Translate.vc / Português → Turco / Hanim
Hanim tradutor Turco
74 parallel translation
Onde é que pensas que vais, menina?
Sen dur bakalim küçük hanim!
Tens de fazer mais do que tentares apenas.
Denemekten fazlasini yapmalisin küçük hanim.
Aqui está, Sra. Grandy.
Buyrun Grandy Hanim.
Está bem. - Ao menos fizeste uma coisa boa. - O quê?
Hiç degilse bir seyi dogru yaptin küçük hanim.
E não te esqueças que fizeste uma promessa!
Küçük hanim, sözümüzü unutmayacagiz degil mi?
E tu, minha pequena, fizeste uma das melhores redacções que já tive o prazer de ouvir.
Ve sen, küçük hanim. Simdiye dek duydugum en iyi denemeyi yazdin.
Sentem-se. Você tem sorte de que tenham vindo, Srta.
Şanslısın ki misafir geldi, Taffy Hanim!
O Air Force One vai aterrar no aeroporto e eu estarei lá para garantir... que aquela pessoa responde às perguntas que preferia evitar.
Baskanin uçagi havaalanina iniyor. Karsindaki hanim da onu sorulariyla sikistirmaya gidiyor.
- Aqui tens.
- iste oldu küçük hanim.
Se apanho alguma cabra so ao pé dele, queridas saibam que ela tera de se ver com a Lady Chablis a Boneca, a Grande Imperatriz e o seu picador de gelo!
Eğer siz fahişelerden birini onun yanında görürsem, tatlım bilin ki, her kimse, başı Chablis Hanim ile derde girer Taş Bebek, İmparatoriçe, ve buz kıracağıma hesap verir.
o que você pensaria se Bobby jogasse futebol, senhora Boucher?
Boddy football oynasa ne dusunurdunuz, Boucher Hanim?
e dizendo a verdade, eu não penso muito sobre você... e todas as suas arrogantes perguntas, senhorita Vallencourt.
dogruyu soylemek gerekirse senin hakkinda da iyi seyler dusunmuyorum... Ve o sorularindan da hoslanmiyorum, Vallencourt Hanim.
eu estou muito, muito interessada no seu garoto, senhora Boucher.
Evet, ilgileniyorum Boucher Hanim.
Sr. Doutor, o meu filho tem uma festa dentro de uma semana... e vai ter a visita duma jovem... que ele tem estado à espera de... à espera de poder estar com ela.
Doktor, oglum yedi gün sonra bir parti verecek... ve sabirsizlikla bekledigi... birlikte olmak için bekledigi... genç bir hanim da geliyor.
- Bom dia. - Bom dia, Sr. Secretário.
GÜNAYDIN SEKRETER HANIM.
Olá, pessoal. A senhora me chamou?
merhaba herkese naber mudur hanim beni mi cagirdiniz?
- Criativa? Achas que o velho Donny Draper se importa se pensarmos melhor de estômago cheio?
Yazar Hanim, Donny Draper tokken daha iyi calisacagimizi dusunur mu?
Menina? Nada de ideias.
- Kucuk hanim, bir seye niyetlenme.
Estou a começar, Dra. - Não estás a ouvir.
Daha yeni basladim, avukat hanim.
Porque esta linda rapariga está grávida.
Çünkü suradaki güzel hanim hamile.
Toca a andar, menininha.
Uza bakalim kucuk hanim. Baska arzumuz yok.
Desculpe, minha senhor... a.
Affedersiniz. Hanim... Beyfendi.
Elvan Hanim, não gostas da asa?
Elvan Hanım kolunu sevmiyor?
- Cuidado com a tua atitude, menina.
- Tavrina dikkat et, küçük hanim.
Fiquei surpreendido em vê-la no conselho universitário, Srtª.
Üniversite rehberlik merkezine gelmenize sasirdim Milkovich Hanim.
Vais a casa de Dila Hanim, em Tarabya, instalar uma rede.
