Translate.vc / Português → Turco / Nostálgia
Nostálgia tradutor Turco
238 parallel translation
Por nostalgia, falha do passado, acho eu, Quer ver?
Nostalji işte, eskiye bir düşkünlük galiba. Bakmak ister misiniz?
Durante todo o tempo que havia estado longe a lembrança daquelas noites, ou melhor de uma delas, havia povoado minhas horas de saudade e nostalgia.
Uzak olduğum tüm zaman boyunca... o gecelerin anısı, ya da aslında özellikle sadece birinin anısı... günlerimi, nostalji ve tutkuyla doldurdu.
Não haverá recordações chocantes, apenas a sensação de nostalgia.
Şok edici hatıralar olmayacaktır, sadece nostaljik duygular olacaktır.
Tinha um pouco de nostalgia, sobretudo por uma rua, uma rua pela qual passava frequentemente.
Bir çeşit memleket özlemi vardı içimde özellikle bir sokağı özlüyordum aklımdan çıkmayan o sokak.
Ontem me perguntou por que sentia nostalgia de meu país.
Dün sormuştun buraya gelme sebebimi, neyi özlediğimi.
- A nostalgia afectou-o.
- Nostaljik olmuşsun doktor.
" Um espírito de nostalgia permeia o seu trabalho, mas ele evita o que é feio, triste, ou cruelmente mórbido acerca daquelas crianças oprimidas.
" Eserlerinde nostaljik bir hava baskın olmasına rağmen çocukluğunda yaşadığı üzüntü ve çirkinliklere ya da kasvete ve kötülüklere yer vermez.
Não percebo a vossa nostalgia romântica por tal lugar.
Böyle bir yere romantik nostalji duymanızı anlayamıyorum.
Não o digo por nostalgia...
Bu özlem değil...
É difícil sentir nostalgia depois do que passámos nestes últimos anos.
Geçen yıllarda yaşadıklarımızdan sonra geçmişe özlem duymak çok zor.
Tenho a nostalgia de Istambul nostalgia de Istambul eles deram-me 30 anos não tenho nada a perder...
Got the old lstanbul blues lstanbul blues they give me 30 years ain't got nothing left to lose...
Acho que estive submersa nesta nostalgia estes últimos dias.
Hava yüzünden olmalı. En azından artık bir suç ortağım var. - Gitmem gerek.
Embora haja uma certa atracção física entre nós e até uma afeição residual devido à nostalgia. A única razão porque estou aqui é o dinheiro.
Hâlâ aramızda fiziksel bir çekim olsa bile ve bazı nostaljik kalıntıların etkisi olsa da burada olmamın tek nedeni para.
Um pouco de nostalgia para a malta.
Biraz nostalji olur değil mi?
- Nostalgia, acho eu.
- Nostalji olsa gerek.
A nostalgia sempre existe...
Geçmişe daima özlem duydum. Sende ister misin?
A mãe e o pai estão outra vez com a nostalgia do passado.
- Annemle babam yine eskilere daldılar. - Evet.
vai dar-te uma sobredose de nostalgia.
Fazla nostaljik oluyorsun.
Nostalgia,
Özlem, bir erkeği özlemek.
Nostalgia de uma vaga de amor que me inundasse.
İçimden bir dalga gibi yükselen sevginin özlemi.
Não te rendas à nostalgia.
Nostaljiye yenilme.
Uma "Nostalgia Kills".
"Nostalgia Kills."
As vezes me dá nostalgia.
Bazen hüzün verir.
Disseram-me que um dia hei-de ver tudo isto, com grande carinho e nostalgia.
İleride bunları gülerek hatırlayacağımı söylediler.
Para elas, o ano de 1966 foi o auge da nostalgia.
Onlara göre, 1966 yılı nostaljinin doruk noktasıydı.
Quer ouvir a rádio nostalgia?
Eski parçalar çalan bir kanalı açayım sana.
Alguém que tenha aprendido a afastar a nostalgia do Natal.
Noel hüznünü aşmayı başarmış olan birini.
Não sentes uma descarga especial de nostalgia de cada vez que comes no'Chasen's'?
Chasen'da yemek yediğinde nostalji patlaması yaşamıyor musun?
ela espalha ansiedade e lamento e nostalgia por todo o lado.
Her yere endişe, pişmanlık ve nostalji yayar.
Isso é... nostalgia do passado?
Nostalji mi yapıyorsun? Yapıyorum.
- Uma espécie de nostalgia para apelar à Geração X.
70'lerdeki insanların bakış açısını değiştirmek için yapılan propaganda.
Senhoras e senhores, o centro comercial em conjunto com a Nostalgia Licensing Corporation tem a honra de apresentar as estrelas de Bonanza!
Bayanlar ve baylar, Springfield Alışveriş Merkezi Nostalji Ruhsat Şirketi ile yaptığı is birliği sonucu sizlere Bonanza'nın yıldızlarını sunmaktan gurur duyar!
Eu não experimento sentimentos de nostalgia.
Nostalji duyguları yaşamıyorum.
Por nostalgia? - Jerry?
Resmi niye saklıyorsunuz?
Não tive nada como isto. Nada que me orgulhasse, nada que eu possa olhar para trás e sentir nostalgia exceto programas de TV e música POP, e tal.
Gurur duyacağım hiçbir şey, televizyon programı ve pop müzikten başka geriye bakıp hissedebileceğim hiçbir şeyim yok.
Nostalgia.
Nostalji.
Nostalgia...
Nostalji.
Tu sabes para a nostalgia..
Nostaljik olur.
Isto que sinto, não é dor, é nostalgia.
Bu hissettiğim acı değil, nostalji.
Nostalgia desnecessária.
Anlamsız bir nostalji.
Uau! O café nostalgia dos anos 50.
Vay canına. 50'li yılların nostaljik restoranı.
Cá vem ele com a nostalgia.
Yine mi nostalji?
Bem, não é, pelo menos possível que o que você sentiu tenha sido simplesmente nostalgia?
Pekala, bu gördüklerlerin, daha önceki deneyimlerin basitçe nostalji değil mi?
Eu sei o que é nostalgia, porém eu não tenho sentimentos sobre meu passado.
Nostaljinin ne olduğunu biliyorum, ama geçmiş hakkında herhangi bir hissim yok.
Bem, você pode não ter nostalgia sobre o passado, porém eu diria que certamente tem sentimentos sobre ele.
Oh, geçmiş hakkında nostalji yapmayabilirsin, ama kesinlikle bu konuda duyguların olduğunu söyleyecektim.
Teve um ataque de nostalgia.
Muhtemelen nostalji yapmak istemiştir.
Não estou com humor para nostalgia, Reginald.
Nostalji modunda değilim, Reginald.
- É um saco essa nostalgia deles.
Nostaljik osuruk.
Não haverá recordacöes chocantes... ... e a emoção reinante será a nostalgia pelos que ficaram... ... juntamente com um espírito...
Şok edici anılar olmayacak ve egemen duygular geride kalanlar için nostalji ve önünüzdeki macera için duyacağınız cesur merakın heyecanı olacak.
Comparada com este sitio, acho que ela desperta nostalgia.
Burasıyla karşılaştırdığımda, kule göz kamaştırıcı bir şekilde parlıyor.
Deu-me uma nostalgia, decidi revisitar o velho bairro.
Eski anılar, bende eski mahalleyi dolaşıyordum.