Translate.vc / Português → Turco / Nast
Nast tradutor Turco
20 parallel translation
Eu perdi-me lá ontem à noite.
Oraya dün gece karanlık nastığında ulaştım.
Bárbara, Dom, este é o Joe Nast.
Don. Bu Joe Nast. Üç haftadır burada.
Joseph Nast.
Joseph Nast.
Sr. Nast...
Bay Nast.
Vai a Condé Nast toda, incluindo a "GQ", que tem homens heterossexuais.
GQ dahil bütün Conde Nast geliyor. Yani, eşcinsel olmayan erkekler. Biri bunun için beni öpmeli.
Nunca mencione esta conversa na Condé Nast.
Lütfen bu konuşmadan Condé Nast'deki hiç kimseye bahsetme.
Encarreguei o Bob Nast e a Kim... o que provavelmente foi um erro.
Bob Nast ve Kim'i görevlendirdim, muhtemelen hata yaptım.
Telefona ao Bob Nast.
Bob Nast'i ara.
Como seria de esperar, perdi os óculos.
De nast memty.
Quero enfiar-lhe isto pelo rabo acima.
De nast memty.
Vou ligar para Conde Nast e para os hotéis Tablet agora.
Hemen CondNast ve pansiyonları arıyorum.
Vamos comer algo no Blue Ribbon, cortesia do Conde Harold.
Condé Nast'in gider hesabından Blue Ribbon'da kendimize ziyafet çekeceğiz.
Posso telefonar aos meus amigos na Condé Nast.
Condà © Nast'taki arkadaşlarımdan birini arayabilirim.
A Lily falou na editora Condé Nast.
Lily Condà © Nast dediğinde "Vanity Fair" ya da "The New Yorker'ı" kastettiğini anlamıştım.
Mandei um e-mail ao meu contacto na Condé Nast, a Epperly, mas já não trabalha lá, por isso, tenho de a procurar no Facebook.
Conde'Nast kontağım Epperly'e e - mail attım ; ama onun artık orada çalışmadığını söyleyen bir otomatik mesaj aldım bu yüzden ona... ona Facebook'dan ulaşacağım.
O meu único contacto na Condé Nast foi substituído por uma ladra de agrafadores.
Conde Nast'taki tek temasımın yerini bir zımba hırsızı almış.
O Reddit chama a atenção do gigante das edições de revistas, Condé Nast, que faz uma oferta para comprar a empresa.
reddit, bir süre sonra kurumsal dergi devi Conde Nast'ın gözüne takılır. Siteyi satın almak isterler.
Depois de ele ter começado a trabalhar na Condé Nast, em São Francisco, ele entra no escritório e querem dar-lhe um computador com um monte de porcaria instalada e dizem-lhe que ele não pode instalar nada novo naquele computador,
Böylece Conde Nast'te çalışmak üzre San Fransisco'ya geldi. Ofise girdiğinde, içine bir sürü bok püsürün yüklendiği bir bilgisayar verirler. Üzerine başka bir şey yükleyemezsin derler, ki geliştiriciler için rezaletin bayrak tutanı bir durumdur.
Todos detestam trabalhar para a Condé Nast, mas o Aaron era o único que não ia aguentar.
Hepsi böyle hissediyordu, ama Aaron katlanmayan tek kişi oldu.
Além de servir aos clientes da "Condé Nast".
Ayrıca dergi dışındaki müşterilerime de hizmet veriyorum.