Translate.vc / Português → Turco / Ml
Ml tradutor Turco
9,449 parallel translation
E vais tirar dinheiro das mãos de um viciado em jogo, acabar com o sonho dele? Essa história só vai acabar de uma forma.
Sen de gidip bağımlı kumarbazın elinden nakit parasını alıp hayallerini suya atıp hayatını batırmak mı istiyorsun?
Contigo, foi a tua ex-mulher com Alzheimer. Comigo, foi o meu irmão mais novo viciado em jogo.
Sende gidip Alzheimer hastası eski karını buldu bende ise kumar bağımlısı olan küçük kardeşimi.
- Não que me dê orgulho chamar a um perdedor viciado em drogas, irmão.
- Uyuşturucu bağımlısı bir eziğe ne kadar kardeş denir ya, neyse.
- Ela está viciada.
- İşine bağımlı.
Se o quadril estiver tão mau para era ficar imobilizada e de cama o resto da vida, acho que sim, porque ela vai morrer.
Kalçasındaki hasar çok büyük. Hareket edemeyecek ve yatağa bağımlı kalacak. Sonuç olarak yine ölümden farksız olacak.
Está viciado nisso.
Artık bağımlı bir hale geldi.
Pois estes tipos também não são vítimas, de certa maneira, da nossa cultura temporária e descartável?
Tek kullanımlık portatif kültürümüz yüzünden bir bakıma mağdur olanlar bu adamlar.
E tu eras um drogado inútil, a morrer no chão imundo.
Sen de leş gibi zeminde ölmeyi bekleyen zavallı bağımlının tekiydin.
Coleccionas-nos, crias-nos e deixas-nos viciados na luz do teu amor para que depois o possas arrancar de nós.
Bizi toplayıp yaratıyorsun ve aşkının ışığına bağımlı yapıyorsun ki bunu istediğin zaman çekip alasın.
- É um vício.
- Bu bir bağımlılık.
Conta a sua história, e talvez tenha uma pena leve pelo roubo e a venda dos dados de cartões de credito. Ou acusamo-lo pela morte do White, e troca este quarto privado por uma cela partilhada.
Gerçeği anlatırsan belki hırsızlık ve kart bilgisi satışından paçayı kurtarırsın veya White'ın ölümünü için seni suçlarız ve bu özel odayı paylaşımlı bir hücreyle takas edersin.
Mas proteger um colectivo de narcisistas viciados por computadores de si mesmos é um esforço de 24 horas por dia.
Ama bir grup bilgisayar bağımlısı narsistten kendini korumak günde 24 saatlik bir çaba istiyor.
Não queria deixá-la cair ao rio, mas é que aquele peixe era... - Era escorregadio.
Niyetim, oltayı nehire atmak değildi sadece tuttuğum balık, çok kıvrımlıydı.
- Sim, era bastante escorregadio.
Evet, fazlasıyla kıvrımlıydı.
Ela esteve lá para ti quando tiveste a recaída.
Senin bağımlılığın nüksettiğinde o sana destek oldu.
Bem, estou a carregar mais de 100 ml de líquidos.
85 gramdan fazla sıvı taşıyorum.
Eu era uma viciada em heroína na altura.
O zamanlar eroin bağımlısıydım.
Fui às compras, e estavam a distribuir amostras de almôndegas de peru.
Market alışverişi yapıyordum tadımlık hindi etli köfte dağıtıyorlardı.
Acho que se melhorarmos nos aperitivos, teremos um melhor grupo de bêbedos e drogados viciados.
Düşündüm ki yiyecekleri güzelleştirirsek bize daha güzel bir alkolik ve uyuşturucu bağımlıları sınıfı verebilirler.
Uma grande mudança emocional, mesmo boa, desencadeia uma recaída.
Büyük bir duygusal değişiklik bağımlılığı tekrar tetikleyebilir.
Ele é um viciado.
- O bir bağımlı.
Tipicamente, quanto tenho um problema pessoal, vou ter com a Ângela para aconselhamento, mas foste tu que disseste que o Booth não se devia disfarçar no jogo de poker porque é viciado.
Genelde şahsi bir sorunum olduğunda Angela'ya giderim ama kumar bağımlısı olduğu için Booth'un o gizli poker oyununa gitmemesi gerektiğini söyleyen sizdiniz.
