Translate.vc / Português → Turco / Maçá
Maçá tradutor Turco
2,709 parallel translation
Lamento maçá-lo, senhor, mas... Coronel?
Rahatsı ettiğim için üzgünüm, efendim.
Eu digo que só ias de vez em quando.
Ben arada sırada maça giderdi derim.
- Ponha-o na maca.
- Sedyeye yatırın.
Mas como vês, ele não está apto para jogar.
Ama senin de gördüğün gibi maça hiç de hazır değil.
Eu vou investir tudo o que tenho para um combate de alto nível.
Sahip olduğum her şeyi yüksek seviye bir maça yatırmak istiyorum.
Eles vão matar-te se fores combater. Escuta o que ele te disse.
Maça çıkarsan seni öldürecekler.
Não viu nada de estranho, numa maca com plásticos?
Köşede alışılmamış bir şey görmedin mi? Plastik bir örtüyle kaplanmış bir sedye?
Só... Leva-o a pescar. Ou leva-o as meninas.
onu balığa veya maça götür, benim tarafımda olması için...
A Rainha de Espadas.
Maça Kızı.
Bem-vindo à "Grande Maça".
İyi görünüyorsun. New York'a hoşgeldin.
Ele tinha 18 quando ganhou uma luta. Para um tipo, por um preço.
Para için şikeli maça çıktığında daha 18 yaşındaydı.
A minha carta, o ás de espadas?
Benim kartım, maça asım nerede?
Vamos colocá-lo na maca.
Hemen getirin onu bana.
Najeeb, a maca, por favor!
Najeeb, sedye lütfen!
- Maca!
- Sedye!
Maca!
Sedye!
Na verdade, fiquei contente por ter uma maca na sala e uma equipa no hospital para responder a qualquer emergência.
Oda da bir acil arabası olması ve acil durumlarda yardım edebilecek bir ekibin olmasından memnundum
Se ainda restar algum mestre que pense que não estou à altura eu aceitarei o seu desafio.
Eğer yetersiz olduğumu düşünen varsa, her zaman maça hazırım.
Ainda vais comigo ao jogo amanhã?
Yarın benimle maça gelecek misin?
Mãe, é só um jogo.
Anne, ben maça gidiyorum.
Truman, Eliot, é a vossa vez.
Truman, Eliot, maça giriyorsunuz.
Peterson, entra.
Peterson, maça gir.
Foste ao jogo à noite.
Dün gece maça gitmişsin.
O Ringo e Alonso é o par certo.
Ringo ve Alonso maça kadar.
- Vais levá-lo amanhã ao jogo.
- Onu maça götüreceksin.
Já lhes tinha dito que tinha um jogo para ir ver.
Bugün seni maça götüreceğimi onlara zaten söylemiştim.
Então, nós estamos a ir para o jogo é sobre isso.
Haydi, maça gidiyoruz!
Warren, ajude-me a construir uma maca.
Warren, bir sedye yapmak için bana yardım ediyorsun.
- Pai, vamos aquele jogo amanhã?
- Yarın maça gidiyoruz, değil mi baba?
Teremos que fazer uma maca.
- Bir sedye yapacağız.
Maca!
Sedye getirin!
Acho que não vou estar curado para o jogo de sábado.
Cumartesi günkü maça hazır olabileceğimi sanmıyorum.
Eu?
Maça mı?
O quatro de espadas?
Maça 4?
Desculpe, doutor, mas ele vai jogar à frente de olheiros de clubes profissionais, treinadores e directores gerais este sábado.
Özür dilerim doktor ama Cumartesi günü yetenek avcılarının, koçların, yöneticilerin önünde bir maça çıkacak.
Recordo-me de estar deitada numa maca.
Son hatırladığım şey bir sedyede yatıyordum.
Sorte e intuição Abrir o jogo com espadas
* Oyun aşkı ve sezgi, maça ile başla oyuna *
Preciso de uma maca aqui!
Buraya sedye lazım!
Tinha um cheiro forte, um gosto de maça e um final azedo.
Kokusu güçlüydü. Elma parçaları vardı. Ve ekşi bir tad bıraktı.
É tempo de pores a tua cabeça. em jogo.
Maça odaklanmanın zamanı geldi.
Talvez possamos ver um jogo um destes dias.
Belki, beraber bir maça gideriz.
- Larga a maça, Conan.
Topuzunu bırak Conan.
Pensa em mim como o teu agente de liberdade condicional com uma maça.
Topuzu olan bir şartlı tahliye memuru diyebiliriz.
Tenho bilhetes para os Rangers, lugares para camarotes.
En iyi yerden biletlerim var maça.
A maioria dos homens estaria deitado numa maca, a gritar por morfina...
Çoğu erkek sedyeye bağlanmış halde morfin isterdi.
Mas tratam o corpo na maca com muito respeito.
Fakat sedyedeki adama tamamen farklı bir şekilde yaklaşıyorlar.
Há provas nessa maca. Ela é a prioridade.
Beyler bekleyin, kanıt da sedyede.
- Tirem daqui a maca. Merda!
Kahretsin.
Só que não apareceu para o jogo de hoje.
Ama bu geceki maça gelmemiş.
De acordo com a equipa, entraram no balneário por volta das 17h30, vestiram o equipamento e foram de imediato jogar.
Takımdakilere göre, Soyunma odasına akşam 5 : 30 gibi gelmişler. - Korumalarını giyip maça çıkmışlar.
Ele estava numa maca.
Sedyede yatıyordu.