Translate.vc / Português → Turco / Patê
Patê tradutor Turco
93 parallel translation
O patê de foie gras.
Pâté de foie gras, efendim.
E os canapés de patê de fígado de ganso que Pierre faz bem. Patê de verdade, da Paris de antes da guerra.
Pierre'in harika pâté de foie gras sandviçlerinden de getirt.
Ou lagosta suada aux crevettes com molho Mornay, guarnecida com patê de trufas, brandi com um ovo estrelado em cima e carne.
Ya da Mornay soslu, karidesli ıstakoz yer mantarı ezmesi, brendi, yağda yumurta ve konserve jambon garnili.
Tome, por exemplo, um assado com um tipo de patê recheado com molho de carne.
Rosto alın örneğin, doğal soslarla yapılmış bir püreyle birlikte.
O patê estava bom?
Ezme güzeldi umarım.
- O patê estava bom?
- Ezme de güzel miydi?
E há fiambre de Parma, mortadela e patê caseiro.
Parma pastırması, mortadella ve ev yapımı pate de var.
Torrada de camarão, caviar, patê, mousse de salmão, queijo.
Karidesli tost. Havyar. Ezme somon, kuru peynir...
Está bem. Prepara um patê de olhos.
Göz ezmesini hazırla hadi.
De quem é este patê?
Bu ezme kimin mesala?
A mãe do Al vomitou no patê.
gidelim ve güzel bir yemek yiyelim. sen beni artık hiç dışarı götürmüyorsun.
– Podia aproveitar-se para patê.
Ondan sadece çorba olur.
Deseja patê vegetal ou marmelada a acompanhar?
Sebzeli mi yoksa reçelli mi olsun?
Onde estão as almôndegas, a mousse, e o patê de carpa?
Yaprak sarmaları, ördek dolması, kefal buğulaması nerede?
Como ele consegue ver uma mancha de patê... em um Jackson Pollock eu não sei.
Bir Jackson Pollock tablosu üzerinde bir parça ciğer ezmesini nasıl gördüğünüyse anlamış değilim.
Queres um pouco de patê de amêijoas, querido?
- Biraz soslu midye, tatlım?
O patê está bom, não está?
Sos lezzetliymiş, değil mi?
E o patê?
Peki ya börek?
Eu disse na mesa que o patê cheirava mal, uma coisa levou à outra, e acabei aqui.
Böreğin Clorox gibi koktuğunu söylemiştim masada biri diğerini getirdi sonunda buraya çıktım.
Você vai ter um fim-de-semana molhado em Wales... sem água quente, sanduíches de patê de peixe, roupas caras, goste disso ou não.
Wales'de ıslak bir hafta sonu geçireceğiz.... sıcak olmayan suyla, balıklı sandviçler ve 10 mil boşlukları, hoşlanır yada hoşlanmazlar.
Não me decidia entre o patê de língua e a mousse de merluza.
Tütsülenmiş ezme ile alabalık kreması arasında karar veremedim
Pedi patê de pato ao jovem.
Genç garsona bir saat önce bir kavurma siparişi vermiştim.
Patê de pato!
Gidiyoruz.
- Eu pedi patê de pato.
- Ben bir kavurma alıyorum.
Que pode ser melhor no S. Valentim que servir patê a um monte de ricos?
Sevgililer Gününü zengin insanlara hizmet ederek kutlamaktan daha iyi bir yol var mı?
As pessoas costumavam recear comer patê de peixe, não era?
İnsanlar eskiden balık ezmesi yemekten korkardı, değil mi?
Trouxe-lhe patê de ganso.
Sana kaz ciğeri ezmesi aldım.
A sério, que têm que provar o meu patê.
Ezmelerimi mutlaka denemelisiniz
- O patê de atum é meu.
- Benim.
Eu sou a responsável por fazer explodir a cozinha do governador, colocando os explosivos no patê de pato dele, naquele dia.
- Vali'nin mutfağını uçurmaktanda ben sorumluyum. patlayıcıları böreğin içine koyarak.
Querido, não uses o patê.
Tatlım ezmeyi kullanma.
Isto não é patê, querida.
Bu ezme değil aşkım.
Isto é patê de ganso?
Bu kaz ciğeri mi?
Oh, é patê de codorniz com alface.
- Bıldırcın kafası, hindiba ile.
Bem, deveria jogar esse patê fora.
Bunu yok etmeliyim.
É o patê, o cozinheiro disse...
Şef bunun... - Anlaştığımızı sanıyordum.
Devias experimentar o patê.
Dip sosu denemelisin.
- Patê?
- Yeah, dip sos?
Mas um prato de patê de atum não é uma promessa.
Ama bu bir tonbalığı soslu lezzetli börek tabağı sözü değildi.
Há padrastos assassinados e promessas de um delicioso patê de atum.
Öldürülmüş sihirli bir baba ve tonbalığı soslu lezzetli börek sözü var.
Era este que costumavas pedir, não era? O patê de berinjelas?
Eskiden aldığından mı alalım?
Relaxa, Uri, come o teu patê de fígado.
Rahatla, Uri. Önündeki karaciğerini ye.
É só um dos 10 melhores vinhos do mundo, que tu estás a beber assim, a comer patê.
Dünyadaki en iyi on şaraptan biri ve sen yemek masasında onunla kafa buluyorsun.
Bem, camaradas, terminem o patê.
Yoldaşlar, eti bitirin.
Patê.
Ezme.
Edie, trazes-nos patê?
Edie, bize biraz börek getir, olmaz mı?
Traz patê, gelado ou seja o que for.
Git, bize börek getir ya da dondurma falan.
Só sei reconhecer os números quando os vejo escritos. - O patê e o borrego.
Ezme ve kuzu.
Também não tocou no patê.
Kaz ciğeri ezmesi de almadınız hiç.
Um patê muito bom.
Çok da güzel olmuş.
É de patê de fígado.
Ciğerli.