A neurociência diz que ele activa as mesmas partes do cérebro que conduzem ao vício.
Nörobilim aşkın, alışkanlık yapan bağımlılıklarla aynı beyin bölgesini uyardığını söylüyor.
Não é verdade. E alguns dos seus colegas descrevem-na como especial.
Bazı iş arkadaşların seni özel biri olarak tanımlıyor.
Há quanto tempo andas a abusar disso?
Ne zamandır bağımlısın?
Estava a beber para esquecer os analgésicos.
Ağrı kesicilere bağımlı olduğumu unutmak için alkol içiyordum çünkü!
Como alcoólica vou apoiar-te se quiseres ficar sóbria outra vez.
İkimiz de alkolik olduğumuz için, eğer tekrar bağımlılıktan kurtulmak istersen sana destek olacağım.
Podes deixar-nos ajudar-te a ficar sóbria ou podes continuar a beber, a drogar-te e acabar na prisão, num hospital ou num túmulo.
İster bizim sana bağımlılıktan kurtulmana yardımcı olmamıza izin verirsin ister alkol ve uyuşturucu kullanmaya devam edip ya tekrar nezarethaneye, ya hastaneye, ya da erken yaşta mezara girersin.
Quero ficar sóbria outra vez.
Yeniden bağımlılıktan kurtulmak istiyorum.
A abstinência de analgésicos pode ser difícil, mas estamos aqui para te ajudar e tornar isso mais fácil.
Biliyorsun ki ağrı kesici bağımlılığından kurtulmak biraz zorludur ama biz sana destek olmak ve bunu mümkün olduğunca kolay atlatman için yanındayız.
A sobriedade irá matar-me.
Bağımlılığı yenmek canıma mal olacak desene.
Porque é a viciada a escolher?
Bir dakika ya, neden seçme hakkın bağımlıya tanınıyor?
Ficaste zangada comigo dessa forma quando tive uma recaída?
Benim bağımlılığım nüksettiğinde bana da bu kadar kızmış mıydın?
É uma drogada que acabou de sair da prisão.
Kendisi uyuşturucu bağımlısı ve daha yeni nezaretten çıktı.
Este é o meu vício.
Bu da benim bağımlılığım sayılır.
Sabem que mais? Prefiro ter cancro do que tentar ficar sóbria.
Ama yeniden bağımlılıktan kurtulmaya çalışmaktansa kanseri yeğlerim.
Bem, a minha mãe exagerou nos analgésicos.
Annemin ağrı kesici hap bağımlılığı nüksetti.
O Barlow era viciado em drogas?
Freddy Barlow uyuşturucu bağımlısı mıydı?
Como mãe solteira, ia ter os moderados.
Bir kadın ve bir anne olarak ılımlılar yanımda olsun istiyorum.
Ele foi escolhido a dedo, preparado, treinado.
Onu dikkatle seçti, bakımlı ve iyi eğitilmiş hale getirdi.
Leann McGrath, de 34 anos, a viver no Centro de Assistência de Twin Pines em Springdale.
Leann McGrath, 34 yaşında, Springdale'daki Twin Pines Yardımlı Yaşam Merkezinde kalıyor.
Qualquer grande mudança emocional, mesmo boa, pode levar a uma recaída.
Büyük bir duygusal değişiklik bağımlılığı tekrar tetikleyebilir.
Ele é um viciado.
O bir bağımlı.
É a origem do vício.
Bağımlılığın kaynağı.
É destrutiva, para o viciado e todos à sua volta.
Bağımlı ve etrafındakiler için yok edici.
Fracturas longas e curvilíneas nos ossos temporais e parietais, indicam um objecto pesado e cilíndrico.
İç ve yan kafatasındaki uzun ve kıvrımlı çatlaklar ağır ve silindir bir objeyi işaret ediyor.
Ela era uma viciada.
O bir bağımlıydı.
Ela era como uma viciada.
Sanki uyuşturucu bağımlısıydı.
O meu nome é Seeley e tenho o vício do jogo.
Adım Seeley ve kumar bağımlısıyım.
O termo é "aberração com a qual nunca lidamos antes".
Bu terim daha önce hiç görmediğimiz ucubeleri tanımlıyor.
Ele é um acréscimo intrigante à Corte, não achas?
Saraya şaşırtıcı bir bağımlılığı var, sence de öyle değil mi?