Translate.vc / Português → Turco / Haber
Haber tradutor Turco
45,111 parallel translation
E do nosso serviço noticioso 24 horas, o Good Morning Austin.
24 saatlik haber bülteniniz Good Morning Austin.
Lamento se não acontece nada em San Antonio.
San Antonio'da haber çıkmıyorsa elden bir şey gelmez.
Acontece muita coisa em San Antonio. Eu é que nunca escrevo sobre isso.
Hayır, San Antonio'da haber çok ama yazmam için şans verilmiyor.
Achei que podia haver uma história.
Buradan bir haber çıkabilir dedim.
Posso dar seguimento à história?
Hiç değilse haber takibi yapayım.
Tiveste notícias do teu pai?
Babandan haber aldın mı?
Contactam-me se descobrirem alguma coisa.
Bir gelişme olursa bana haber vereceklermiş.
Eu vou decidir qual é a boa ou a má.
Kraliçe Ana, Devsena'nın seninle evlenmesi için haber gönderik.
Conta ao teu Governador!
Valiye haber ver!
É mau para nós ou para eles?
- Bu onlar için mi, yoksa bizim için mi kötü haber.
No momento em que soube, avisei o Sr. Featherstone.
Öğrendiğimde derhal Bay Featherstone'a haber verdim.
Avisa-me assim que ele arrancar.
Uzaklaşmaya başlar başlamaz haber ver.
Destruíste este caso e quando telefonei à tua capitã para saber onde estavas, ela disse que não sabia de ti desde que iniciaste uma conversa sexual com ela, à 1 : 00.
Bütün davayı mahvettin ve seni bulmak için yüzbaşını aradığımda, sabah saat birde cinsel münasebetten sonra senden haber almadığını söyledi.
Oiça, se eu achar que uma criança está a ser atacada em termos físicos ou emocionais, o meu dever é, antes de mais nada, falar com os pais.
Bakın, eğer bir çocuk fiziksel veya duygusal olarak suistimal ediliyorsa bu konuda her şeyden önce ebeveynlere haber vermek benim görevim.
Se estivesse do meu lado, não ia falar com os pais da Amabella.
Benim tarafımda olsaydın Amabella'nın ebeveynlerine haber vermezdin.
A investigação policial durou 6 meses. Depois disso, não deram mais notícias.
Polis altı ay boyunca soruşturdu, sonra... onlardan başka da haber almadık.
As boas, vai sair mais cedo.
İyi haber, seni erken gönderiyoruz.
As más, a sua mulher morreu.
Kötü haber, karın öldü.
A única boa notícia é que o tabaco que os vossos netos vão cultivar de graça vai dar aos cabrões dos brancos uma carrada de cancros.
Tek iyi haber ise torunlarınızın bedavaya üreteceği tütün, bu orospu çocuklarına bir sürü kanser vereceği.
E boas notícias?
Hiç iyi haber var mı?
O surto recebeu cobertura da imprensa internacional e trouxe a James mais atenção e notoriedade do que ele alguma vez esperou receber.
Haber, tüm dünya medyasında yer buldu ve James'i hiç beklemediği bir üne ve ilgiye kavuşturdu.
Avisa, se precisares de ajuda.
Yardım gerekirse haber ver.
E acaba por se saber na escola nova.
Sonra da haber yeni okulunda yayılmaya başladı.
Tudo bem, meu?
Ne haber dostum?
- Que tal vai isso, Wally?
- Ne haber Wally?
Então, meu?
Ne haber dostum?
Então, Jensen?
Ne haber Jensen?
- Então, Foley?
- Ne haber Foley?
Muito obrigada por nos informar.
Haber verdiğiniz için çok teşekkürler.
Que tal vai isso?
Ne haber Clay?
Tudo bem contigo?
Senden ne haber?
Tiveste notícias do Clay?
Bu sabah Clay'den haber var mı?
QUE TAL, HANNAH?
NE HABER HANNAH?
Avisa-me, se precisares de falar.
Konuşmak istersen haber ver, dedim.
Então, Bryce, que tal vai isso?
Merhaba Bryce, ne haber?
Era notícia.
Haber değeri vardı.
Que tal?
Ne haber?
Espero que tenhas ligado aos pais e feito queixa às autoridades.
Umarım ailelerini arayıp yetkililere haber vermişsindir.
Está vivo.
Bir memurun size haber vereceğini söylediler ama eşiniz hemen öğrenmenizi istediği için geldim. Hayatta.
Então, Jeff?
Ne haber Jeff?
Então, Alex, que tal?
Merhaba Alex, ne haber?
Diga-me, se ouvir mais qualquer coisa.
Başka bir şey duyarsan bana haber ver.
Então, que tal?
Selam, ne haber?
Queres envolver os teus pais ou a Polícia?
Ailene ya da polise haber verelim mi?
Regressou com notícias.
Haber getirdi.
Vocês matam-os, eu falo pelo rádio com o Santuário.
Siz onları öldürürken, ben de sığınağa telsizle haber veririm.
Posso dizer pelo rádio que tudo está bem.
Onlara telsizle haber verip her şeyin yolunda olduğunu söylerim.
Estás excitado ou algum amigo teu encontrou uma uva?
Tahrik mi oldun, yoksa arkadaslarindan biri üzüm buldu da onu mu haber verdi?
Você tira fotos conosco pois somos famosos! - Caramba, mas...
Haber olmak için fotoğraf çekildiğimiz öğrenme özürlü çocuksun sen.
Soube que Baahubali está nos arredores de Kundala.
Ona haber gönderin, o krallığı tek eliyle parçalara bölecektir..
Envie uma palavra para o nosso reino avô.
Krallığımıza haber yolayın, büyükbaba. genciyle, yaşlısıyla, korkağı ile...