Translate.vc / Português → Turco / Kirk
Kirk tradutor Turco
2,658 parallel translation
- Kirk!
Kirk! - Kirk mü?
- Kirk? Por isso estava largo nos seios.
Göğüs kısmının durmamasına şaşırmamak lazım.
Quanto tempo vão ali ficar o Kirk e o Taylor?
Kirk ve Taylor bu olayı ne kadar ileri götürecekler?
Dois Kirks, um Khan e uma Pizzaria.
İki Kirk, Bir Khan ve Pizza Dükkanı
Kirk, tu és tão perigoso e incompreendido!
Kirk, çok tehlikelisin ve yanlış anlaşıldı!
Tens que admitir que se teletransporta melhor que o Capitão Kirk.
- Her saniye mi? Kaptan Kirk'ten daha kolay ışınlandığını kabul etmelisin.
Kirk, vem juntar-te aos pais na cozinha.
Kirk, mutfaktaki velilere katılsana.
A Marge está a ter um caso com o Kirk!
Marge'ın Kirk'le ilişkisi var!
Repito, dormiste com o Kirk?
Tekrar soruyorum, Kirk'le yattın mı?
Kirk Holloway, vencedor dos 100 metros combinados... atirado pela janela do acompanhante.
"100 metre karma birincisi Kirk Holloway" pencereden fırladı.
Todos aqueles garotos, se vestem como Kirk and Spock, certo?
Bilirsin, tüm o adamlar Kaptan Kirk ve Spock gibi giyiniyorlar, değil mi?
- Ei Kirk, conduz tu.
Kirk, arabayı sen kullan.
Ei Kirk, tens a certeza que esta é a tua primeira vez?
Kirk, bunu daha önce yapmadığına emin misin?
Kirk, Andrew, a policia apanhou-nos, têm que descer.
Andrew! Polis bizi yakaladı. Aşağı inmeniz lazım.
Este é para o Kirk, e este é para Andrew.
Büyük olan Kirk'e, bu da Andrew'e.
E, tipo, eu sou como o James T. Kirk e ela é, tipo, a Princesa Leia, ou isso. Não sei.
Sanki ben de James T. Kirk'üm o da Prenses Leia ya da başka biri.
- O namorado, o Kirk.
- Erkek arkadaşı, Kirk.
O Kirk foi para o deserto há cinco dias, para uma sessão fotográfica, e ainda não voltou.
- Aslında, Kirk beş gün önce fotograf çekimi için çöle gitti. - Ve geri dönmedi.
- Achas que a caveira é do Kirk?
- Kafatasının Kirk'e ait olduğunu mu düşünüyorsun? - Hayır.
- O Kirk vai sempre para o deserto vários dias.
- Kirk her zaman çölde günlerce kalır.
Falo contigo quando o Kirk voltar.
- Ben sadece... Kirk geri geldiginde seninle konuşacagım.
Não acho que a caveira seja do Kirk, mas se olhares para ela e me disseres que não é, deixo de me preocupar e posso zangar-me com ele por ser um artista excêntrico.
- Yani, gerçekten de o kafatasının Kirke ait oldugunu düşündügümden değil... - Ama demek istediğim, eğer sadece bakıp bana o olup olmadığını söylersen ben de onun ölmüş olduğunu düşünmekten vazgeçerim. - Ve sadece sorumsuz bir sanatçı olduğu için kızabilirim.
O Kirk foi com uma boa guia, a nossa amiga Dhani.
- Kirk rehberler birlikte gitmişti. Arkadaşımız Dani...
Já pus vários homens a procurar a Dhani e o Kirk.
- Angie, Dani ve Kirk için arama emri çıkartmakla meşgulüm.
- Não parece o Kirk.
- Kirk'e pek benzemiyor.
- Não podes dizer que é o Kirk.
- Kirk oldugunu söyleyemezsin.
A guia do Kirk no deserto.
Kirk ün çöldeki rehberi.
Se és carinhosa e me abraças é porque pensas que o Kirk está morto. - Ou porque pensas que dormia com a Dhani.
- Brennan, eger bana sarılır veya yakın olursan ya Kirk ölmüş demektir. ya da Dani ile yatıyor demektir.
Se não for o Kirk, deixamos o assunto com os locais.
Anlaşalım, Bones. Bu kafatasının Kirk olmadığını bulacağız ve kalanını yerli halkın ellerine bırakacağız, tamam mı?
Até notícia em contrário, a Dhani e o Kirk estão desaparecidos.
- Aksini bulana kadar Dani ve Kirk'ün çölde kaybolduklarını kabul edeceğim.
O crânio é do Kirk Persinger.
- Kafatası kesinlikle Kirk Persinger'a ait.
Kirk Persinger?
Kirk Persinger mı?
Temos de encontrar o fornecedor de peiote.
Bu sırada Kirk'e Peyote'yi kimin sağladığını bulmamız lazım.
Eu sabia que era o Kirk.
- Kirk oldugunu biliyordum.
Que tipo de drogas o Kirk tomava?
- Kirk'ün uyuşturucu kullanmasıyla ilgili ne biliyorsun?
O Kirk não tomava drogas.
- Kirk uyuşturucu kullanmazdı.
Kirk participava em rituais dos índios.
Kirk yerlilerin hakları için çalışıyordu.
- Tomou peiote com o Kirk?
- Kirk'le Peyote kullandın mı?
Angela, pode ter estado em contacto com o assassino do Kirk sem o saber.
- Angela, farketmeden Kirk'ün katili ile konuşmuş bile olabilirsin.
É um amigo do Kirk.
- Kirk'ün arkadaşıydı.
Você e o Kirk compraram-no ilegalmente, o que envolve traficantes de droga.
- Bu da demek oluyor ki, sen ve Kirk bunu yasadışı aldınız. Yasadışı ilaçlar almak uyuşturucu satıcılarını devreye sokar
Eu sei que o Kirk desapareceu.
- Bak, Kirk kayıp, anlıyorum.
- O Kirk não desapareceu.
- K irk kaybolmadı.
O Kirk foi encontrado morto, o Joseph foi espancado.
- Kirk ölü bulundu. Joseph dövülmekten posası çıkarılmış.
- Se achar o assassino do Kirk, encontra-a.
- Siz Kirk'ün katilini bulunca, biz de büyük ihtimalle Dani'yi buluruz.
As fotografias do Kirk mostram um mundo mais bonito.
- Kirk'ün fotoğrafları dünyayı olduğundan daha güzel bir yermiş gibi gösteriyor.
Atira-lhe com algo afiado.
- Görmedim Kirk.
- Não o vi, Kirk.
- Olamaz.
Kirk, estás muito bem, tens andado a fazer exercício?
Kirk, iyi görünüyorsun.
Dormiste com o Kirk Van Houten?
Kirk Van Houten'la yattın mı?
Doença Terminal
Belki arada bir Kirk ve Andy'yi de davet ederiz.