English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Português → Turco / Jimi

Jimi tradutor Turco

232 parallel translation
Trazíamos os rádios e cigarros. Bebíamos cerveja e ouvíamos Jimmy Hendrix.
Radyomuzu ve sigaralarımızı kapar gelir bira içip, Jimi Hendrix dinlerdik.
Kit Lambert, o nosso empresário, tinha contratado o Jimi Hendrix para a nossa editora, para nos... acompanhar.
Menajerimiz Kit Lambert... Jimi Hendrix'i de bizim şirkete sokmuş... onunla sözleşme imzalayıp... bizim alt grubumuz yapmıştı.
E eu disse ao Jimi : "Que se lixe, não actuamos a seguir a ti."
Ben de Jimi'ye "Siktir! Hayatta senden sonra çıkmayız" dedim.
Sem a sua "Experience", um Jimi Hendrix ingénuo e inocente.
Karşınızda eksik bir Jimi Hendrix.
As duas pessoas que tocavam comigo eram... o Jimi Hendrix e o Bill Cox.
Gruptaki diğer iki kişi Jimi Hendrix ve Bill Cox'tu.
Como sabem, o Jimi tocava com a mão esquerda.
Bilirsiniz, Jimi solaktır.
Isto não era um problema, excepto, mas o Jimi empenhava sempre... a guitarra antes de um espectáculo... de uma dança e tínhamos de desempenhá-la... pagá-la e trazê-la.
Bu bir sorun yaratmazdı, ama nedense... her konserden ya da partiden önce... Jimi gitarını rehine vermiş olurdu. Tabii biz de gidip gitarı geri almak zorunda kalırdık... o sonra yine rehin bıraksın diye.
Muitas vezes, o Jimi... estava ausente.
Jimi sanki bizimle birlikte değildi, bu anlaşılıyordu.
Enquanto o Jimi tocava guitarra eu tocava saxe.
Jimi gitarına asılırken ben de saksofon çalardım.
Ela não o suportava, achava-o um vadio.
Jimi'yi sevmezdi. onun bir asalak olduğunu düşünürdü.
" Jimi, tu não compreendes.
" Bak Jimi, anlamıyorsun.
O Jimi continuava perseverante, não se importava de parecer esquisito, eu também não me importo, porque já o parecia antes dele.
Ama Jimi devam etme konusunda azimliydi. Tuhaf görünmek onu rahatsız etmezdi. Benim gibiydi.
Não sei se eles... contaram alguma coisa, mas, quando conheceram o Jimi, vivíamos todos juntos.
İkizler size... Jimi'yle tanışmalarından... bahsettiler mi bilmiyorum... ama zaten aynı evde yaşıyorduk.
O Jimi Hendrix tocava rock and roll.
Çok utangaçtı.
Achava que o Jimi exagerava, que nunca gostaria daquilo, mas ele adorava.
Jimi benim sevdiğim şeylere bayıldığı için... öyle bir şey dinleyemez diye düşünmüştüm. Ama tapıyordu.
Achou que o Jimi não valia nada.
Jimi'den hiçbir şey olmayacağını düşündü.
Acho que o Jimi estava desesperado para gravar, ou pelo menos, avançar mais um bocado.
Jimi bir albüm yapma ümitlerini yitirmeye başlamıştı. Bu işi başarabileceğini sanmıyordu.
O palco era feito para o Jimi.
Jimi bu iş için hazırdı.
Tinha de ser ele.
Başka biri de olabilirdi, ama Jimi çok uygundu.
Um dia fui lá jantar.
Jimi Hendrix Experience'dan tam anlamıyla psikedelik bir müzik.
Disse-me : " Conheces o tipo...
Yanıma gelip " şu Jimi Hendrix'i duydun mu?
" que está a tocar guitarra, o Jimi Hendrix?
" Bu gece burada çalıyormuş.
Durante o filme começámos a falar do Jimi Hendrix... e decidimos que ambos gostávamos dele.
O arada Jimi Hendrix hakkında konuşmaya başladık. İkimizin de onu beğendiği ortaya çıktı.
De repente, gerou-se uma amizade... muito forte, que acabou quando o Jimi deixou Inglaterra.
Birden, beklenmedik bir şekilde... onunla çok sıkı dost olduk. Bu da bence Jimi sayesinde oldu. Çünkü Jimi İngiltere'den ayrılınca birbirimizden uzaklaştık.
Acho que surgiu porque o Jimi era uma ameaça para nós, mas naquela época, também nos divertia.
Çünkü Jimi ikimiz için de bir tehditti. Ama aynı zamanda çok da beğeniyorduk.
O Chas Chandler viu o potencial do Jimi como guitarrista... e disse para si mesmo : " De que preciso...
Chas Chandler Jimi'yi bulunca onun bir gitarist olarak değerini anladı. " Tek yapmam gereken...
