Translate.vc / Português → Turco / Pence
Pence tradutor Turco
715 parallel translation
AVISO A PARTIR DE 3 DE AGOSTO, A TABELA SALARIAL BAIXARÁ PARA 1 XELIM E 2 PENCE POR TURNO
DİKKAT "3 Ağustos'tan itibaren bu madende çalışan bütün işçilerin..."
36 pence.
Devam et.
Serão mais cinco libras e quatro'pence'extra.
5 paund 4 peni fazla ödemeniz gerekiyor.
Aí tem, 5 Libras e meia. Cinco e 4 pence.
İşte al, 5 paund 2 peni, bir yarımlık ve üç yarımlık daha, etti 5.04 paund.
Tecidos a 32 e 6 pence.
Dantel ve kurdeleler haftada 30 şilin kumaşlar 32,6.
Divertiu-me visitar os mesmos locais que vira por seis pence.
Ve 6 penilik turda gezmiş olduğum yerleri tekrar gezmek beni eğlendirdi.
"Deu-me meia coroa, tem aqui o seu troco."
Bana yarım kron verdiniz, işte üstü 6 pence.
Poderia cobrar dois "pence" por cada visita guiada aonde os Thorntons nasceram.
Belki de rehberli turlar için ziyaretlerden yüzde alacaksınız. Ve tüm insanlar Thornton'ların doğduğu yeri görebilecek.
Tenho três, cinco, sete e seis pence.
Bende üç, beş, yedi ve altı pens var.
Nunca tive bisavo nenhum e comprei-a no mercado de Portsmouth por 35 xelins e 6 pence.
Asla büyük büyük babam olmadı ve bunu 35,60 sterline Portsmouth pazarından aldım.
Paga mais 10 pence porque é uma marca francesa da moda.
Şaşalı bir Fransız markası için 10 pens daha fazla ödüyorsun.
Só tenho seis pence.
Yalnızca altı penim var.
Oh, espero que assim continue. Dois shillings e seis pence.
Sahi mi, öyleyse hep öyle kalacaksın İki şilin ve altı pens.
Despachem-se! Maçãs de caramelo a um pence cada. - Obrigado jovem.
Bu tatlı elmalı şekerlemelerin her biri 1 peni.
Apenas três pence por corte.
Bir tıraş sadece 3 pens.
Sessenta pence por uma garrafa de vinho maltês.
Bir şişe Malta şarabına 60 yeni peni.
Às 10h51, vou entrar no Centro Britânico de Joalharia, onde tu, Vic, disfarçado de cliente, vais encontrar-te comigo e entregar-me £ 5.18 e três pence.
10 : 51'de İngiliz Kuyumcu Merkezi'ne girerim. Orada Vic, müşteri kılığında beni karşılar ve bana 5.18 £ ve 3 penny verir.
Às 10h52, vou aproximar-me do balcão e comprar um relógio no valor de cinco libras e 18 e três pence.
10 : 52'de tezgaha yaklaşırım ve 5.18 £ ve 3 penny tutarındaki saati satın alırım.
De acordo com o devido imposto pagámos cinco pence de meio xelim adicional.
Yüksek vergi kesintisiyle altı peninin beş penisi vergiye gitti.
- Cinco pence de meio xelim adicional?
- Altı peninin beş penisi mi?
São mesmo 37 libras e 6 pence?
Fiyat gerçekten 37.06 mı?
Cinco pence, por favor.
Beş peni lütfen.
O Nails Nathan.
Pençe Nathan.
- Paddy, o Nails vai trabalhar connosco?
- Paddy, Pençe bizimle çalışıyor mu?
Acredite, Sr. Leehman, quando ele e a malta dele iniciam um trabalho, é como se já estivesse feito.
Bana inanın Bay Leehman, Pençe ve çetesi bir işe başlarsa... o iş mutlaka biter.
- Meus senhores, este é o Nails Nathan.
- Baylar, Pençe Nathan'la tanışın.
Este é o Sr. Leehman, Nails.
Bay Leehman'la tanış Pençe.
- E, se precisarem de ajuda, o Nails tem uns rapazes muito jeitosos e bem preparados.
- Yardıma ihtiyaçları olursa... Pençe'nin yetişmiş becerikli çocukları var.
É o Nails Nathan.
Pençe Nathan.
Nails Nathan.
Pençe Nathan.
- O Nails Nathan.
- Pençe Nathan.
O Nails quer que lhe façamos um favor.
Pençe bir iyilik yapmamızı istiyor.
- Viva, Nails.
- Selam Pençe.
Cuida das mulheres, Nails.
Kadınlara göz kulak ol Pençe.
O Nails leva-te a casa.
Pençe sizi eve bırakır.
O Nails morreu.
Pençe öldü.
Funeral de "Nails" Nathan Pára Trânsito ; $ 75.000 em Ramos de Flores
"Pençe" nin Cenaze Töreni Trafiği Durdurdu ; 75.000 Dolarlık Buket
- Tem o cavalo que matou o Nails?
- Pençe'yi öldüren at sende mi?
Morte de "Nails" Nathan Enfraquece o Grupo do Paddy Ryan
"Pençe" Nathan'ın Ölümü Paddy Ryan'ın Çetesini Zayıflatıyor
Desde que o Nails morreu, o grupo dispersou.
Pençe öldükten sonra çetesi dağıldı.
Subjugando-nos a ele, obedecendo-lhe, quase que nos pusemos de joelhos, por ser gentil o suficiente para nos levar para um campo de concentração.
Karşısında el pençe divan durup her dediğine itaat ettiğimizde çeteydik. Bizi toplama kampına götürecek kadar güçlü ve nitelikli bir adamdı.
Pintava uma mão perfeita, enquanto Rafael desenhava uma garra disforme.
Raphael pençe gibi biçimsiz el çizerken, o kusursuz el çizerdi.
Uma mão em garra.
Pençe gibi bir el.
Há marcas de garras nos ombros.
Omuzlarında pençe izleri var.
Mas esta garra só poderia pertencer a uma criatura arbórea como uma preguiça irreal.
Ama bu pençe ancak ağaçta yaşayan bir hayvana ait olabilir. İmkânsız, bir ağaç maymunu gibi.
Pus-me de joelhos... a implorar aos promotores que o usassem, para podermos comer.
Onu kabul etsinler de... karnımız doysun diye maç düzenleyenlerin önünde el pençe divan durdum.
Peço desculpas por recebê-lo assim.
Minik bir pençe beni kavradı.
Três pence?
3 pens?
E tu vais ver Que isso é mau Não piques essa como um pica-pau
Fakat iki tane alacaksan eğer gerek yok kullanmaya pençe
Havia uma máquina com uma garra gigante no parque Sutro Amusement e que agarrava em máquina fotográficas e relógios e mos largava num buraco.
Sutro Eğlence Parkında bu dev pençe makinesi vardı. Kameraları ve saatleri toplar ve bana doğru bir çukura düşürürdü.
Fizeste bem em esperar, dizer que sim, agradecer-Ihes.
Önlerinde el pençe divan durmakla iyi ettin.