Translate.vc / Português → Turco / Mayan
Mayan tradutor Turco
485 parallel translation
Então é o único homem na cidade que não conhece.
Şehirde onu tanımayan tek kişi sensin o zaman.
Perderam-se muitos barcos ao largo de Gloucester... que não tinham nenhum passageiro.
Hiç yolcu taşımayan bir sürü tekne... Gloucester açıklarında kayboldu.
Não há saxão pobre em Nottingham que não conheça Sir Robin de Locksley.
Nottingham'da Sör Robin'i tanımayan ve ona dua etmeyen tek Sakson yok.
Se não me conhecesses e me visses pela primeira vez... na rua ou num restaurante —
Eğer beni tanımayan biri olsaydın ve ilk defa sokakta ya da bir restorantta görmüş olsaydın -
Já na Quinta-Feira todas as pessoas do estado o conhecerão.
Salı'dan itibaren eyalette seni tanımayan kalmayacak.
Gus Kretzer, o incansável servidor público que nunca se pouca a esforços.
Gus Kretzer, kendine acımayan yorulmak bilmez halk hizmetkarı.
Aquele navio vai levantar ferro mas nunca chegara ao seu destino.
Çok güzel. Flama taşımayan şu gemi, gelgitte yola çıkacak. Ama taşıdığı şeytan, asla gideceği yere varamayacak.
Tem muita conversa para um homem que não tem uma arma.
Silah taşımayan bir adam için oldukça cesur laflar bunlar.
E todos que não se virassem sózinhos, saíriam também.
Ağırlığını taşımayan herkes giderdi.
Eras gozado por toda a cidade.
- Bodine. Kasabada seni tanımayan yok. Gitmezsen başına kötü şeyler gelecek
Quem não se lembra da condessa Agata de Macopazza?
Kontes Agata de Macopazza'yı tanımayanınız var mı?
Para Itália, será educado por monges que desconhecem a sua identidade.
İtalya'ya, onu hiç tanımayan rahipler tarafından bakılacak.
Vender às pessoas coisas que não precisam fazer que uma mulher que não o conheça se apaixone por si.
İnsanlara ihtiyaçları olmayan şeyleri satar... seni tanımayan kadınları kendine aşık edersin.
Não há um homem nesta corte que não conhecesse e espeitasse profundamente seu pai, Sam Beecher.
Bu mahkemede babanız Sam Beecher'ı tanımayan ve ona saygı duymayan bir kişi bile yoktur,
Uma embalagem de fermento, sim?
- Merhaba Lucien. Mayan var mi?
Que desobedecer por princípio leis injustas é mais Cristão, mais verdadeiro do que obedecer a leis sem respeitar os princípios.
Adil olmayan yasaya karşı itaatsizlik ilkesi ; ahlak tanımayan saygınlığa... göre daha Hıristiyandır ve içtenlikle hukuka saygı duymayı ifade eder.
Chacinar todos os egípcios e sudaneses que não o aceitaram.
Tüm Mısırlıları, ve onu tanımayan... tüm Sudanlıları katletmek niyetinde.
Não há como alguém que não tenha conhecido Shurayuki possa escrever isso.
Shurayuki'yi tanımayan birinin kesinlikle yazamayacağı şeyler.
Suportei o quanto pude suportar... Como leal servidor do reino e do Estado... De um déspota que não conhece limites na satisfação de seus caprichos!
Krallığın ve devletin sadık bir hizmetkarı olarak, sınır tanımayan bir diktatörün tüm lükslerini gerçekleştirmek için bunlara katlanıyorum.
Modéstia à parte, por estas bandas são poucos os que não me conhecem.
Övünmek gibi olmasın ama dünyanın bu bölgesinde beni tanımayan yok.
Durante três dias esta gente, totalmente desconhecida se encontra em um trem cuja Iocomotiva controla seu destino.
bir gün önce birbirlerini tanımayan ve 3 gün boyunca aynı lokomotifi paylaşan insanlar.
Só uma mãe muito tonta não conhece o próprio filho.
Oğlunu tanımayan bir anne, salağın tekidir.
Por isso, vou devolver-lhe a sua Maya.
Yani Mayanızı geri alacaksınız.
" Fez com que todos, pequenos e grandes, ricos e pobres, livres e escravos, pusessem um sinal na mão direita, ou na fronte, para ninguém poder comprar ou vender, senão fosse marcado com o nome da Besta,
"Ve tümüne hükmedecek, küçük ve büyük, zengin ve fakir, özgür ve köle..." "Sağ ellerinde ya da alınlarında onun işaretini taşıyacaklar." "Ve onun işaretini taşımayan hiç kimse ne satın alabilecek ne de satabilecek..."