Não fazia ideia de quem era, mas era o Jimi, que me disse :
Kim olabilirdi ki? Meğer Jimi'ymiş.
"a que vou chamar,'Jimi Hendrix Experience'."
Sonra da "adını Jimi Hendrix Experience koydum" dedi.
Sons psicadélicos dos "Jimi Hendrix Experience".
Çok eğleniyorduk. Oraya buraya gidip kafaları kırardık.
Vamos ouvir outra vez os "Jimi Hendrix Experience".
Jimi Hendrix Experience'dan bir şarkı daha dinleyeceğiz.
21 nus saudaram o novo disco do Jimi
21 çıplak Jimi'nin yeni albümünü dağıttı
O Murray The K, tinha um programa de rádio... e tocava o álbum do Jimi Hendrix.
Murray K radyoda program yapıyordu. "Şimdi de... " Hendrix'in yeni albümü " dedi.
"Jimi, diz-me o que é." E ele disse :
Ne olduğunu sordum. o da...
Ele tomou logo dois... e eu pensei que, se ele podia tomar, eu também podia.
Hemen birkaç tane yuttu. Ben de "Jimi gibi zayıf biri kullanabiliyorsa ben de kullanırım" dedim.
Sabia que o Jimi aguentava mais que toda a gente.
Jimi'nin kapasitesi bizim iki katımızdı.
Sabia-se sempre quando o Hendrix estava cá, pois estava sempre a tocar em qualquer lado.
Jimi şehre geldiğinde bunu hemen duyardınız. Şurada çalacak, burada çalacak.
O Jimi voltava-se e dizia : " Sou o Jimi.
Jimi onlara bakıp " Benim adım Jimi.
Ela passou cinco anos planeando tudo... para o conhecer a ele e diz-lhe uma coisa daquelas...
Beş yıl o anı beklemiş... adam gelip "benim adım Jimi" diyor. Tavrın bu mu yani?
O Jimi era muito auto-consciente.
Jimi son derece utangaçtı.
São todos tão agressivamente normais, com as mulheres, filhos e casa de campo!
Rock'n'Roll dünyası. Hepsi de karılarıyla, çocuklarıyla ve evleriyle... korkunç normaldi. Jimi oraya ait değildi.
Mas o Jimi começou a trazer músicos... como o antigo colega da tropa, o Billy Cox, e depois... um tocador de conga e ainda outro guitarrista, quando actuou em Woodstock.
Jimi, eski askerlik arkadaşı Billy Cox gibi müzisyenleri... gruba almaya başladı. Daha sonra da... bir kongacı ve bir gitarist aldı. Woodstock'a gittiğimiz zamandı.
O Jimi ia pôr as pessoas mais pedradas do que isso.
Jimi onları gerçekten uçuracaktı.
A rádio negra não queria tocar a música de Jimi Hendrix, pois a sua música não só não lhes dizia nada como as pessoas que iam... vê-Io não eram as mesmas que ouviam uma emissora negra.
Siyahlara hitap eden radyolarda Jimi Hendrix çalmıyorlardı, çünkü... bu müziğin kendi dinleyicilerine uzak olduğunu ve onu dinleyenlerin... siyahların radyolarını dinlemediğini düşünüyorlardı.
Devia estar a pensar na minha música, mas o Jimi captou as nossas vibrações, e foi logo comprar o jornal.
Büyük ihtimalle müzik hakkında düşünüyordum. Ama Jimi bunu sezdi, titreşimlerimizi hissetti. İlk iş o dergiyi satın aldı.
"O Jimi Hendrix compra o jornal e vocês não?"
"Jimi Hendrix bile bir tane aldı, siz almıyor musunuz" dedi.
Eu respondi : " Sim, ele comprou o jornal porque quis,
Biz de " Jimi Hendrix aldı, çünkü almak istedi.
"nós não queremos." Mas o Jimi olhou para nós... como se tivesse comprado o jornal para nos impressionar.
"Biz istemiyoruz" dedik. Jimi bize baktı. Bize baktı, sanki o dergiyi bizi etkilemek için almıştı.
O Mitch e eu voltámos para Inglaterra, e o Jimi fundou o "Band of Gypsies", com o Buddy Miles e o Billy Cox.
Mitch'le ben gruptan ayrılmıştık. İngiltere'ye geri döndük. Jimi de...
Não há modo de explicar às pessoas, de Washington, ou com quem o Jimi tinha estado na tropa, que ele tentava tanto coordenar o seu número, que não se divertia.
Washington'dakilere, orduda birlikte olduğu çocuklara... ya da başarılı olmaya çalışan... siyah müzisyenlere bunu açıklayamazdınız. Onun pek eğlenmediğini anlatamazdınız.
Outra coisa que o Jimi descobriu é que isso não é verdade.
Jimi bunun da doğru olmadığını gördü.
A primeira vez que vi o Jimi foi no Blaze's Club.
Harika bir müzik!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]