Translate.vc / Português → Turco / Lucinda
Lucinda tradutor Turco
316 parallel translation
- E esta é a minha, a Lucinda.
- Bu da benim karım, Lucinda.
- Vamos, Lucinda.
- Haydi, Lucinda.
- Como está a Lucinda?
- Lucinda nasıl?
- A Lucinda vai ficar desiludida.
- Lucinda çok üzülecek.
Vou chamar-lhe o rio Lucinda.
O nehre karımın adını vereceğim.
Pela minha mulher.
Lucinda Nehri.
- Tinhas um romance com a Lucinda.
- Lucinda'yla çıkıyordun.
Porque a Lucinda estava a dançar com o Roger Bunker.
Çünkü Lucinda Roger Bunker'le dans ediyordu.
Exploraremos as águas torrenciais do rio Lucinda.
İkimiz Lucinda Nehrinin girdaplarını keşfedelim.
Quão alegres são as margens do rio Lucinda.
Lucinda Nehri'nin kıyıları ne de kalabalık...
- Fica mal perguntar pela Lucinda?
- Lucinda'yı sorsak ayıp olur mu?
A Lucinda liga.
Lucinda çağıracak.
Adoraria. Se a Lucinda não fez planos.
İsterdim Lucinda önceden söz vermeseydi...
A Lucinda!
Lucinda!
Como estão a Lucinda e as miúdas?
Lucinda ve kızlar nasıl?
A Lucinda está óptima e as miúdas estão em casa a jogar ténis.
Lucinda iyi, kızlar evde tenis oynuyor.
A Lucinda sempre fez muito pela cidade.
Lucinda bu ilçe için çok iyi işler yaptı.
A Lucinda está à espera.
Lucinda beni bekliyor.
Olá, é a Lucinda.
Hey, ben Lucinda.
A Lucinda Fairlee. Tu... A vaqueira da JB Ranch que fazia truques.
J. B. Ranch hünerli bayan kovboy, Lucinda Fairlee.
Lucinda, que faz ele em nossa casa?
Lucinda, onun bizim evimizde ne işi var?
Lucinda seguirá igual embora você e eu não estejamos.
Lucinda dans edecek. Biz uyuduktan sonra da devam edecek.
Eu lhe disse que Lucinda não fazia esse tipo de coisas.
Dinle ona söyledim. "Lucinda böyle şeyler kabul etmez" dedim.
Como se chama?
Adı ne Lucinda?
Quer meu filho.
Lucinda benim bebeğimi istiyor.
Essa é boa.
Bu çok komikti Lucinda.
Lucinda.
Lucinda.
Não teria uma história para contar, se o meu bisavô não tivesse apostado tudo... para trazer aquela igreja aqui para o Rio Bellinger.
Büyük büyükbabam... bu kiliseyi Bellinger Nehrine getirmek için... bahiste her şeyini ortaya koymasaydı, ya da Lucinda Leplastrier'e...
Ou se Lucinda Leplastrier não tivesse recebido uma lágrima de vidro.
Prens Rupert Cam Damlasını vermeselerdi, sizlere anlatacak bir şeyim olmazdı.
Parabéns, Lucinda.
Doğum günün kutlu olsun Lucinda.
Lucinda, tenta com o alicate.
Lucinda, kargaburnu dene.
A mãe de Lucinda sabia que tinha criado uma pessoa que nunca se encaixaria, sabia que de costa a costa... não havia lugar onde pudesse encaixar-se.
Lucinda'nın annesi, hiçbir yere uyum sağlayamayacak bir çocuk yetiştirdiğini... onun toplumda hiçbir zaman ve hiçbir yerde... kabul edilmeyeceğini biliyordu.
Lucinda nunca tinha andado de barco.
Lucinda o güne kadar gemiye binmemişti.
Quando Lucinda fez explodir a sua lágrima de vidro...
Lucinda, Prens Rupert Cam Damlasını patlattığı anı...
Lucinda sentiu um alívio enorme.
Lucinda son derece rahatlamıştı.
- Lucinda Leplastrier.
- Lucinda Leplastrier.
O escândalo manteve Lucinda prisioneira na cabine.
Lucinda, skandal yüzünden odasından çıkamıyordu.
Agora que Lucinda perdera o seu único amigo, escrevia-lhe quase todos os dias.
Lucinda, tek arkadaşını kaybettiğinden beri... ona hemen her gün yazıyordu.
A ideia de que Lucinda amava Dennis Hasset tinha-se apoderado dele... e não seria fácil de remover.
Oscar, Lucinda'nın Dennis Hasset'ı sevdiğini düşünüyordu... ve bunu kolay kolay aklından çıkarmayacaktı.
Lucinda não sabia que só daí a quatro semanas... partiria o próximo barco a vapor para Bellingen.
Lucinda, bir sonraki buharlı geminin... dört hafta sonra Bellingen'e hareket edeceğini bilmiyordu.
Apesar do seu coração chamar por Lucinda, Oscar achou que devia casar com esta mulher que comprometera.
Oscar, kalbi Lucinda için atsa bile... şerefine zarar verdiği bu kadınla evlenmek zorunda olduğuna inandı.
Perdoai-me... por trair a Lucinda... e o meu pai.
Lucinda'ya... ve babama ihanetimi... bağışla.
- Oscar Hopkins Lucinda Leplastrier
- Oscar Hopkins Lucinda Leplastrier
Se Miriam tivesse sabido da aposta de Oscar com Lucinda, teria movido céus e terra para exigir a fortuna de Lucinda.
Oscar'ın Lucinda ile girdiği bahsi Miriam bilseydi... Lucinda'nın servetini almak için elinden geleni yapardı.
Quando Dennis Hasset contou a Lucinda a história do bebé, ela só pensou numa coisa.
Dennis Hasset Lucinda'ya bebeğin öyküsünü anlatınca... Lucinda'nın aklında tek bir düşünce vardı.
Esta foi a história que Lucinda deu ao meu avô... e eu dou a vocês.
Bu öyküyü büyükbabama Lucinda anlattı... ben de size anlatıyorum.
Estas são a Carrie e a Lucinda.
Carrie ve Lucinda.
Por sorte, era da equipa de esgrima da faculdade, ou agora estaria casado com a Lucinda Lester.
Neyseki, üniversitede eskrim takımındaydım yoksa şimdiye kadar Lucinda Lester ile evlenmiştim.
Na verdade, ela parecia-se muito com o Errol Flynn.
Aslında, Lucinda Lester Errol Flynn'e çok benziyordu.
Lucinda!
Lucinda!
Sou a Lucinda.
Ben Lucinda.