Translate.vc / Português → Turco / Galápagos
Galápagos tradutor Turco
184 parallel translation
Virou à esquerda e seguiu o equador rumo às ilhas Galápagos.
Sola döndü ve Ekvator'u takip edip Galapagos Adası'na yöneldi.
Comecei, e a primeira história... eu queria que fosse Galápagos.
Ve böylece ilk hikayeye başladım. Bunu Galapagos istedi.
Ilhas Galápagos.
Galapagos Adaları.
Sim, como os lagartos de lava nas llhas Galápagos.
Gözkapaklarımdan mı? Tıpkı Kalapagos Adaları'ndaki lav kertenkeleleri gibi.
Algo sobre as llhas Galápagos.
Galapagos... adaları hakkında bir şeydi.
Acabei de chegar de uma viagem às llhas Galápagos.
Galápagos Adalarındaki gezimden daha yeni döndüm.
Tu atiraste comigo para as llhas Galápagos, a viver com tartarugas.
Onun yerine Galápagos Islands'da kaplumbağalar ile beraber yüzüyorum.
Não tendo mãos, mas apenas um bico e um pé na melhor das hipóteses, parece ruim o suficientemente, mas estas fragatas sobre Galápagos têm um problema adicional.
Elleri olmadıklarından, sadece bir gaga ve bir ayak yetersiz görünebilir ama Galapagos'taki bu fırkateyn kuşlarının başka bir problemi daha vardır.
O Nilo, as Galápagos, o K2.
Nil, Galapagos adaları, K2.
Cabo Douglas, na ilha mais ocidental das Galápagos, totalmente desprotegido das ondas enormes do Oceano Pacífico e uma das linhas costeiras mais selvagens do mundo.
Galapos Adaları'nın en batısı olan Douglas Burnu dev Pasifik dalgalarına karşı tamamen savunmasızdır ve dünyanın en fırtınalı kıyılarından biridir.
As iguanas marinhas das Galápagos são os únicos lagartos marinhos.
Galapagos'taki deniz iguanaları dünyanın tek deniz kertenkeleleridirler.
O albatroz das Galápagos dança.
Dalgalı albatros dansı.
Estes tubarões-sedosos são normalmente espécies viajadas mas os montes do mar na parte oriental do Pacífico, como Cocos, Malpelo e as Galápagos, atraem estes tubarões em grandes grupos, que chegam a ser de 500.
Bu köpekbalıkları normalde açık denizde yaşarlar ama Cocos Adaları, Mapelo ve Galapagos Adaları gibi Pasifik'in doğusundaki deniz tepeleri büyük gruplar halinde bu köpekbalıklarını çeker.
Este Sábado, nas isoladas ilhas das Galápagos, onde não haverá fuga possível da diversão.
Cumartesi günü, ıssız Galapagos Adalarında olacak. Hiçbir yere kaçamayacaksın eğlenceden.
Segundo as vossas ordens, modifiquei o meu espelho para disparar uma onda magnética colossal nas Ilhas Galápagos.
Emrettiğiniz gibi, aynamı Galapagos'a devasa elektromanyetik darbe ateşleyecek şekilde ayarladım.
São as Ilhas Galápagos.
Galapagos Adaları.
AS ILHAS GALÁPAGOS
GALAPAGOS ADALARI
Senhor, chegámos às Galápagos.
Efendim, Galapagos'a ulaştık.
Acho que é um escaravelho das Ilhas Galápagos.
Sanırım o bir Galapagos yaratığı.
Acho que vou regressar às Galápagos.
Sanırım Galapagos'a döneceğim.
Depois, eu e a minha mulher fomos num cruzeiro às Galápagos.
Daha sonra eşimle birlikte Galapagos Adaları'nda tekne turuna çıktık.
Tem de acabar de me contar a história das Galápagos.
Galapagos Adaları hakkındaki şu hikâyenin sonunu anlatmalısın bana.
Acreditas que um dia podemos ir às Galápagos?
Bir gün Galapagos'a gidebilecek miyiz sence?
Está a ver, detective, a teoria da evolução de Darwin. A sobrevivência do mais forte, baseada na sua viagem aos Galápagos, já não se aplica mais neste planeta.
Yani, detektif, Darwin'in evrim teorisi için... en iyiyi bulmak için deneyler yaparken artık Galapagos'a gitmeye gerek kalmadı.
Galápagos
VOLCANO "Belgesel aşığı babama ithafen"
Esta é a história de como a vida em Galápagos é moldada pela impiedosa força das mudanças
Bu, Galapagos'daki hayatın değişimin amansız gücü tarafından nasıl şekillendiğinin hikayesi.
As Galápagos se localizam a 960 Km da costa da América do Sul, no equador.
Galapagos, Güney Amerika sahilinden 600 mil açıkta, ekvatorun sağında yer alır.
