Translate.vc / Português → Turco / Nyada
Nyada tradutor Turco
25 parallel translation
O Jake e a Marley quase são um casal, e o Kurt teve uma audição de surpresa para a NYADA, e conseguiu entrar!
Jake'le Marley neredeyse bir çift oldular ve Kurt NYDSA'de sürpriz seçmelere girdi ve kabul edildi.
É a minha primeira semana na NYADA, e a coisa mais surpreendente na universidade é que é tal e qual o secundário.
Pitiko NYDSA'daki ilk haftam. Üniversite hakkındaki en şaşırtıcı şey, tıpkı lise gibi olması.
O coro da NYADA, devias inscrever-te.
- NYDSA gösteri korosu. Katılmalısın.
Escuta-me, existe uma hierarquia muito rígida de artes performativas na NYADA, e o coro está no fundo dos fundos.
Olmaz. NYDSA'de gayet sabit bir sahne sanatları hiyerarşisi vardır ve gösteri korosu en dipte yer alır.
O clube de luta da NYADA, mas tem canto em vez de murros.
NYDSA Fight Kulübü. Ama yumruklaşmak yerine, şarkı söyleniyor.
O vencedor recebe o direito infinito de se gabar durante o resto do tempo em que estiver na NYADA, o perdedor é gozado e humilhado.
Kazanan NYDSA'da oldukları süre boyunca sonsuz böbürlenme hakkını kazanır... mağlup olan utanç içinde gururu kırılır.
O Kurt mereceu o seu lugar aqui na NYADA, tal como vocês os dois.
Kurt, NYDSA'daki yerini aynen sizler gibi kazandı.
A NYADA cancelou todas as aulas por causa da neve, por isso vamos aconchegar-nos para a nossa maratona de filmes.
NYADA kar yüzünden dersleri iptal etti, hadi küçük bir film maratonu yapalım.
O Kurt e o Adam estão na NYADA.
- Kurt ve Adam NYADA'da.
Confrontaste-o na NYADA com uma música da Paula Abdul?
NYADA'da bir Paul Abdul şarkısıyla karşısına mı çıktın?
De facto, por muito que fosse o meu sonho estudar numa escola como esta, e actuar canções como esta num palco da Broadway...
Hiç pişmanlık duymuyorum. Aslında, NYADA gibi bir okulda okumak ve Broadway sahnesinde, bunun gibi şarkılar söylemek benim hayalim olsa da... - Shelby.
A Sue deixou McKinley para proteger a Becky, o que é de loucos, e a Santana está a viver em Nova Iorque com o Kurt e a Rachel, mas ela não tem quarto e não anda na NYADA, por isso o que está ela a fazer, exactamente?
Sue, Becky'yi korumak için McKinley'den ayrıldı ve bu çılgınca ve Santana Kurt ve Rachel'la New York'ta yaşıyor ama bir odası yok ya da NYADA'ya gitmiyor, yani tam olarak ne yapıyor?
A NYADA tem um óptimo programa de extensão para quem não é aluno.
NYADA'nın öğrenci olmayanlar için harika kursları var.
Quando me deu o estágio, disse que seria a tempo inteiro, e desde que fui aceite na NYADA...
Beni işe aldığında 7 / 24 çalışacağımı söylemiştin ama NYADA'ya başladığımdan beri...
Isto é uma extensão da NYADA.
Bu bir NYADA uzantısı değil.
E o que eu ia dizer, é que espero que nenhum de vocês tenha vindo com a esperança que isto vos vá ajudar a entrar na NYADA, como estudantes.
Herkes. Ve şunu söylemeliyim ki umarım hiçbiriniz buraya gelmenin NYADA öğrencisi olmanıza yardım edeceğini düşünmüyordur.
É permitido aos alunos da NYADA explorarem oportunidades de representação fora da escola.
NYADA öğrencilerinin dışarıdaki oyunculuk fırsatlarını değerlendirmelerine izin veriyor.
Encontrei-a no supermercado, e ela disse de passagem que uma caloira da NYADA parecida com um troll, estava marcada para ler para os produtores, na quarta-feira.
Target'te ona rastladım ve trole benzeyen bir NYADA birinci sınıf öğrencisinin çarşamba günü yapımcıların karşısına çıkacağını söyledi.
- Isto é a NYADA.
- Burası NYADA.
Por isso vamos passar-te a este exame, para que possas arrasar ao estilo da NYADA na tua primeira grande audição de Broadway!
Bu yüzden bu sınavı geçmeni sağlayacağız ki NYADA'dakilerin canına okuyabilesin ilk büyük Broadway geri çağrınla!
É tradição da NYADA.
Bu bir NYADA geleneği.
Tornou-me uma dançarina melhor. E foi por isso que vim para a NYADA, para aprender e ser desafiada, e para trabalhar com os melhores dos melhores.
- Beni daha iyi bir dansçı yaptınız ve NYADA'ya bunun için geldim öğrenmek, meydan okunmak ve en iyinin de en iyisiyle çalışmak için.
Por vezes, imagino-a molhada e assustada numa caixa de cartão ao pé de uma linha de comboio, e outras vezes vejo-a numa penthouse, coberta de diamantes e a rir-se de nós, mas não sabemos qual das hipóteses é verdadeira.
Kabul edilmek ve başarılı olmak, bir kez olsun. Bak bu "garip, acayip, muhteşem, aşırıya kaçmış, yardımcı, iyi arkadaş" rolünü bir süredir oynuyorum ve bu beni bir yere getirmedi. Seni New York'a getirdi, NYADA'ya girmene yardım etti.
E não digas que é complicado.
- Sen de mi NYADA'dasın? - Hayır.
Só tenho umas coisas a tratar.
NYADA'ya giremedim. Yani şehrin her yanında bir şeyler yapıyorum ve ölmeden önce yapılacaklar listemde bağımsız bir grupta olmak var. Ama önemli değil.