English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Português → Turco / Lutar

Lutar tradutor Turco

19,596 parallel translation
Não, tens ficar e lutar, descobrir o que se está a passar e resolve-lo.
Hayır, kalmalı ve savaşmalısın, Burada ne olduğunu bulup onu düzeltmelisin
Beber não ajuda, lutar não ajuda, e matar não ajuda.
Bu histen kurtulmak için ne içebilir, ne kavga edebilir ne de öldürebilirsin.. hiçbiri işe yaramıyor.
Bonnie, sei que não te resta muito tempo, mas estava na esperança que reconsiderasses, agora que eu tenho algo em minha posse pelo qual podes estar disposta a lutar.
Bonnie, fazla zamanın kalmadığını biliyorum ama sanırım kararını tekrar gözden geçirmen için elimde bazı kozlarım var.
Se a Bonnie estiver a lutar a mesma batalha na sua cabeça, temos que dar-lhe alguma munição.
Eğer Bonnie de bilinçaltında aynı gel-gitleri yaşıyorsa onu biz yönlendirmeliyiz.
Ela está a lutar, sim. Só que não é da forma que nós queríamos.
Bir savaş veriyor ama bizim istediğimiz yönde değil.
Eu não sei se lutar contra isto vai funcionar. Mas tentarei se tu tentares.
Bu işe yarayacak mı bilmiyorum ama eğer sen varsan deneyeceğim ben de.
Então porquê lutar contra isso?
O zaman neden savaşıyorsun?
O Michael não está em condições de lutar.
Michael dövüşecek durumda değil.
Eles tem que escolher lutar nesta batalha.
Onları savaşmayı seçmesi gerekiyor.
Isto aqui é uma oportunidade para lutar e para vencer.
O ise savaşıp kazanma planı.
Agora, podes ficar sentado e ver o mundo morrer... Ou podes lutar.
Şimdi istersen kenarda oturup dünyanın ölmesini izleyebilir ya da çıkıp savaşabilirsin.
Certo, nada de namoriscar e nada de lutar.
Tamam flört etmek ve kavga etmek yok.
Eles pararam de lutar.
Savaşmayı bıraktılar.
Foi uma honra lutar ao seu lado, Capitão.
- Yanında savaşmak bir onurdu Kaptan.
Queres lutar?
Savaşmak mı istiyorsun?
Ousam lutar comigo?
Benimle savaşmaya cüret mi ediyorsunuz?
Diria que os Thunderbolts são melhores a lutar pelo bem.
Ben Thunderboltlar'ın yaptığı en iyi şeyin iyiler tarafında savaşmak olduğunu söylerim.
Não temos tempo para lutar com todos.
Tüm bunlarla savaşacak zamanımız yok.
Homem de Ferro, consegues lutar sem as tuas luvas?
Demir Adam zırh eldivenlerin olmadan savaşabilir misin?
Era capaz de lutar ferozmente contra adversários políticos, mas assim que dizia "tenho de ir buscar a minha filha à escola", o combate cessava de imediato e ele era invadido pela ternura.
Siyasette rakiplerle dişe diş savaşırdı. Ama kızını okuldan almak için ofisten çıktığı an... savaş biterdi... ve yumuşacık bir adama dönüşürdü... hassaslaşırdı.
Diga-lhe que foi obrigado a lutar.
Ona savaşması için askere alındığını söyle.
Como um valentão que te faz lutar.
Bir zorbanın sana, kendi kendine yumruk attırması gibi.
Não queremos lutar!
Dövüşmek istemiyoruz!
Mas quem se atrever a lutar contra o Shogun será cortado ao meio.
Ama Şogun'a karşı gelen herkesi öldürürler.
Vamos lutar ou fugir?
- Dövüşecek miyiz, kaçacak mıyız?
Lutar.
Dövüşeceğiz.
Melhor ainda, manda teu rapaz lutar com o Turnbull e trazê-lo aqui para a rua.
Ya da daha iyisi, adamın Turnbull'la kavgaya girişsin ve onu sokağa çıkartsın.
Quando acabarmos de lutar contra os Dominadores, vais voltar atrás no tempo e... Apagá-la?
Hakimiyetçileri savuşturduktan sonra geçmişe gidip onu zamandan mı sileceksin?
Foi uma honra conhecê-los a todos, de lutar ao vosso lado.
Sizleri tanımak, yanınızda savaşmak büyük bir şerefti.
O Bureau de Investigação nunca irá parar de lutar, nunca até a luta terminar.
Araştırma Bürosu bu savaş bitene kadar savaşmayı bırakmaz.
Estava a lutar com o Rival numa serração abandonada.
Issız bir bıçkıevinde Rival'la dövüşüyorduk.
Eu vi-nos a lutar.
İkimizi dövüşürken gördüm.
Tens de lutar contra.
Acıya karşı koymalısın.
Eu "vibrei" nós dois a lutar no futuro.
Onu vibeladığımda, gelecekte dövüştüğümüzü gördüm.
Por isso deixa-me lutar.
Bırakın karşılık vereyim.
Eu vi-nos a lutar.
İkimizi gördüm.
O que quer que seja, é contra o que estamos a lutar. Pergunta :
- O şey her neyse, asıl düşmanımız o.
- Queres lutar, Flash?
- Benimle dövüşmek mi istiyorsun Flash?
Não, não vou lutar contigo.
- Hayır, seninle dövüşmeyeceğim.
Vão juntar-se para lutar contra alienígenas.
Bir araya gelip uzaylılarla savaşmaya gideceksiniz...
- Se vamos lutar contra aliens, podíamos pedir a ajuda de uma, não é?
- Uzaylılarla savaştığımıza göre bizde de bir tane olsa iyi olmaz mı?
Vamos treinar a lutar contra uma alienígena.
Uzaylılarla dövüşmek için bir uzaylıyla antrenman yapıyoruz.
Lutar contra o Alquimia, o Savitar, ou alienígenas, não é uma coisa em que tu apareces e experimentas.
Kafana esince Alchemy, Savitar ya da uzaylılarla savaşamazsın.
Está a chegar uma guerra, Capitão Hunter, e, em algum momento, vai ser chamado a Central City para lutar.
Bir savaş yaklaşıyor Kaptan Hunter ve bir noktadan sonra savaşmak için Central City'ye geri çağırılacaksın.
Não vou lutar contra as acusações.
Bu suçlamalarla savaşmayacağım.
Pára de lutar por mim, Lyla.
Benim için çabalamayı bırak Lyla.
Se estes homens são supostos ser meus irmãos, - porquê lutar com eles?
Eğer bu adamlar benim kardeşim olacaksa neden onlarla kavga edeyim ki?
Lá dentro, a lutar com o Church.
Hala içerde, Church'le savaşıyor.
Pensei que o Church ia lutar mais.
Church daha çok karşı koyar sanıyordum.
O Church não queria lutar.
Church savaşmak istemedi.
Estamos a lutar contra o quê?
- Hani geçen sene sana yardım etmiştim de, sen de aynısını benim için yapacağına söz vermiştin ya? - Neyle karşı karşıyayız?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]