Translate.vc / Português → Turco / Gõsta
Gõsta tradutor Turco
27,484 parallel translation
Se calhar... não gosta dos teus cozinhados.
- Belki yemeğini beğenmemiştir.
Ela gosta de ti mais do que eu desejaria.
Seni düşündüğümden daha çok önemsiyor.
Bem, ela não gosta de fracassos.
Başarısızlıktan hiç hoşlanmaz.
Não gosta de vácuo, então preenche as lacunas.
Bir vakum değil. Boşlukları kendi dolduruyor.
Poso dizer que ele gosta mesmo de ti.
Senden gerçekten hoşlandığını söyleyebilirim bak.
Olha, se queres fazer as coisas de que gostas, talvez tenhas de aprender a fazer as coisas de que ele gosta. Por exemplo?
Senin sevdiğin şeyleri yapmasını istiyorsan onun sevdiği şeyleri yapmayı öğrenmen gerekir.
Gosta de dançar?
Affedersin, biraz gücendim galiba.
A estrada mais rápida e fácil. E as pessoas dizem que ele gosta muito de se sentar a uma mesa de jogo.
Hızlı ve kolay bir yol ve insanların dediğine göre kumar masalarında çok boy gösteriyormuş.
Leve antes uma garrafa de Margaux, o Carter gosta mais.
Onun yerine yanına bir şişe Margaux al. Carter onu sever.
- Estou bem. Quem não gosta de uma licença remunerada?
Kim ücretli izini sevmez ki?
- Não sei. Ela não gosta de clones.
- Bilmiyorum, klonları sevmiyorduk belki.
Parece que o inspector Duko não gosta de vocês.
Anlaşılan Dedektif Duko üzerinize geliyor.
- Gosta?
Beğendin mi?
Não, não gosta.
Hayır, beğenmemişsin.
É a única coisa de que ela gosta mais do que esmagar cérebros.
Beyin dağıtmaktan daha çok sevdiği tek şey neredeyse.
O Negan gosta disso.
Negan'ın da hoşuna gider.
Sei que o Ezekiel gosta de ti.
Ezekiel'ın senden hoşlandığını biliyorum.
Ele gosta de mim.
Beni seviyor.
Disseram-me que gosta de desafios.
Meydan okumaları sevdiğimi söylemiştim sana.
A Brenda que gosta do maluco verniz das unhas verde. Um momento!
Şu aptal yeşil ojeleri seven Brenda.
Axel, o outro fuzileiro, ele é porreiro, só gosta de seguir regras e todas essas merdas.
Axel, diğer denizci, iyi biridir bilirsin işte, o sadece her şeyi kitabına göre yapar.
Gosta tanto de bater em mulheres, obriga-me!
Kadınlara vurmayı çok seviyorsan neden bana vurmuyorsun?
O Julius, ele gosta de matar pessoas lentamente. Ele quer ver o terror... nos seus olhos. Ele quer que eles...
Julius,... inanları yavaşça öldürmeyi sever.
Alguém que gosta de estrutura.
O yapıyı seven biri gibi.
Ela gosta de estar aqui.
Burayı seviyor.
Ele gosta de jogos longos.
Uzun süreli çalışıyor.
Ele gosta de ter poder absoluto e controlo.
Mutlak güç ve kontrol sahibi olarak tatmin oluyor.
- Ele é o único que gosta de mim.
- Beni bir tek o seviyor.
Gosta de ordem, ou seja, é provável que tenha ido à mesma mercearia todas as vezes.
Düzeni seviyor, yani sürekli aynı markete gitmiş olabilir.
Ele não gosta de doces.
Tatlı şeyleri sevmez.
Que não gosta de espaços pequenos.
Dar yerlerden hoşlanmayan bir adam.
Tentei até manipular a força de aceleração, mas a força de aceleração não gosta que as suas regras sejam quebradas.
Hız Gücü'nü kontrol etmeyi bile denedim ama Hız Gücü... Hız Gücü, kurallarının çiğnenmesinden hoşlanmıyor.
Percebo porque o meu irmão gosta de ti.
Kardeşimin seni neden sevdiği anlaşıldı.
Ele não gosta de ti, não é?
Senden hoşlanmıyor, değil mi?
Essa tua mão ciborgue não gosta de bater à porta?
O sayborg bozuntusu elin kapı çalmak nedir bilmez mi?
- Ninguém gosta de si.
Kimse senden hoşlanmaz.
- Ele gosta de mim.
- Beni sever.
Ela não gosta muito de mim.
Beni pek sevmiyor.
A menina de classe não gosta de perder.
A tipi bir kız kaybetmeyi sevmez tabii.
Duas sílabas cada. Este gosta muito de contar a pontuação.
Saymada epey iyi bu çocuk.
Alguém gosta de o fazer... à bruta!
Birileri sert seviyormuş!
Ele não gosta quando não vem ninguém, fica aborrecido.
Kimsenin gelmemesi hoşuna gitmez, canı sıkılır.
E também não gosta quando vêm muitos.
Yoğun olunca da hoşuna gitmez.
Nelson, gosta de ser rico?
- Nelson, zenginlik hoşuna gidiyor mu?
O piano não assassina o pianista só porque não gosta da música.
Piyano, müzikten hoşlanmazsa piyanisti öldürmez.
Talvez devêssemos apenas convidá-los a todos para uma festa e ver de quem o Sr. Smithers gosta.
Bence hepsini bir partiye davet edelim ve bakalım Bay Smithers kimi beğenecek.
Mas quase ninguém gosta de jazz.
Ama cazı zaten çok az insan sever.
Ninguém gosta de se sentir deslocado.
Dışlanmış gibi hissetmeyi kimse sevmez.
A minha mãe gosta de músicas da sua adolescência.
Annem gençlik yıllarından şarkıları sever.
Não contei à polícia porque... o meu pai não gosta que eu ande com os russos.
Bunu polislere anlatmadım... çünkü Ruslarla takılınca babam kızıyor.
Gosta de mim e ouvi-o a dizer algumas coisas que me levam a pensar que ele possa simpatizar com a causa zombie.
Beni seviyor ve söylediğini duyduğum bazı şeyler zombilere sempatisi olduğunu düşündürtüyor.