Para qualquer animal, encontrar um lugar seguro em Galápagos é uma tarefa difícil.
Galapagos'daki her hayvan için, yaşayacak yer bulmak zor bir iş.
Existem 6 elevados vulcões ativos em Galápagos atualmente, que entram erupção no intervalo de alguns anos, às vezes permanecendo ativos por meses em cada erupção.
Şu an Galapagos'da yüksek derecede etkin altı yanardağ vardır. İçlerinden biri birkaç yılda bir patlar. Bazen birkaç ayda bir de olur.
O vulcanismo é a força principal em Galápagos.
Volkanik faaliyet, Galapagos'daki en temel güçtür.
4 espécies foram capazes de colonizar a linha costeira de Galápagos.
Dört tür, Galapagos'un kırılgan kıyı şeridinde koloni kurmaya başlar.
As forças geológicas em Galápagos criaram um grupo de ilhas de todas as formas e tamanhos.
Galapagos'daki jeolojik güç her boyda ve her şekilde bir yığın ada oluşturdu.
As Galápagos são uma cadeia de vulcões submarinos que repousam numa vasta plataforma submarina.
Galapagos, geniş bir sualtı platformunda bir araya gelmiş denizaltı yanardağları zinciridir.
À medida que a noite cai, estes ricos minerais rodopiantes trazem o sobrenatural às Galápagos.
Gece olunca yüzeye yükselen bu mineralce zengin akıntı Galapagos'a doğaüstü şeyler getirir.
As Galápagos, como nunca antes foram vistas.
İşte daha önce hiç görülmemiş şekliyle Galapagos.
Esta corrente vital tem ajudado as criaturas mais estranhas de Galápagos, como este pingüim de água gelada, a sobreviver nestas latitudes.
Bu hayati akıntı, soğuk su penguenleri gibi tuhaf canlıların bu bölgede yaşamalarına imkân tanır.
A corrente Cromwell é uma de muitas que alimentam as Galápagos.
Cromwell akıntısı, Galapagos'u besleyen akıntılardan sadece birisi.
Apesar de situadas no equador, Galápagos tem um numero limitado de bolsões de água quente.
Ekvatorda olmasına rağmen Galapagos'da sınırlı sayıda sabit sıcak su cebi vardır.
Elas preferem os cantos de Galápagos onde os restos de corais e conchas misturam-se à lava erodida.
Mercan ve deniz kabuğu artıklarının aşınmış lavlarla karıştığı Galapagos'un köşelerini tercih ederler.
O jardim de enguias de Galápagos, que se alimentam do plâncton flutuante.
Galapagos yılanbalıkları. Buradan geçen planktonların önünü kesiyorlar.
No restante de Galápagos, predominam águas frias e férteis alimentando campos de algas verdes que aqui vicejam mais do que em qualquer outro lugar do equador.
Galapagos'un geri kalanında soğuk ve bereketli sular hüküm sürer ve beslediği deniz yosunları ekvatorun hiçbir yerinde bu kadar zengin değildir.
Acredita-se que as tartarugas de Galápagos são subespécies exclusivas já que são normalmente escuras, talvez para absorver o calor do sol e melhor lidar com estas águas frias.
Sıradışı koyuluktaki renkleriyle, Galapagos kaplumbağalarının eşsiz bir tür olduğu düşünülür. Belki de bu yolla güneş ısısını emerek serin sulara daha iyi uyum sağlıyorlardır.
Por metade do ano a corrente Humboldt domina Galápagos, que chega com ventos sudestes gelados e secos. E com ela chega a estação da garoa.
Güneydoğunun soğuk ve kuru alize rüzgârları ile gelen Humboldt akıntısı yılın yarısında Galapagos'u etkisi altına alır ve "Garua Mevsimi" başlar.
3 / 4 da população mundial deste pássaros de pés azuis vivem em Galápagos.
Dünyadaki mavi ayaklı sümsük kuşlarının dörtte üçü Galapagos'da yaşar.
Esta dança cortejante é um ritual de Galápagos.
Bu kur yapma dansı Galapagos'da bir adettir.
Em Galápagos, o oceano é tanto o provedor quanto tomador.
Galapagos'da okyanus, hem verendir hem de alan.
De 3 a 10 anos, as condições em Galápagos se desequilibram seriamente.
Her 3 ila 10 yıl arasında Galapagos'daki şartlar ciddi anlamda bozuluyor.
Foi quando ele viu uma fragata.
Tam o sırada bir galapagos gördü.
Leu-me a descriçäo de Herman Melville das Encantadas, as llhas Galàpagos.
Ardından bana Herman Melville'nin Galapagos Adaları'ndan Encantadas'ın tarifini okudu.
Um falcão das Galápagos.
Bir Galapagos atmacası.
As focas peludas de Galápagos.
Galapagos kürklü foku.