Translate.vc / Português → Turco / Lé
Lé tradutor Turco
32,597 parallel translation
A Meredith era minha amiga há algumas semanas.
Meredith'le birkaç hafta önce arkadas olmustuk.
Porque eu estava com o Raffaele na casa dele.
Çünkü Raffaele'le evindeydik.
Coordenei com a Polícia, Transportes, Serviços Secretos e Capitólio.
DC polisi ve Gizli Servis'le, metro ve Meclis güvenlikleriyle görüştüm.
Tenho falado muito com Auburn.
- Ben Auburn'le görüşmeler yapıyorum.
Sim, esta semana temos a Co-Lin em casa deles.
Co-Lin'le deplasmanda karşılaşacağız.
Taylor, tu e o Willis apanharam um jogo de suspensão.
Taylor, Willis'le ikiniz, bir maç cezalısınız.
Estou com o Jack.
Ben... Ben, Jack'le birlikteyim.
Primeiro, combater com Vladimir Putin no espaço, ler o resto dos livros do Harry Potter e cantar com o Willie Nelson.
Uzayda Vladimir Putin'le yumruk savaşı, Harry Potter kitaplarının geri kalanlarını okumak, Willie Nelson'la şarkı söylemek -
Combater com o Putin no espaço?
Uzayda Putin'le yumruklaşmak mı?
Sim, é sobre o Peter MacLeish.
Evet, Peter MacLeish'le ilgili.
Voltei a falar com o MacLeish.
MacLeish'le tekrar konuştum.
Atribuíste 18 capas de revista só no último mês à "Supergirl".
Geçtiğimiz ayda sadece Supergirl'le ilgili 18 ön sayfa haberi yayınlattın.
Deste-te mesmo muito bem com o Mon-El.
Mon-El'le hemen kaynaştınız.
Talvez estivesse envolvido com o Little Jay.
Belki de Küçük Jay'le yatıyordur.
Sabias que a Charlene e eu, durante todos estes anos, nunca estivemos numa aventura juntos.
Geçen yıllar boyunca Charlene'le hiçbir maceraya atılmadık. Bu kadar yıl geçirdik ama hiç...
Há alguma coisa que não sabemos sobre a Charlene?
Charlene'le ilgili bizim bilmediğimiz bir şey mi var?
Confrontei a Barbara Chen, mas disse que não sabia do que eu estava a falar.
Barbara Chen'le karşılaştım ama .. söylediklerimden hiçbirşey anlamadığını iddia etti. Hmm.
Porque tu e a Lewis não vão a Dillon verificar?
Lewis'le birlikte Dillon'a bir bak.
Bem, pode começar com "senhor."
- "Efendim" le başlayabilirsin.
Então com isso em mente, e se sugerisses que em troca do teu silêncio, ele poderia mandar-nos para o Havaí durante uma semana, por apenas $ 1,700 por pessoa, cortesia da Travelocity?
Yani bunu aklında tutarsan ona sessizliğin karşılığında seni ve anneni kişi başı 1.700 $'lık bir fiyatla Travelocity'le Hawaii'ye göndermesini teklif etsen?
Faz IPDE ao carro, Brian. Faz IPDE ao carro!
Arabayı IPDE'le, Brian.
De todas as mulheres que me fizeram institucionalizar a Babs, ela foi a que significou mais para mim.
Babs'le bir ömür geçirdikten sonra kendime en yakın hissettiğim tek kadın O'idi.
Quem toma conta da Irene?
Irene'le kim ilgilenecek?
Ninguém toma conta da Irene!
Hiç kimse Irene'le ilgilenmeyecek.
Um pouco como as sacudidelas do vosso carro em marcha-atrás quando vão a 128 Km / h na auto-estrada.
Boş yolda 80'le giderken arabanın çarpıp geri dönmesi gibi.
Com a diferença que vamos a mais de 360, e o comboio pesa 50 vezes mais que um carro. E eu estou preso na base dele.
Sorun şu ki biz 225'le gidiyoruz, bir de bir tren bir arabadan 50 kat daha ağırdır ve ben de trenin altına asılı durumdayım.
A Happy e eu podemos casar!
Happy'le evlenebiliriz!
Eu sei que sim, mas eu estou aqui agora, doutor.
Jaclyn'le konuşmak istiyorum. İstediğini biliyorum ama şu anda ben varım doktor.
