Translate.vc / Português → Turco / Mônica
Mônica tradutor Turco
3,329 parallel translation
Assim como a Monica Lee, ele teve centenas de milhares de dólares em matrículas pagas em colégios e faculdades particulares pagas por uma empresa de fachada pertencente ao Clarence Fisk.
Monica Lee gibi, yüz binlerce dolar özel okul ve üniversite masrafları Clarence Fisk'in sahip olduğu belirsiz bir paravan şirket tarafından ödenmiş.
Santa Monica?
Santa Monica?
O registo e a matricula dizem que ele é Paul Burke de Santa Monica, senhor.
Ruhsat ve plâkaya göre Santa Monica'dan Paul Burke, efendim.
Bem, a vítima é um Paul Burke de Santa Monica.
Maktulün adı Paul Burke, Santa Monica'lı.
- A sério? - Estou habituado à Santa Mónica.
Santa Monica'ya da alışığım.
O nome da vítima é Monica Jennsen, 28 anos.
Kurbanın adı : Monica Jennsen 28 yaşında.
A Monica é muito parecida contigo.
Monica bana hep seni hatırlatırdı.
Monica... A Monica ia querer assim.
Monica Monica'da böyle olmasını isterdi.
Mónica!
- Monica!
Estou a ligar por causa da sua prima, Mónica Patterson.
Aslında kuzeniniz Monica Patterson için arıyorum?
Estou a receber ligações destas há 3 semanas, e tenho que esclarecer... que eu não tinha, nem nunca tive qualquer tipo de relação com a Mónica.
3 haftadır bu aramaları alıyorum ve söylemem gerek Monica'yla yakın bir ilişkimiz filan yoktu.
A pessoa a quem você deve ligar é para a Emily Morrison, amiga da Mónica, que é quem está a tratar de tudo em Nova York.
Aramanız gereken kişi Monica'nın arkadaşı, Emily Morrison. New York'ta tüm bu işlerle uğraşan kişi o.
Como a maioria de vocês sabe, Mónica não era uma mulher religiosa.
Birçoğunuzun bildiği gibi Monica inançlı biri değildi.
Então Harry, Elise e eu, estávamos a falar sobre isto, e decidimos que iriamos reunir todos os conhecidos... e deixaríamos que quem quisesse falar sobre a Mónica, fala-se dela!
O yüzden Harry, Elise ve benim konuştuğumuz konu buradakilerden Monica hakkında konuşmak isteyen herhangi bir olursa ona müsaade etmek oldu, yani konuşmak isteyen konuşabilir.
Estamos todos aqui porque amavamos a Mónica... e porque lhe queremos prestar um tributo de uma maneira... que seja provável não a ir enraivecer.
Hepimiz, Monica'yı sevdiğimiz ve bir ihtimal onu kızdırmayacak bu yolla ona olan saygımızı sunmak için buradayız.
Mónica!
Monica!
É o da Mónica Patterson, atropelada por um autocarro na Broadway.
- Hayır, üzgünüm. Monica Patterson, Broadway caddesinde otobüsün altında kalan bir kadındı.
Mónica?
Monica?
Há boas escolas públicas em Santa Mónica... e se eu morasse oficialmente com ele, não teria que se preocupar com a minha bolsa.
Santa Monica'da gayet iyi devlet okulları varmış ve eğer resmi olarak babamla yaşarsam bursum için bu kadar endişelenmene gerek kalmaz.
E você e a Mónica, obviamente.
Bu sen ve Monica, belli zaten.
Sabia que a Mónica perguntou por ela... quando estava a morrer?
Monica'nın ölürken onu sorduğunu biliyor musun?
A Mónica era um ser humano.
Monica da insandı.
Porque tenho que lhe dizer, acabamos de passar por um pesadelo com a Mónica e os nossos filhos, e isso não foi uma experiência agradável.
Demem o ki Monica ve çocuklarımızla olan kabustan daha yeni uyandık ve pek de hoş bir tecrübe değildi.
Sinto muito, mas tenho um dever para... com a Mónica e levarei isso muito a sério.
Üzgünüm ama Monica'ya karşı bir sorumluluğum var ve bunu çok ciddiye alıyorum.
- É a Monica?
- Monica mı o? Evet.
Só não percebi que a Mónica era elegante.
Sadece Monica'nın şık biri olabileceğini düşünmemiştim.
- Vou te dizer uma coisa, Mónica.
- Tamam, bak ne diyeceğim Monica?
Monica, espera um segundo.
- Monica, bir saniye bekle.
- Mónica, certo?
- Monica, değil mi?
- Sim!
Monica? - Evet!
Então, Monica.
Selam.
A Briana foi uma coisa. A Skyler foi a mesma coisa. Esta Mónica, não é a mesma coisa.
Briana öylesine bir şeydi Skyler öylesine bir şeydi, bu Monica, öylesine bir şey değil dostum tehlikeli bir şey.
Monica, vens connosco.
Moni, sen bizimle gel.
Mónica, espero que seja bom.
Monica, bu güzel bir haber olsa iyi olur.
Não é a Mónica.
Monica değilim.
Mas... Mónica, sob pressão, contou-me que... o resto foi apenas casualidade.
Ama Monica, tehdit altındayken, bana geri kalan her şeyin şanslı bir zamanlama olduğunu söyledi.
Ela aguentou bem a dor, ficas a saber.
Monica, biraz acıyla başa çıkabiliyormuş.
Significa que ela estava acordada. Ela... Não podia fazer nada.
Monica uyanıkmış demek bu dostum, hiçbir... hiçbir şey yapamamış ama başına gelen her şeyi hissetmiş.
Monica, o Pollo convidou-nos para ir a Valparaíso.
Monica! Pollo bizi Valparaiso'ya davet etti.
- Vá lá, Monica, o Pollo trocou os bilhetes.
Hadi ama, Monica. Pollo biletlerimizi değiştirdi bile.
Monica.
Monica.
Monica Tu és tão branca
# Monica, o kadar beyazsın ki #
Monica, isto aqui só tem cem anos, olha só.
Monica, nereden baksan 100 seneliktir.
Vá lá, Monica, relaxa.
Yapma ama, Monica, biraz gevşe.
Monica, devias levá-la para casa.
Monica, onu eve götürsen iyi olur.
Monica!
Monica!
Monica!
Monica! Monica.
Monica, dá-me a mão.
Monica. Elimi tut, elimi tut hadi.
A minha amiga, a Monica, ligou, vem a Roma,
Tanrım! Unutmuşum. Arkadaşım Monica aradı, Roma'ya geliyor.
A julgar pela descrição, a Monica deve ser, do género neurótico e imprevisível.
Sally'nin anlattıklarına bakılırsa, Monica sinir hastası, tahmin edilemez bir tip.
Monica...
Monica...