Kaito tradutor Turco

Hiro Nakamura, nascido em Osaka, no Japão, filho de Kaito e Ishi.

Hiro Nakamura. Osaka, Japonya'da doğdu. Kaito ve Ishi'nin oğlu.

Não, Kaito. Tentei salvar o mundo.

- Hayır, Kaito, dünyayı kurtarmaya çalıştım.

Tens de encerrar o programa, Kaito.

Programı durdurmalısın, Kaito.

O Adam ajudou, Kaito.

Adam birinden yardım almış, Kaito.

Após o Kaito e os outros serem mortos, pensei que, mais tarde ou mais cedo, alguém viria atrás de mim.

Kaito ve diğerleri öldürüldükten sonra, er ya da geç birilerinin peşime düşeceğini biliyordum.

Mataste o Kaito, não foi?

Kaito'yu sen öldürdün, öyle değil mi?

Muito bem, temos o Kaito Nakamura.

Pekâlâ, maktul Kaito Nakamura.

Acha que matei o Kaito por causa de dinheiro?

Kaito'yu para için öldürdüğümü mü düşünüyorsunuz?

Sabemos como começa, com a morte do Kaito Nakamura.

Kaito Nakamura'nın ölümüyle başladığını biliyoruz.

Eu matei o Kaito Nakamura.

Kaito Nakamura'yı ben öldürdüm.

Não matou o Kaito Nakamura.

Kaito Nakamura'yı sen öldürmedin.

Aparecem os meus pais, o Kaito Nakamura...

Ailem de o fotoğraftaydı. Kaito Nakamura'yla beraber.

O Charles Deveaux, o Linderman e o Kaito Nakamura.

Charles Deveaux. Linderman. Kaito Nakamura.

Mataram o Kaito Nakamura e atacaram a Angela Petrelli.

Kaito Nakamura, öldürüldü. Angela Petrelli, saldırıya uğradı. Bu da babam.

Kaito Nakamura, assassinado.

Hiro Nakamura, öldürüldü.

Ao Kaito. À tua mãe.

Kaito'yla, hatta annenle de.

E o que sabes sobre o assassínio do Kaito Nakamura.

- Kim? - Kaito Nakamura cinayeti ile ilgili neler biliyorsun?

É o político, certo? A minha mãe está na prisão pelo assassínio do Kaito.

Annem, Kaito cinayeti yüzünden hapiste.

Os seus pais, o Kaito... o Linderman, eu...

Ailen, Kaito, Linderman, ben...

O Isaac Mendez pintou uma série de oito quadros que começava com a morte do Kaito Nakamura e que terminava com a minha.

Isaac Mendez, Kaito Nakamura'nın ölümüyle başlayıp benimki ile biten sekiz adet resim çizmişti. - O resimler nerede?

O meu pai matou o Kaito Nakamura.

Kaito Nakamura'yı öldürdü.

Kaito!

Efendim!

Porque estou a tentar obter alguma informação sobre o caso do Kaito Nakamura.

Kaito Nakamura davası hakkında bilgi edinmeye çalışıyordum.

O caso do Kaito Nakamura está encerrado.

Kaito Nakamura davası kapandı.

Lembras-te do quadro que te mostrei? A morte do Kaito Nakamura.

Kaito Nakamura'nın ölümünü gösteren resmi hatırlıyor musun?

Quem é que matou realmente o Kaito Nakamura?

Kaito Nakamura'yı gerçekte kim öldürdü?

O Kaito Nakamura ensinou-me o que é o bem e o mal.

Kaito Nakamura, bana doğru ile yanlışı öğretti.

Deves pensar no futuro, Kaito.

Geleceği düşünmelisin, Kaito.

Hiro, o Kaito Nakamura era como que um pai para mim.

Hiro, Kaito Nakamura benim için bir baba gibiydi.

Onde está a metade da fórmula do Kaito?

Formülün Kaito'da olan yarısı nerede?

- O Kaito.

- Kaito.

O meu antigo colega, o Kaito Nakamura, escondeu-o.

Eski iş ortağım, Kaito Nakamura. Onu benden saklamış.

O Kaito Nakamura era o único que sabia a identidade do portador e o Kaito, como sabemos, está morto.

Bu kişinin kimliğini bir tek Kaito Nakamura biliyordu ve hepimizin bildiği gibi Kaito öldü.

Kaito.

Kaito.

Preside o meritíssimo juiz, Kaito Nakamura.

Saygıdeğer hakim Kaito Nakamura geldi.

Kaito, pára!

Artık dur!

Kaito.

- Kaito.

O meu nome é Kaito.

Benim adım Kaito.

Chama-se Kaito, como o pai.

Adı Kaito, babasının adı.

Eu era a cientista chefe de Kaito, um distrito muito longe daqui.

Buradan çok uzakta olan bir kasabada, Kaito'da baş bilim insanıydım.

Tenho a certeza de que Kaito também já desapareceu.

Eminim Kaito da artık yoktur.

- O Kaido.

Bunun olacağını biliyordum. Kaito.