O coronel anda a dirigir operações sem qualquer tipo de restrições. Muito para além dos limites aceitáveis de qualquer, conducta humana...
O orada bir yerde, tümüyle kabul edilebilir insan davranışlarını istemeyen, sınır tanımayan operasyonlar yaparak halâ orada.
A escrita foi talvez a maior das invenções humanas, ligando as pessoas que nunca se conheceram.
Yazı belki de insanoğlunun en büyük icatlarından. Birbirini hiç tanımayan insanları birbirine bağlıyor.
É todo um novo império, virgem e sem regras.
Bakir ve sınır tanımayan yeni bir imparatorluk.
Raios te partam, Indy, onde é que não te dói?
Lanet olsun, Indy. Acımayan neresi var?
Aventuras, viagens pelo mundo, divertimento sem limites.
Macera ruhu dünya turları sınır tanımayan eğlenceler.
Um dos assassinatos do gêmeos, que nunca saiu nos jornais.
Gazetelere yansımayan bir İkizler cinayeti.
- Ao Mayan.
- Mayan'a.
- Ao Mayan?
- O ne?
Conhecemos o Ernest brincalhão, o contador de histórias.
Aramızda şakacı Ernest'i hiç tanımayan var mı? Masalcı Ernest'i?
Mas rápido. Ta mos a ficar rapidamente sem candidatos.
Savaştan sonra Minbari hükümetini tanımayan, savaşçı sınıftan kopan bir grup ayrılıkçı.
Cortesia da Armada Yankee que não me deixou descer noutro porto.
Bana hiçbir giriş hakkı tanımayan Ynkee Ordusu'nun nezaketi.
Então, num determinado dia... ficaram face a face num mesmo campo de batalha?
Her iki tarafta da, diğer üniformayı... giyen birini tanımayan yok. Bunu biliyorum.
Meu pai vendia droga... e minha mãe era viciada em heroína.
Annem ve babamı mahallede tanımayan yoktu. Hapisten yeni çıkan ya da hapse girecek arkadaşları için devamlı parti verirlerdi.
O nosso convidado de hoje é Gray Grantham... que, como quase toda a América sabe... revelou o plano dos assassínatos dos juizes Rosenberg e Jensen.
Bugün Gray Grantham'ı ağırlıyoruz. Amerika'da onu tanımayan yok. Yargıçlar Rosenberg ve Jensen'in katillerini ortaya çıkardı.
O meu filho nem me conhece.
Beni tanımayan bir oğlum var.
Vamos vigia-los de perto.
O zaman bunu gösterme. Mayan Nine ve ona gözkulak ol.
Em duas mulheres, a 1500 km de distância. Sem qualquer relação entre si.
Aralarında binlerce km olan, birbirlerini tanımayan, akrabalıkları olmayan iki kadında.
Mas não pode... não pode esperar que alguém que acabou de conhecer... alguém que o conhece pouco de repente diga...
Daha yeni tanıştığın, seni pek tanımayan birisinin birdenbire gelip sana şey demesini bekleyemezsin...
O ritual tem os seus riscos.
Risk taşımayan ayin yoktur.
Para uma unidade nacional Sem discriminação de raça, credo e fanatismo político.
Bu, sınır, ırk, inanç ya da bencil politikalar tanımayan milli birlik anlamına geliyor.
Um klingon que recusa o Direito de Vingança não é klingon.
Kendisine İntikam Hakkını tanımayan bir Klingon Klingon değildir.
Eu nunca o conheci, mas... parece que ele era um tipo de curandeiro.
Onunla hiç tanışmadım, ama..... muhtemelen bir çeşit Mayan eczacıydı.
Uma virgem ainda desconhecida dos homens.
Erkekleri tanımayan bir bakire.
Um trágico acidente retirou a vida de um homem de negócios identificado como Steven Bishop, quando um enorme piano caiu do 17º andar do Hotel Mayan em cima do carro dele.
Steven Bishop isimli bir işadamı trajik bir kazada hayatını kaybetti.. ... büyük bir piyano Mayan otelinin 17'nci katından tam arkamdaki arabanın üzerine düştü.
- Já vi O Radical em acção.
- Sınır Tanımayan'ı istim üstünde gördüm.
Como posso conhecer alguém que não se conhece a si próprio?
Kendini tanımayan birisini nasıl bilebilirim?
É-me difícil compreender o ódio que lhe dirigem, às vezes, quando viajamos. De pessoas que apenas não a conhecem como eu a conheço.
Biz seyahat ederken bazen ona gösterilen nefreti anlamayı oldukça zor buluyorum... onu tanıdığım şekilde tanımayan insanlardan gelen nefreti.