Translate.vc / Português → Turco / Gilbert
Gilbert tradutor Turco
1,145 parallel translation
Não sou o Gilbert...
Ben Gilbert değilim.
Ela é a nossa ama, Gilbert.
O dadımız.
Sou o Gus Gilbert, xerife da cidade.
Ben kasabanın şerifi, Gus Gilbert.
Abre a porta, Drew Gilbert.
Aç şu kapıyı, Drew Gilbert.
Vizinhos apresentaram condolências por Drew e Amanda Gilbert, que morreram numa colisão frontal no Sábado.
Cumartesi günü araba kazasında ölen Drew ve Amanda Gilber'a komşuları son görevlerini yaptılar.
Gus Gilbert, o xerife do concelho de Kennebago, sobreviveu.
Kennebago Şehrinin şerifi Gus Gilbert tarafından bulundular.
O Sr. Gilbert é meu amigo.
Bay Gilbert yakın arkadaşımdır.
Obrigado, Johny Gilbert, e bem-vindos ao programa.
Teşekkürler, Johnny Gilbert. Bir kez daha programımıza hoş geldiniz.
Orale, Gilbert.
- Orale, Gilbert. Hemen beyler.
Sim, babosos. Estou feliz por terem vindo. Mas porquê que trouxeram o Gilbert, aquele idiota.
Gelmenize memnun oldum, ama neden Gilbert'ı getirdiniz, bu Culero'yu?
Tu conheces o Gilbert, consegue cheirar dinheiro por toda a cidade, mano.
- Biliyorsun Gilbert şehrin ötesinden paranın kokusunu alabilir adamım. - Yalan değil.
Estou a tentar safar-me nisto. O Gilbert O pagamento todo... Antes de dar-me mais crédito.
Gilbert parasının tamamını istiyor yoksa bir daha kredi vermeyecek.
Eu nunca pensei que veria Gilbert e Sullivan... a representar aqui em Denver.
Gilbert ve Sullivan'ı Denver'da gösteride göreceğime asla inanmazdım. Öyle mi?
Não quero frango, Gilbert.
İstemiyorum... Tavuk istemiyorum, Gilbert.
GILBERT GRAPE
- İyi mi?
São eles, Gilbert!
Gilbert! Gelenler onlar değil mi?
És tu que estás a ficar pequeno, Gilbert.
- Hayır. - Aslında sen küçülüyorsun, Gilbert.
Estás encolher, encolher!
Sen çekiyorsun, Gilbert. Çekip küçülüyorsun.
- Eu o matei-o, Gilbert. - Eu sei, eu sei, parceiro.
- Onu öldürdüm, Gilbert.
Tira-o de Iá, Gilbert.
Gilbert, onu oradan indir.
Gilbert já procuraste na árvore.
- Ellen! Ağaçta değil. Gilbert ağaca baktı.
- É, tu subiste á árvore. - Eu estava lá em cima.
- Orada yukarıdaydım, Gilbert!
O meu sapato caiu, Gilbert.
Ayakkabım düştü, Gilbert.
- Trazes o leite? - Trago sim, mãe.
- Gilbert, sütü getirecek misin?
- E eu?
Gilbert, ya ben?
Agora só falta o Gilbert.
- Evet, geriye bir tek Gilbert kalıyor.
A sério? Não é grande coisa.
- O kadar da büyük bir iş değil, Gilbert...
Ainda não tenho sono.
Ben daha yorulmadım, Gilbert!
Eu sei disso.
- Onu biliyorum, Gilbert.
Ela não é assim tão grande.
- Hadi, yapma. O kadar da şişman değil, Gilbert.
Gilbert, vou precisar de uma entrega.
Aldıklarımı eve bırakmanı isteyeceğim.
Eu meto, Gilbert!
Ben yaparım Gilbert. Ben yaparım.
Vou ter uma grande festa.
Ve kocaman bir parti yapacağız. Di mi Gilbert?
Arnie!
- Gilbert!
- Por que ele usou 0,60 x 2m...
- Hey, Gilbert, neden... neden iki altılık kullanmış iki...
O que estás a fazer?
- "Şimdi, bunu aldığınızda..." - Gilbert, ne yapıyorsun?
Estou á espera do teu telefonema.
Gilbert, senden telefon bekliyorum.
- Não quero ir lá.
- Oraya gitmek istemiyorum Gilbert
- Há algum problema?
- Sen in oraya, Gilbert.
- Não, o Gilbert.
Hayır, Gilbert yaptı.
- Quantos km faltam para chegarem?
Birazdan gelecekler değil mi? Kaç mil uzaktadırlar buraya, Gilbert?
São eles!
Gilbert, bak, bunlar onlar!
Buzinem!
Baksana Gilbert, geliyorlar!
Eu sou o Gilbert.
Ben Gilbert.
Gilbert Grape.
- Amy, yardım eder misin? - Sorun nedir?
Isso mesmo.
Baktın değil mi, Gilbert?
Posso levar esses?
- Bu ikisini alabilir miyim, Gilbert?
O Gilbert trouxe as compras.
Gilbert, dükkandan aldıklarımı getirdi.
Vem cá um segundo.
Gilbert, bir saniye gelsene.
Passa no escritório.
Gilbert? Ofisime uğra bir ara.
Gilbert.
- Yarın görüşürüz.