Translate.vc / Português → Turco / Galã
Galã tradutor Turco
86 parallel translation
- É o galã com que sonhava na juventude.
Genç bir kızken hayalini kurduğum sevgiliye benziyorsun.
E tu todo galã!
Ve sen Elmas Jim Brady taklidi yapıyorsun.
Bem, Pompey, parece que temos aqui um galã.
Evet, Pompey, görünüşe göre karşımızda bir kadın dostu var.
Aqui está ele, o galã do baile de finalistas de 1963, o Sr. Buddy Love.
Alkışlarınızla, 1963. dönem balosunun Don Juan'ı, Bay Buddy Love.
Já ouvi falar dele. É um galã internacional.
Evet, ünlü bir playboy olduğunu duymuştum.
Ele é muito trabalhador, menina Kelly. E não é um galã.
Çok çalışkandır, Bayan Kelly, playboy da değildir.
Por favor, Por favor. ... estrelando Gina Romantica e o lindo galã internacional Tony Powell.
Lütfen, lütfen, lütfen başrollerde Gina Romantica ve yakışıklı yıldız Tony Powell.
Sua avó arrumou um galã novo.
Yaşlı büyük annen kendine yeni bir aşık buldu...
O galã industrial e milionário.
Milyoner, sanayici playboy. O sayılmaz.
Se soubesse que seríeis o mesmo galã de outrora, convidar-vos-ia a visitar-me uma tarde na próxima semana.
Eğer eski çekici halinize dönerseniz... gelecek hafta bir gece sizi çağırabilirim.
Estamos a falar de um grande galã, certo?
Burada gerçek bir çapkından bahsediyoruz, tamam mı?
Sr. Burns, apesar do que todos pensam, não sou nenhum galã.
Uh, Mr. Burns herkesin, Düşündüğünün aksine, Ben bir çapkın değilim.
Senhoras e senhores, é uma honra... ter um verdadeiro galã connosco esta noite.
Bayanlar ve baylar, Gerçek bir çapkın kedinin aramızda bulunması, bizim için bir onurdur.
Não é nenhum galã de discoteca, é o Maximillian, topas?
Bu Nick Ashford değil, bu Maximillian, tamam mı?
"Caro Deus, sou jovem, talentoso e latino, mas as pessoas das novelas, não me acham um galã à altura da Susan Lucci."
"Tanrım, genç, yetenekli ve Latin'im, ama TV yöneticileri Susan Lucci ile aynı dizide oynayamayacağımı düşünüyor."
Ele tão galã e polido.
O sadece "trig" ve parlak.
O que significa "galã"?
"trig" ne demek?
O nosso galã tem algum encontro?
Yine tam ortasında gidiyorsun.
O que é um galã na Bretanha?
Bir Britanyalı iri kıyımlara ne denir?
Ele passou de bobo a galã.
Ahmaklıktan dahiliğe yükseldi.
És um galã, não és?
Senin ki bir OG, değil mi?
O novo galã do mundo das corridas.
- Bu çocuk nereli?
É um galã muito bonito.
Öyle yakışıklısınız ki.
- Galã! Galã! - te olhe.
Oyuncu, oyuncu.
O famoso jornalista da revista Know, Catcher Block, o galã o herói e o citadino, foi visto a sair do Copa, ontem à noite, com um saco com restos de comida e três dançarinas. "
Know dergisinin yıldız gazetecisi, Catcher Block, bayanların sevgilisi erkeklerin gözdesi, salon erkeği, dün gece, elinde bir yemek paketi ve üç sahne kızıyla beraber Copa'dan çıkarken görüldü. "
O galã, o herói e o citadino?
Kadınların sevgilisi, erkeklerin gözdesi, salon erkeği mi?
A era de Catcher Block, o galã, o herói e o citadino, acabou!
Bayanların sevgilisi, erkeklerin gözdesi Catcher Block'un devri bitti.
Com os teus hábitos de galã, sabia que, se tivesse a sorte de ter um lugar habitual no teu horário rotativo, nunca teria atenção suficiente para te fazer apaixonar por mim.
Flört alışkanlıklarına bakınca, programında sabit bir yer edinsem bile ilgini, bana aşık olana kadar üzerimde tutamayacağımı biliyordum.
- Vamos, galã..
- Uzaklaş buradan.
"Depois da estreia d" A Visita " Angel Andrade transformou-se num galã de sucesso O seu reinado durou uma década.
Ziyaret'in vizyona çıkmasından sonra Ángel Andrade'nin yıldızı parladı.
Até logo, galã.
Sonra görüşürüz.
Acontece que sou, mais ou menos, o galã cá de casa.
Kadınımın evlendiği kişi hakkında, az ya da çok, titiz davranmam gerekiyor.
Dizem que o meu tio Amadeo, a quem chamavam "o galã", foi pretendido por Luciana Fuentes, da família Fuentes, e ela, que nunca se tinha apaixonado, ficou louca por ele.
Amcam, mükemmel Amadeo, fuentes ailesiden, lucıana fuentesin, gözünü kör etmişti. Lucıana'nın ilk aşkıydı ve, tepetaklak olmuştu
ela queria entrar na Fontana di Trevi como aquela atriz... e o galã italiano.
Trevi Çeşmesi'ne gidelim diye tutturdu o filmdeki piliç gibi, çeşmeye atlayacakmış.
Veêm um galã como eu e não sabem o que fazer.
Bütün malzeme hazır karşınıza çıkıyor, ama siz kıymet bilmiyorsunuzki.
Galã.
Sparky.
Quem quer levar este belíssimo galã para casa?
Kim bu yakışıklı aygırı evine ister?
É muito galã.
Bu çok nazikçe bir hareket.
Não era esse o nosso acordo, galã.
Anlaşmamız böyle değildi, akıllı çocuk.
Lá vem o galã...
İşte Valentino da geliyor...
Um famoso galã.
Ünlü bir erkek.
Parece que é um verdadeiro galã.
Görünüşe göre kadınlarla arası iyi.
Não achas que quero ser todo galã e deixar a tua mãe feliz?
Deniyorum. Güzel güzel dans edip anneni mutlu etmek istemiyor muyum sanıyorsun?
É o máximo. Há uma foto, o nome dele é Robert onde usa um bigode, igual aos anos setenta. Um galã.
Ve bunlar, burada ismi Robert yazan bir fotoğrafı var şimdi olmayan 7 yıllık bir bıyığı var gerçekten birbirleriyle ilgili.
Sinto pena daqueles que têm ligações net pessimas. Acho que vão ter que acreditar quando vos digo que o homem é mesmo um galã.
İşe yaramaz bağlantıları olanlar için üzgünüm söylediklerime inanmanız gerekecek adam gerçekten muhteşem.
És um verdadeiro galã!
Sen tam bir kazanovasın.
Resista a este galã.
Bu adamın iplerini sıkı tut!
Não precisas fumar cachimbo para ser galã.
"Trig" olman için senin pipoyla sigara içmene gerek yok.
Galã.
Flört.
Até logo, galã.
Görüşürüz, Sparky.
Podem ter discutido por causa do Jason, ainda que não seja um galã.
- Pek Brad Pitt sayılmaz ama.