English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Português → Turco / Hà

tradutor Turco

539 parallel translation
Hà para aí algum guincho ou uma pollie ou talvez um pé-de-cabra no cacifo de algum serralheiro?
- Bir vinç ya da kaldıraç var mı? Kullanabilir miyiz?
Hà muito tempo.
Çok vakit kalıyor.
Todos os dias à mesma hora, hà duas semanas.
İki haftadır her gün aynı vakitte.
A nossa família planeia-o hà anos.
Ailemiz yıllardır bunu planlıyor.
- Hà algo debaixo do chapéu.
- Şapkanın altında bir şey var.
- Hà porta dos fundos?
- Arkadan çıkış var mı?
Hà uma escada de incêndio no quarto.
Yatak odası penceresinde yangın çıkışı var.
Hà uma explicaçäo lógica.
Bunu açıklayabilirim.
Hà dedo teu nisto, seu desprezível e sórdido...?
Bunu sen mi ayarladın, seni adi, aşağılık...
Ouve, Julia, hà um engano tremendo.
Dinle Julia, korkunç bir hata oldu.
Hà a Sheila.
Bekle! Sheila var.
Quando se é casado hà 25 anos, como eu, recorda-se e...
25 yıl evli kalınca, benim gibi, geriye bakıp düşünürsün...
- Hà espectáculo!
- Şov devam ediyor!
- Muito bem. "Mademoiselle", não hà em Paris homem mais feliz do que "Monsieur" Mulligan.
- Hanımefendi Paris'te "Mösyö" Mulligan'dan daha mutlu kimse yok.
Will e eu casámos hà uma hora.
Will ve ben bir saat önce evlendik.
hà água e pastos abundantes.
Bol su. Bol çayır.
- Hà seis meses que me promete isto e aquilo.
- Altı aydan beri bana verdiğin sözleri dinledim.
" Hà ainda um assunto algo urgente que gostaria de discutir com ele.
" Ayrıca onunla ele almak istediğim acil bir mesele var.
Hà anos que ando a tentar falar com os advogados dos Venable.
Ben yıllardır avukatlarıyla görüşmeye çalışıyorum.
Hà anos que näo pensava nisso.
Bu konu yıllardır aklıma gelmemişti.
Um certo Veräo, hà muito tempo, sentado aqui no jardim Sebastian disse, "Mäe, escute isto."
Uzun zaman önce bir yazın tam burada, bu bahçede otururken Sebastian dedi ki, "Anne, şunu dinle."
É por isso que é preciso salvà-la. Porque a loucura é o destino mais horrível que hà.
Bu yüzden onu kurtarmak zorundasınız doktor çünkü delilik bu dünyadaki en korkunç sondur.
Hà milhöes de anos, os dinossauros comiam as folhas daquelas árvores.
Milyonlarca yıl önce dinozorlar bu ağaçların yapraklarıyla beslendi.
Hà quem pense que o matou.
Bazılarının görüşü, onu öldürdüğü.
Mas hà um problema.
Ancak hukuki bir sorun var.
- Que barulho é este? Hà fogo?
- Tüm bu sesler de neyin nesi?
As brochuras de viagens que trazia eram de países nórdicos, onde hà muitos louros.
Topladığı seyahat broşürleri sarışın, kuzey ülkelerinin tanıtımlarıydı.
- E hà mais.
- Cinsel saplantısına daha fazla örnek.
- Hà quanto tempo está aí?
- Ne zamandır buradasın?
Hà dois tipos de leis, querido...
Kanunlar iki türlüdür yavrum.
O que hà de básico num crime estúpido e sem sentido?
Aptalca, anlamsız bir cinayet olayında... ne temeli arıyorsunuz?
Não hà pistas.
İpucu yok.
Não hà mistério num assassinato. Apenas no motivo.
Gizemli olan cinayet değil, nedenidir.
Desde a noite de terror, hà 2 dias, poucos saem às ruas de noite.
İki gün önceki dehşet gecesinden beri... karanlık çöktükten sonra Garden City'nin sokaklarında pek insan kalmıyor.
Não hà testemunhas.
Tanık yok.
- Sim. Hà uns 10 ou 11 anos.
Evet efendim. 10-11 yıl önce.
- Hà uns dois anos.
- Birkaç yıl önce.
Ele està dizendo a verdade. Não hà nenhum cofre.
Tanrı biliyor ya, doğruyu söylüyor.
O que hà de errado em se vingar?
İntikamın neresi kötü?
Jà hà notícias?
Haber var mı?
- Não hà concorrente.
- Rakip falan yok.
Canto-a hà seis meses.
Altı aydır söylüyorum.
Hà só uma questão, sobre a canção.
O şarkı için, bir şey var.
Acho que não hà ninguém que não possa gostar de si.
Seninle ilgilenmeyecek birini düşünemiyorum.
Hà uma sala de jantar privada là em baixo.
Aşağıda özel bir yemek odası var.
Comprei-o em Roma hà muito tempo.
Yıllar önce Roma'da almıştım.
Se nem sei o que pede... Hà-de saber.
Ne ısmarladığını anlayamazken kur yaptığını nasıl anlayacağım?
Hà-de saber.
Anlarsın.
Hà notícias da Fanny?
Fanny'den ne haber?
Està em liberdade condicional hà 6 meses.
Altı ay önce şartlı tahliyeyle çıktı.
- Não hà do que se envergonhar.
Bunda utanacak bir şey yok.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]