Translate.vc / Português → Turco / Po
Po tradutor Turco
6,013 parallel translation
O Po planeia e a Raina recruta.
Po strateji uzmanı. Raina ise işe alımcı. Belki de "Kâhin" de paradır.
Não há nada sobre Mr. Po, os seus sócios na Centopeia ou a sua localização.
Bay Po'yla, "Çıyan" daki iş arkadaşlarıyla veya konumlarıyla ilişkilendirilecek bir şey bulunamadı.
Po? - Sim.
- Bay Po mu?
Não digo que seja culpado, mas vou pô-lo no tôpo da minha lista.
Onun suçlu olduğunu söylemiyorum ama listemin en tepesine yerleşti.
Não acredito que vou dizer isto, mas o meu PO disse-me que vou para casa na próxima semana.
Bunu diyeceğime inanamıyorum ama gözetim memurum bana öbür hafta eve gidebileceğimi söyledi.
Como pô-lo de pé, para que o tipo se despache, pague e saia.
Kaldırırsan işini bitirir, ödemeni alır, çeker gidersin.
O Trent desenterrou os restos da Lana Brewster e pô-los à porta da Dra. Brennan?
Yani Lana Brewster'in kalıntılarını Trent'in çıkardığını ve Dr. Brennan'ın kapısına mı koyduğunu söylüyorsun?
Posso pô-la em espera um momento?
Sizi bir saniye bekletebilir miyim?
Só há um lugar onde ela poderia pô-lo.
Koyacağı tek yer vardı.
- Podemos pô-lo ali?
- Evet, onu şuraya taşıyabilirsiniz.
Não devo falar com vocês.
Sizinle konuşmamam gerekiyor, po-polar.
Se o meu filho ainda aí estiver dentro, se houver ainda uma parte dele aí à minha frente, ele irá pô-las de livre vontade e virá comigo, porque ele sabe
Eğer oğlum hâlâ oradaysa eğer orada, hâlâ ondan bir parça varsa bunları kendi takar ve benimle gelirdi.
Pôr-nos, pô-la nesse tipo de perigo de novo.
Bizi, onu tekrar tehlikeye soktuğuna inanamıyorum.
Estão assustados e com razão. Primeiro vamos pô-los em segurança.
Korktular ve korkmakta da haklılar.
Achas mesmo que fazia algo que pudesse pô-la em risco?
Gerçekten onu tehlikeye atacak birşey yapar mıyım zannediyorsun?
O Widener, pô-lo dentro da mansão.
Widener onu bir şekilde eve sokmuş olmalı.
- Pô-los à disposição?
- Gönüllü mü olayım yani?
Mas o melhor é pô-lo num lar de acolhimento.
En iyisi onun bir bakım yurduna yerleştirilmesi.
O Stet vai-se embora, o pai vai pô-lo num colégio interno na Suíça.
Stet gidiyor. Babası onu İsviçre'de bir okula yazdırmış.
- Pô-la a fazer supersoldados.
- Sana süper askerler yaptırıyordu.
- Quem quer pô-las lá dentro?
Kim fırına vermek ister?
O Zack Springer disse-me que o obrigaste a pô-la lá.
Zack Springer, ona o bıçağı oraya koyduranın sen olduğunu söyledi.
Pô-la a funcionar?
Sen teknoloji sihirbazısın. Çalıştıramaz mısın?
Não o deixe pô-lo numa caixa.
Etten bir kutuya hapsolma.
Vamos pô-lo no grande écran.
Hadi büyük ekrana verelim.
- Está a ter problemas em pô-lo a trabalhar?
- Çalıştırmakta sorun mu yaşıyorsun?
Dou-lhe 20 dólares e vou pô-la no lixo.
20 dolar verip, doğrudan hurdacıya götürürüm.
como vamos pô-lo a a contactar os contactos?
Tamam, onun Rus personeliyle yeniden temas kurmasını nasıl sağlayacağız?
Não vamos pô-lo à prova?
Onları test etmemiz gerekmiyor mu?
Alguém devia pô-las a uso.
Birilerinin kullanması lazım.
O que a Rachel vai saber vai pô-los aos dois à prova.
Rachel'ın öğreneceği şey ikisini de zorlayacak.
Fui à casa-de-banho tirei as cuecas e pô-las na algibeira dele.
Banyoya girdim, külotlarımı çıkardım ve ön cebine soktum.
Mães e pais, temos que amar os nossos filhos mais... Para fazer sacrifícios Temos de pô-los em primeiro lugar.
Analar ve babalar, çocuklarını ön planda tutmak ve gereken fedakârlığı yapabilmek için çocuklarını daha çok sevmelidir.
Não consigo pô-lo a funcionar.
Neden çalışır hale getiremiyorum, bilmiyorum.
Eu consigo pô-lo a funcionar.
Yoksa kendim çalışır haldeyim.
Parou. Rápido, ajuda-me a pô-lo de lado.
Çabuk, yan yatırmama yardım et.
Eu pô-lo-ia com a Virginia.
Virginia'yla eşleşebilirsiniz.
A rapariga que foi "cortada", queres pô-la sob escuta.
Şu yaralanan kızı indirmeyi mi düşünüyorsun?
- Vamos apenas pô-lo aqui por agora.
- şuraya bırak.
Vamos pô-lo na cadeira.
Onu sandalyesine koyalim.
Lembra-te, o mais difícil não é arranjar a droga, é pô-la cá dentro.
Ama unutma, işin zor kısmı malı getirmek değil, içeri sokmaktır.
Também quero pô-lo a andar.
Ben de gitsin istiyorum.
Usar o seu cérebro burro deve pô-lo doente.
O budala beynini kullanmak seni hasta etmiş olmalı.
Antes que fique sem saber o que lhe atingiu, Eu irei pô-lo numa jaula.
Bunu beyaz adamların içtiklerine tercih ettiğini söylüyor.
Doyle, vamos descobrir o que está a infectá-lo e vamos voltar a pô-lo bom.
Doyle, seni enfekte eden şeyin ne olduğunu bulacağız..... sonra da seni iyileştireceğiz.
Acabei de pô-lo a dormir.
Daha yeni uyuttum.
O Gibbs está a pô-lo em submissão?
Gibbs ona dik dik bakarak boyun eğdiriyor mu?
Pô-lo ali no canto.
Odanın öteki köşesine götürebilirsin.
Levar o DVD lá para cima e pô-lo no ar.
DVDyi yukarı götürüp, yayınlamak.
O mais difícil não é arranjar a droga, é pô-la cá dentro.
İşin zor kısmı malı getirmek değil, içeri sokmaktır.
O meu treinador puxou e voltou a pô-lo no sítio.
Koç çekip, yerine yerleştirmişti.