English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Português → Turco / Pillar

Pillar tradutor Turco

47 parallel translation
Fala do 2º posto de controle, os ciclistas passarão por aqui a qualquer momento.
ben, Rakesh Sharma, Pillar Rock daki kontrol noktasında... Stadyum daki seyircileri selamlıyorum. Bisikletçiler birazdan burada olurlar.
Fala Rakesh Sharma, responsável pelos relatos do segundo posto de controlo, em Pilar Rock.
Ben Rakesh Sharma, Pillar Rock daki kontrol noktasından konuşuyorum.
Os primeiros ciclistas chegam a Pilar Rock.
İlk yarışcılar Pillar Rock'a ulaştılar. En önde, Rajput Kolejinden Shekhar Malhotra.
Encontramo-nos no Pilar Zygmunt.
Benimle Zygmunt Pillar'da buluş.
Estou a indicar Jason Pillar.
- Ben Jason Pillar'ı öneriyorum.
Um tal Jason Pillar está a caminho para a ver.
- Jason Pillar sizinle görüşmeye geliyor.
- Pillar?
- Pillar mı?
Srta. O'Brian, Jason Pillar.
Bayan O'Brian, ben Jason Pillar.
O Pillar está a ignorar as perguntas-chave, e as perguntas a que ele responde, ninguém as está a fazer.
Pillar hayati sorulara cevap vermiyor. Verdiği cevaplar da kimsenin sormadığı sorulara ait.
Isto é um encobrimento e o Pillar está envolvido.
Bu bir örtbas olayı ve Pillar da işin içinde.
Talvez seja como o Pillar diz.
İşler tam da Pillar'ın dediği gibi olabilir.
Você é o Pillar.
Sen Pillar'sın.
Sim, a chamada que interceptaste, aquela que a Pillar te tirou. Achas que era do Jack?
Evet, şu tesbit ettiğin telefon görüşmesi, hani Pillar'ın el koyduğu sence de Jack miydi?
Dois minutos depois o Pillar descarrega a conversa inteira para um servidor dedicado, cercado por firewalls como eu nunca vi.
İki dakika sonra Pillar bütün konuşmayı, daha önce hiç görmediğim korumalarla donanmış bir sunucunun içindeki bölüme indiriyor.
O Pillar mantém o Cole vigilado permanentemente.
Pillar Cole'u gözünün önünden ayırmıyor.
Assim trabalhamos na nossa própria rede, sem o Pillar sempre atrás de nós.
Böylece, Pillar'ın nefesini ensemizde hissetmeden kendi ağımızda çalışırız.
O Pillar e quem estiver a trabalhar com ele.
Pillar ve onunla beraber çalışanlar.
O Jack... o Pillar...
Jack, Pillar.
Tens de ver isto, Chloe. - O que é? - Imagens da equipa do Pillar.
Chloe bunu görmelisin.
O Pillar vai matá-lo e não o posso permitir.
Pillar ve adamları onu öldürecek, buna izin veremem.
Os homens do Pillar estão a pedir reforços no terreno.
- Pillar'ın ekibi destek ekip istiyor.
Não conseguimos enviar unidades sem o Pillar descobrir.
Bu adamı almak için ekip gönderirsek Pillar mutlaka öğrenecektir.
Vou ter de esclarecer isto com o Pillar.
Bunu Pillar'la konuşmam gerek.
E o Pillar concordou?
Pillar bir şey demedi mi?
Desse modo, o Pillar apanhá-lo-á primeiro.
Öyle bir şey yaparsak, onu önce Pillar bulur.
Segundo os registos, a única pessoa que entrou, nos últimos 20 minutos, foi o Pillar.
Kayıtlara göre binaya en son 20 dakika önce Pillar girmiş.
Encontre o Pillar.
Pillar'ı bul.
A Polícia encontrou o Mr.
Polis Bay Pillar'ı garajda bulmuş.
Pillar na garagem, na bagageira do carro dele.
Cipinin bagajına kilitlenmiş.
Pillar a decidi-lo.
Tespiti Bay Pillar yapacak.
O Pillar faz parte da conspiração.
Pillar da bu komplonun bir parçası.
- Pillar.
- Pillar.
- Mr. Pillar. Prendi a O'Brian.
- Bay Pillar O'Brian'ı tutukladım.
Este é o meu assistente executivo, Jason Pillar.
Bu benim başasistanım, Jason Pillar.
Ela nem sequer viu o que lhe bateu.
Pillar geldiğini görmedi bile.
Acontece que esta tarde, a minha amiga Maria Pillar, comemora os anos. E não lhe ocorreu outra coisa que comemorar no bingo... Já viu!
Akşamüstü arkadaşım bingo odasında doğum günü partisi verecek.
Admites ter morto Rich Garcia e tentado matar Trey Pillar?
Rich Garcia'yı öldürdüğünü ve Trey Piller'ı öldürmeye çalıştığını itiraf mı ediyorsun?
A mulher dele tornou-se num monte de sal.
His wife turned into a pillar of salt.
Eis o que não percebo... porque a Kay Cappuccio ia querer matar o Francisco Pilar?
Benim anlamadığım, Kay Cappuccio niçin Francisco Pillar'ı öldürmek istesin ki?
TEMOS UMA CÓPIA DO RELATÓRIO DO PILLER
Pillar'ın raporunun bir kopyası bizde var.
Vou encontrar-me com o David Pillar para falar do teu acordo.
Anlaşmanı ayarlamak için, Büro'dan David Pillar'la görüştüm.
Eu aviso-te o que o Brass do FBI diz assim que a Pillar falar com eles.
Pillar, FBI Komitesi ile konuşur konuşmaz sana haber vereceğim.
Acabei de falar ao telefone com o director-adjunto Pillar.
Genel Müdür Yardımcısı Pillar'la telefonda konuştum.
Pilar!
Pillar!
Jason Pillar.
Jason Pillar.
S02 E12 Pillar of Salt
Eothen Beorn @ EothenBeorn

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]