Atilla, ormanda Galen'le yürüyüşe ne dersin?
Galen, espera.
Galen, bekle.
Galen...
Galen..
Dai a força de Galen a Átila, e a dor de Átila a Galen.
Galen'in gücünü Atilla'ya, Atilla'nın acısını da Galen'e verin.
Teremos saudades tuas, Galen.
Özledik seni, Galen.
Maldita sejas tu, Galen!
Seni lânetliyorum, Galen.
Monsenhor Von Galen?
Bay von Galen?
- Professor Galen?
- Profesör Galen?
- Eu sou Galen.
– Ben Galen.
Galen... eu fazia troça das tuas visões,
Galen.