Translate.vc / Português → Turco / Hazel
Hazel tradutor Turco
474 parallel translation
A Hazel é tolerante.
Hazel genis görüslü.
Mandei um telegrama e uma carta à Hazel.
Hazel'a telgraf ve mektup yolladïm.
Hazel?
Hazel?
Muitas felicidades
Mutlu yıllar, sevgili Hazel
- Vá lá, Hazel.
- Hadi, Hazel.
" Espera e verás, Hazel.
" Bekle ve gör, Hazel.
Hazel, o senhor quer fazer a barba.
Hazel, bu bey tıraş olmak istiyor.
Mna. Hazel Marshall, dirija-se ao balcão de informação de voos.
Bayan Hazel Marshall, lütfen uçuş bilgi masasına geliniz.
Hazel, é daqui que vem.
Hazel, işte buradan geliyor.
Vão pensar que está maluco. Precisa me ouvir, Hazel.
Aklını kaçırdığını düşünecekler.
Algo muito ruim está pra acontecer.
Beni dinlemek zorundasın Hazel.
- Não, senhor. É Hazel.
- Hayır efendim, Hazel.
Nunca estive em uma floresta antes, Hazel.
Daha önce hiç ormana girmemiştim Hazel.
Sim, mas acho que não consigo nadar, Hazel.
Evet. Ama yüzebileceğimi sanmıyorum Hazel.
Eles precisam descansar, Hazel.
Dinlenmeleri gerek Hazel.
Está parecendo um chefe, Hazel.
Bir şef gibi konuşmaya başladın Hazel.
- Hazel Ra. - Hazel Ra?
- Hazel-rah.
Este será o dia em que o chamarei de chefe.
- Hazel-rah? Onu şef olarak çağıracağım gün o gündür.
Hazel contará nossas aventuras e a sorte de nos juntarmos a você.
- Hazel size maceralarımızı anlatabilir. Ne kadar şanslı olduğumuzu ve size katıldığımızı.
Fazenda, Hazel? Pra quê?
Çiftlik mi Hazel?
- Vamos voltar.
Hazel? - Geri dönelim.
Hazel! Tem um gato lá fora.
Hazel, dışarıda bir kedi var.
O que devemos fazer, Hazel?
Peki ne yapmamız lazım Hazel?
Hazel foi baleado.
Hazel vuruldu.
Hazel não está morto.
Hazel ölmedi.
Não gosto nada dessa idéia, Hazel.
- Bu fikri hiç beğenmediğimi söylemeliyim.
Sr. Hazel, para que esperar?
Bay Hazel, neden beklemede siz?
Ele está certo, Hazel. Precisa ir agora.
Haklı Hazel, artık gitmelisin.
Hazel... - Venha ver isso.
Hazel, gel ve şuna bir bak.
Para onde vamos, Hazel?
- Nereye gidiyoruz Hazel?
Vou embora, Hazel. Estou flutuando.
Gidiyorum Hazel.
Grande Frith, detenha-o, Hazel!
Büyük Frith, kes artık Hazel.
A Hazel sabe.
- Hazel'in bilmesi gerekir, değil mi?
Hazel.
Hazel?
É Hazel, não é?
- Hazel?
- É.
Sen Hazel'sin değil mi?
Hazel, teremos de parar aqui.
Hazel, burada durmalıyız.
- Ele está certo, Hazel.
Haklı, Hazel.
Hazel, veja!
Hazel, bak.
- Hazel sabe, claro!
- Eminim Hazel biliyordur.
Teremos de parar logo, Hazel.
Artık durmalıyız Hazel.
- Estão acordados. Hazel?
Uyandılar.
Sou Hazel.
Ben Hazel.
Hazel.
Hazel.
É aqui, Hazel.
İşte bu Hazel.
Encontrei uma toca, Hazel.
Bir yuva buldum Hazel.
Está dando certo, Hazel.
İşe yarıyor Hazel.
Hazel foi ferido. O fazendeiro atirou nele.
Hazel yaralandı.
- Perdi minha cabeça, Hazel.
- Aklımı kaybettim Hazel.
Hazel, continue.
Hazel, siz devam edin.
Ele bóia, Hazel.
Yüzüyor Hazel.