Translate.vc / Português → Turco / Golde
Golde tradutor Turco
633 parallel translation
Disse apenas que fora de carro até ao parque e se sentara à beira do lago.
Golden Gate Park ına gittiğini ve gölde oturduğunu söyledi.
Golde, tenho novidades para você.
Golde. Sana öyle haberlerim var ki.
Pra dizer a verdade, Golde, ele mal tentou.
Doğrusu, pek de denemedi.
Então adeus, Golde... e foi um prazer parolarmos assim.
Peki, hoşça kal, Golde. Birbirimize kalplerimizi açmak bir zevkti.
Olhe aqui, Golde.
Dinle beni, Golde.
Então adeus, Golde, e não tem de quê.
Peki, hoşçakal, Golde, ve bir şey değil.
Eu veria a minha mulher, Golde
Karımı, Golde'mi görürdüm...
- Olá, Golde. - Tome uma sopa.
- Selam, Golde.
Golde, ele é um bom homem. Eu gosto dele.
İyi bir adam.
Talvez seja indigestão. Não, Golde.
- Belki de hazımsızlık.
Estou lhe fazendo uma pergunta.
- Hayır, Golde, sana bir soru soruyorum.
E agora estou perguntando, Golde
Ve şimdi soruyorum, Golde...
Sou o homem da casa!
Golde, ben bu evin erkeğiyim.
Bem... vá para casa, Golde.
Peki... Evine git, Golde.
Vamos formar junto ao lago.
Gölde sıralanın!
Vêm numa excursão para o lago.
Onlar gölde bir geziye çıktı.
Apetecia-me mesmo dar um mergulho.
Şimdi gölde olmak vardı dostum.
O que estava fazendo no lago?
- Gölde ne yapıyordunuz?
Mas estarei por perto!
Ben gölde olacağım!
A mãe e o pai querem que passes as tuas férias connosco nos Lagos.
Annem ve babam tatilini bizimle birlikte gölde geçirmeni istiyorlar.
Ele quer que vá com ele à zona do Lagos... e que passe a primeira semana de férias com eles.
Tatilimin ilk haftasını onlarla beraber gölde geçirmemi istiyor.
VERÃO DIVERTIDO - Miss Vickers e convidados divertem-se no Lago.
BAYAN VICKERS VE MİSAFİRLERİ GÖLDE BİR GEZİNTİ YAPIYORLAR
Por que não compramos umas'sandwiches'e fazemos um piquenique no Lago?
Birkaç sandviç alıp gölde piknik yapmaya ne dersin?
Há muita gente no lago, hoje?
Bugün gölde çok insan var mı?
Eu disse-lhe que não havia mais ninguém no lago, e... então ele pegou no lápis e assinou o nome de Gilbert Edwards.
Ona gölde başka kimsenin olmadığını söyledim. Sonra Gilbert Edwards imzasını attı.
Nossas baixas foram poucas, mas deixamos para trás... quem poderia escrever o grande romance de guerra. Cabo Marion Hotchkiss, "irmã Mary".
Duman dağılıp, bölümün kalanı geri döndüğünde Huxley'e yine atik Japon garnizonunu bulması söylendi ki bu sefer adanın 70 kilometre içindeki bir gölde saklanıyorlardı.
Já deixei o gado em Blue Lake.
Seni söylediğim gibi sürüyü sürüyorum gölde kaldım.
O Ricky anda lá, no lago sem remo.
Küçük Ricky, oradaki gölde küreksiz.
- Os outros miúdos andam nos Kayaks.
- Diğer tüm çocuklar gölde.
Repito que os fiz ir pelos ares.
Onuncu kere söylüyorum sana. Gölde havaya uçurdum onları.
A galinha mia no lago escuro...
"Horoz karanlık bir gölde miyavlıyor"
Queres tentar quando formos para o lago? Está bem.
- Bunu gölde denemek ister misin?
Mas eu vou encontrar-me com a Mona no lago.
Ama Mona'yla gölde buluşacaktık.
Aquela rapariguinha que tanto atraiu o Raymond naquele Verão no lago.
Şu küçük ürkek kız. Raymond gölde geçen o yaz, ondan çok etkilenmişti.
- Há pouco, a boiar no lago.
Biraz önce, gölde yüzerken.
Se afogou no lago.
Gölde boğuldu.
Este é o lago onde...?
Olay bu gölde mi oldu?
Há três comportas de desague no lago.
Gölde üç tane kanal girişi var.
O certo é que essa vigília no lago dura uns 5 ou 6 anos.
Bence bu mezar taşı en az beş, altı yıldır gölde duruyor.
- No lago.
- Gölde.
Contei ao Roy de quando íamos velejar.
Roy'a gölde yelkenliyle yaptığımız gezilerden bahsetmiştim.
Quando ouço esta música imagino-me num barco. Um barco num lago. À luz da lua...
Ne zaman duysam, gölde ay ışığı altında yavaşça giden bir sandalda hissediyorum.
Somos pescadores do lago.
Gölde balıkçıyız.
Nós guardamos alguns para vocês porque não há peixes neste lago.
Senin için de biraz ayırırız zira bu gölde balık falan yok.
Um pai e dois filhos, dizem, encontrados a flutuar no Loch.
Bir baba ile iki oğlu, gölde cesetleri yüzerken bulunmuş diyorlar.
Este é Perchik, de Kiev.
Golde, bu Kiev'li Perchik.
O sol está se pondo.
Golde, güneş nerdeyse batmak üzere.
O que vou dizer para a Golde?
Golde'ye ne diyeceğim?
- Mas, Golde...
- Ama, Golde...
É um mundo novo.
Bu yeni bir dünya, Golde.
Você me ama?
Golde beni seviyor musun?