Jim Harris lidera a divisão de endocrinologia do Cal, então se eles apenas liberarem Darius para o cuidado de outro médico, chamarei Jim.
Jim Harris, endokrinoloji bölüm başkanı. Jim'le konuşup, Darius'u başka bir doktorun bakımına bırakmasını sağlayabilirim.
Lembras-te quando falei com o Tim sobre coisas suspeitas?
Bugün Tim'le suçluluk emareleri ile ilgili yaptığımız konuşmayı hatırladın mı? - Evet.
Casaste com a Happy.
Happy'le evlendin.
Preciso de poder casar com o Toby, Walter, porque estou grávida.
Toby'le evlenebiliyor olmam lazım Walter çünkü hamileyim.
Acabámos de fazer um programa com ele e com o Jesse MacLean.
O ve Jesse MacLean'le bir program yapiyorduk.
Não entendo porque não falei deste assunto, mas eu e o Jeff criámos uma fábrica de cerveja ilegal na garagem dele.
Neden konusu açilmadi, bilmiyorum. Jeff'le birlikte onun garajinda yasa disi bira üretiyoruz.
Eu não sei se isto está relacionado com as minhas hormonas, mas o meu problema é com o Matt, não é convosco e sinto-me envergonhada por ter...
Ben sadece... Hormonlardan mi bilmiyorum ama benim derdim sizinle degil, Matt'le - ve düsününce utaniyorum...
Na verdade, acho que o Jason está interessado essencialmente no facto de a fábrica de cerveja ser uma atividade familiar, por isso, vai acabar por ir falar com o Jeff.
Sanırım Jason'ın asıl ilgisini çeken imalathanedeki aile faktörü. O yüzden eninde sonunda Jeff'le konuşmak isteyecektir.
Se está interessado na questão familiar e quiser falar com o Jeff, mas se o Jeff não quiser falar com ele, isso será um problema, certo?
Adam aileye odaklanıp Jeff'le konuşmak istiyorsa ve Jeff konuşmak istemiyorsa bu sorun olmaz mı?
- Acho apenas que devias falar com ele.
- Ama bence Jeff'le konuşmalısın.
Tenho tentado falar com o Jeff.
Jeff'le konuşmaya çalışıyorum.
O Matt tem falado, mas tem sido impossível contactar o Jeff.
Matt konuşuyor ama Jeff'le iletişim kurmak imkansız.
É isso que ele planejou para Nicole?
Nicole'le ilgili planı o mu sence?
Seu cara acabou de sair no Crown Vic, mais dois caras entrando no Mercedes.
Senin adam Crown Vic'le çıktı. İki adam da Mercedes'le peşinde.
Eu estou ficando no Mercedes, mas vou te dizer isso...
Ben Mercedes'le ilgileniyorum ama sana şunu söylemem lazım...
Liguei ao Governador Baylin do Missouri.
Biraz önce Missouri Valisi Baylin'le konuştum.
Verdade seja dita, troquei-o por um prato de pongal e uma Ruger usada depois de uma noite particularmente difícil em Bangalore.
Açıkcası... Bengaluru'da zor bir geceden sonra bir kase pongal ve... az kullanılmış bir Ruger'le takas ettim.
Nunca li os romances do Carré.
Hiç Le Carre romanı okumadım.
Bem, ele disse qual é ligação disto com o Kirk?
Bunun Kirk'le nasıl bir bağlantısı olduğunu söyledi mi?
Então, se tirares as tuas mãos... E essa é a informação sobre o Kirk... Então, pela vida da minha filha, tens a minha palavra de que a minha informação sobre ti, será destruída.
Elini kaldırırsan ve o gerçekten de Kirk'le ilgili istihbaratsa kızımın hayatı üzerine yemin ediyorum ki elimdeki tüm verileri yok edeceğim.
Eles foram fuzilados. Quando o detetive Liem e entrevistou a sra Aubrey Ela nos informou que não recebera diária Huckleberry Regional Preserve
" Dedektif Liem'la Bayan Aubrey'le konuştuğumuzda bize Huckleberry'de günlük olarak koşuya çıktığını ve genelde öğlen 2 civarı vardığını belirtti.
Casaste-te com a Happy.
- Happy'le evlendin.
Como vou saber se estou confortável em morar com a Amy ou só confortável, por estar na minha casa?
Ama Amy'le yaşadığımdan mı evde tek kaldığımdan mı rahat olduğumu nasıl anlayacağım?