Tarabya'da Dila hanımın villasına gidiyorsun. Network döşeyeceksin.
Jovenzinha, qual é tua mensagem?
Genc hanim, ne mesaj vermek istersiniz?
A Hanim está ocupada.
Şu an meşgul Emel Hanım.
- Hanim.
- Hanım.
- Emel Sayin Hanim!
- Emel Sayın Hanım! - Saffet?
Tudo bem, Emel Hanim.
Emel Hanımcım ziyanı yok.
- Emel Hanim, Deixe-me tocar nessas mãos.
- Emel Hanım o elleri bir alayım.
Ele tem o equipamento todo, Ayshe.
Ama yine de yakışıklı dimi Ayşe Hanim.
Magistrado, menina Hale.
Hakim bey, küçük hanim.
Muito batom, miúda.
Dudak kaleminde bayagi asiriya kactik kucuk hanim.
MISSY, ÉS TÃO JEITOSA DÁS-ME A VOLTA À CABEÇA.
AH HANIM, ÇOK İYİSİN HEM DE NE İYİSİN AKLIMI BAŞIMDAN ALIYORSUN
MISSY!
HANIM!
Fale. O Sr. Ramesh costumava falar durante horas com a Sra. Sunita.
Ramesh Bey telefonda saatlerce konusurdu Sunita Hanim'la.
É melhor voltar a sentar nessa cadeira, jovem.
Hemen o sandalyeye geri oturuyorsun küçük hanim.
"Arte não paga a hipoteca, jovem".
"Sanat ipotek parasini karsilamaz küçük hanim."
O Hanim encheu a Emma com histórias, de como o Emir tinha saudades dela e do quanto ele queria voltar para os Estados Unidos para vê-la, etc. etc..
Altı ay. Altı ay. Hanim Emma'ya Emir'in onu nasıl özlediğini ve Amerika'ya gidip görüşmek istediğini falan anlatmış.
Eu digo-lhe.
- Iyi günler, Grandy Hanim.
A senhora de vestido é a minha secretária, Tess Skeffington.
Bu hanïm sekreterim ve metresim, Tess Skeffington.
Miss Julie! Sim?
Julie Hanim.
E?
Her ne zaman Nutan Hanim seminer icin sehir disina ciksa...
Então um tipo chamado Hanim Atvan, que afirma ser amigo do Emir, responde-lhe.
Emma çeşitli sosyal medya sitelerinden Emir'e ulaşmış, ama Emir bir ay cevap vermemiş.
O Emir provavelmente ficou um pouco assustado depois do encontro dele com as autoridades.
Sonra Emir'in arkadaşı olduğunu söyleyen Hanim Atvan adında biri Emma'ya mesaj atmış. Sonra Emir'in arkadaşı olduğunu söyleyen Hanim Atvan adında biri Emma'ya mesaj atmış. Emir muhtemelen yetkililerle sorun yaşadığından çekindi.
Então ele usa o amigo para testar as águas.
Emir muhtemelen yetkililerle sorun yaşadığından çekindi. Ve nabız yoklamak için arkadaşı Hanim'i kullandı. Ve nabız yoklamak için arkadaşı Hanim'i kullandı.
o Hanim enrolou-a com toda esta expectativa.
Hanim Emma'ya Emir'in onu nasıl özlediğini ve Amerika'ya gidip görüşmek istediğini falan anlatmış. Hanim onu bu umutla kandırmış. Hanim onu bu umutla kandırmış.
Sim, mas ainda há mais do que isso, o Hanim, disse à Emma exactamente o que fazer e não fazer para chegar lá.
Dünya çapında satıcıların ve dolandırıcıların kullandığı taktik. Evet, ama dahası da var. Evet, ama dahası da var.
Sem telemóveis.
Hanim Emma'ya buraya geldiğinde tam olarak ne yapması ve yapmaması gerektiğini söylemiş.