Translate.vc / Português → Turco / Iras
Iras tradutor Turco
4,580 parallel translation
Se pensas que te irás safar com isto, és mais estúpido do que pensava.
Bu kadar kolay olacağını düşünecek kadar aptal olamazsın.
- Se o fizeres, nunca irás ter uma família.
- Evlenirsek, ailen olamayabilir.
Irás lembrar-te.
Aklına gelecektir.
- Nunca te irás arrepender.
Bundan asla pişman olmayacaksın.
Nessa altura irás ter muitos colegas.
O zaman bir sürü öğrenci olacak.
O que irás depois dizer ao teu capitão?
O zaman kaptanına ne söyleyeceksin?
O que irás dizer depois ao teu chefe?
O zaman patronuna ne söyleyeceksin!
Quando te irás tu casar com uma rapariga Mongol... e criar um fedelho Mongol? Então, serás um de nós!
Moğol bir kızla evlenip Moğol bir çocuğun babası olduğunda bizden biri olacaksın!
Que título irás escolher?
Acaba adını ne koyacaksın.
Prometo que irás senti-lo.
Sana söz veriyorum hissedeceksin.
Se não pedires desculpa irás lamentá-lo.
Özür dilemezsen pişman olursun.
Irás receber o resto da tua parte.
Payının geri kalanını alacaksın.
" Irás até ao fim do mundo e lá estarei à tua espera.
Dünyanın sonuna gideceksin ve beni orada beklerken bulacaksın.
Irás mostrar a toda a gente qual desses és. A seu tempo.
Zamanı geldiğinde sen herkese hangisi olduğunu göstereceksin.
Se a memória não me atraiçoa ela era uma das tuas protegidas, embora esteja certo que o irás negar agora.
Yanlış hatırlamıyorsam, korumanız altında olan kişilerden birisiydi. Ama artık bunu inkar edeceğinize eminim.
Antes que passe o tempo, já terás idade para casares, e depois irás destas paredes para sempre.
Çok geçmeden evlenecek yaşa geleceksin ve bu duvarların arasından sonsuza dek ayrılacaksın.
Tu irás cooperar.
İşbirliği yapacaksın.
Pressiona, e irás resistindo.
Bastırdıkça direnişle karşılaşırsınız.
O que te faz pensar que irás para a minha cama de novo?
Ne ben yine benim yatağımda size izin vereceğim nereden çıkardın?
Irás encontrar outro corpo para mim, esta noite.
Siz Başka bir vücudu gece bulacaksınız.
E tu irás garantir... que ele o faça.
Ve biz sizi temin ederim. Öyle söyledi.
Não sei se irás ter muitas mais oportunidades.
Bir daha eline ne zaman şans geçer bilmiyorum.
Irás fazer o patrulhamento de duas em duas horas.
Her 2 saatte bir devrşye ezeceksin.
Nessa altura, irás desistir.
Sonrada gideceksin.
Não, não vais, porque isso só irá provar que és maluca e que irás perder tudo.
Hayır, yapmayacaksın, çünkü bu senin deli olduğunu kanıtlıyor. ve her şeyini kaybedeceksin.
Considera que este é o único aviso que irás ter.
Bu ilk ve son uyarın.
Mas, tu nunca mais irás tocar numa arma. Ouviste?
Ama Justin, bir daha asla elini silaha sürme, duydun mu beni?
Irás ciciar, mesmo como um animal.
Hayvanken de peltek konuşacaksın.
Em hipótese nenhuma irás parar para te despedires da tua puta.
Ne olursa olsun durup o orospuya elveda demeyeceksin.
Acho que não irás ajudar na nossa actividade.
- Bize yardım edebileceğini sanmıyorum.
Meu amigo, irás sempre lembrar-te deste momento.
Arkadaşım, bu anı hiçbir zaman unutmayacaksın.
NUNCA FIZESTE UM BROCHE, MAS LOGO À NOITE IRÁS.
Hiç alet emmemişsin. Ama bu gece emeceksin.
Um dia irás encontrá-la e ela será linda.
Bir gün onu bulacaksın ve o çok güzel olacak.
E, depois, irás encontrá-la e ela será bonita. E será perfeita.
Sonra onu bulacaksın ve o güzel olacak ve mükemmel olacak.
E então irás aperceber-te que fizeste o mais correcto.
O zamanlar doğru olanı yaptın.
Não me irás tocar.
Bana elini bile süremezsin sikik.
Irás tê-lo de volta quando tudo isto acabar, okay?
Her şey bittiğinde geri alacaksın, tamam mı?
Irás fornecer todas as pistas obtidas neste sítio, directamente para mim.
Buraya giren çıkan tüm tüyolar sana benim kulağıma fısıldanacak.
Tu não vais. E, se falares assim comigo outra vez, não irás a lado nenhum durante muito tempo.
Benimle bir daha böyle konuşursan,... hiçbir yere gitmene izin vermem.
Quanto mais tocares, mais rija ficará a pele, até um ponto em que não irás sentir nada.
Oynadıkça derin sertleşir,... acı hissetmezsin.
IRÁS ÀS CIDADES DE PAPEL E NUNCA VOLTARÁS
KAĞITTAN KENTLERE GİDECEKSİN VE ASLA GERİ DÖNMEYECEKSİN
IRÁS ÀS CIDADES DE PAPEL E NUNCA VOLTARÁS cidades de papel
KAĞITTAN KENTLERE GİDECEKSİN VE ASLA GERİ DÖNMEYECEKSİN kağıttan kentler
Segui as pistas. Encontrei o bilhete que deixaste na minha porta e depois li o "Irás às cidades de papel..."
İpuçlarını takip ettim... kapıma bıraktığın notu buldum... ve "Kağıttan kentlere gideceksin" lafını gördüm...
Não queres discutir como irás abordá-los?
Onlara nasıl yaklaşacağını konuşmak istemez misin?
É o dinheiro mais fácil que irás ganhar.
Yapabileceğin en kolay iş olur.
Então, acho que irás me ver num par de dias.
Sanırım beni birkaç gün içinde göreceksin.
Lagertha, tu nunca irás na tua vida ver um sítio como aquele, que cidade.
* Lagertha, * you will never in your life * see such a place, such a city.
E dar-te-á netos dos quais irás ter orgulho.
Sana gurur duyacağın torunlar verir.
Sou o gajo mais azarado que alguma vez irás conhecer.
Tanıştığın en şanssız adamlardan biriyim.
Não irás ser sobrecarregado com as minhas dívidas ou os meus fiascos.
Benim borçlarımı yada fiyaskolarımı yüklenecek değilsin.
E sei que a imprensa deu o seu palpite, mas irás sair disto um vencedor.
Ve biliyorum ki basın işini bitirdi ama sen bundan galip çıkıyorsun.