Translate.vc / Português → Turco / Poder
Poder tradutor Turco
42,193 parallel translation
Não sei que género de poder ela usou.
Ne tür bir güç kullandığını bilmiyorum.
Todo o poder da Cidade de Esmeralda é gerado do subsolo.
Zümrüt Şehrindeki tüm güç Altımızdan üretiliyor.
Portanto, use-os. Não, o seu poder está bloqueado na Prisão dos Miseráveis.
Hayır, güçleri Alçaklar Hapishanesinde kilitli.
Para poder usar a sua magia quando precisasse?
Büyüsüne ihtiyacın olduğunda kullanabilesin diye?
A ideia de ele poder estar a avaliar-me neste momento e ver que não estou a fazer tudo no meu poder para ver a morte dele vingada, isto sim, é algo que estou disposto para arriscar a minha vida...
Vane'in şu an beni yukarıdan izleyip, bütün gücüme rağmen ölümünün intikamını alamayışıma şahit olabileceği düşüncesi var ya işte bu uğrunda hayatımı riske atabileceğim bir şey.
Como se mantê-las em segredo fosse dar-lhes mais poder.
Sır olarak saklamak onları etkili yapıyormuş.
Vai poder sair uns dias mais cedo.
Birkaç gün erken çıkıyorsun.
Tinha tudo : a glória, o poder.
Her şeyi varmış. Şan, güç.
O poder da nossa rainha, que é o poder de todas as mulheres, era o do renascimento, da criação.
Kraliçemizin gücü aslında bütün kadınların gücü olan yeniden doğuş ve yaratım gücüdür.
Retiraram-lhe esse poder.
Kraliçe'den bu gücünü almışlar.
Mas roubaram o poder que temiam que uma rainha tivesse.
Sonunda bir kraliçenin sahip olmasından korktukları gücü ele geçirmişler.
Vou poder cobrar mais dinheiro.
Daha fazla para isteyebileceğim.
"Não tens esse poder, mulher."
Böyle bir gücün yok kadın. " dedim.
Acho que se excitam ao exercer poder sobre as mulheres, mas isso também gera dinheiro.
Kadınlar üzerinde bir güçleri olduğu için heyecan duyuyorlar.
Não tínhamos o mesmo que ele em termos de poder e dinheiro.
Güç ve para anlamında onunla boy ölçüşemedik.
Eu só a dei para a Hannah poder conhecer algumas pessoas antes de eu partir deste reino.
Hannah ben bu diyardan ayrılmadan birileriyle tanışabilsin diye bu partiyi verdim.
Lamento a sua perda e adorava poder dar-lhe aquilo de que precisa, mas simplesmente não posso.
Kaybınız için çok üzgünüm ve keşke size ihtiyacınız olan yardımda bulunabilseydim ama yapamam.
Na seguinte, não vais poder fazer barulho.
Sıradaki kayıtta çok ama çok sessiz olmalısın.
Poder feminino, certo?
Kızlar el ele vermeli.
O poder de mover o meu sangue A teu bel-prazer
Söz geçirecek gücün var kanıma
Estive algum tempo sem poder pegar no telefone.
Bir süre telefonuma ulaşamadım.
Que poder tem ele sobre ti?
Sana karşı kozu ne?
Para te poder mostrar, antes de contares ao mundo o que eu fiz.
Sen gidip herkese ne yaptığımı anlatmadan önce bunu göstermem için.
Não temos poder de negociação.
Elimizde koz yok.
Para te poder ajudar, preciso que sejas um pouco mais exata.
Yardım etmem için biraz daha detaya girmen gerekiyor.
Se não me podes dar um nome se não queres apresentar queixa contra esse rapaz se nem tens a certeza de poder apresentar queixa então só resta uma opção.
Bana bir isim veremezsen, bu çocuğa dava açmak istemiyorsan, dava açabileceğinden bile emin değilsen geriye tek bir seçenek kalıyor.
Aqui, têm de deixar de existir para poder encontrar a paz.
Huzurlu bir yaşam sürebilmeleri için kimlikleri son bulmalı.
E o poder verdadeiro aqui é um pouco mais complicado que isso.
Buradaki gerçek kudret ise azıcık daha karmaşık bir konudur.
Queria poder esperar por ti.
Keşke seni şu an burada bekliyor olsaydım.
Repara, eu sei que ainda há aí muito poder de fogo, Rick.
Orada daha bir sürü ateş gücü olduğunu biliyorum Rick.
Depois da morte dos pais envolvendo trens, ganhou o poder de chamar trens fantasmas.
Anne ve babasının tren kazasındaki trajik ölümlerinin ardından hayalet tren çağırabilme gücü kazandı.
Eles só se chamam de heróis para poder...
Lütfen ama. Kendilerine kahraman deme sebepleri...
Uma colônia de formigas com o poder de dois olhos.
Bir çift insan gözü gücü olan karınca kolonisi.
Sinto muito, o meu tempo é passado nos corredores do poder em Oslo e... frequentemente utilizamos linguagem que poderá parecer algo singular e hermética.
Üzgünüm, zamanımı Oslo'da meclis koridorlarında geçirdim. Sıklıkla dili çekici ve sihirli göstermek için kullanırız.
A pilhagem deu para comprar mais navios. Os navios geraram mais lucros. Os lucros tornaram-se riqueza, a qual se transformou em influência e depois se tornou poder.
Yağmalamalar sayesinde daha çok gemi satın aldı gemiler daha çok kazanç sağladı, kazanç bir servete servet nüfuza, nüfuz güce dönüştü.
Eles podem comprar navios e influência e poder, mas não podem comprar o que, em última instância, querem :
Gemilere, nüfuza ve güce sahip olabilirler ama en nihayetinde esas istediklerine sahip olamazlar.
E acredito que estás prestes a elevar um desses homens a uma significativa posição de poder.
Ve o adamlardan birini ciddi yetki sahibi bir konuma yükseltmek üzere olduğunu düşünüyorum.
Tenho de admitir o facto de a violência poder fazer parte do ADN dele, tendo em conta o pai que tem.
Ona genlerini veren babası yüzünden şiddet yapısında olabilir sonuçta.
E fé num poder mais elevado que quer que eu tenha sucesso?
Peki, başarılı olmamı isteyen daha yüce bir güce inanca ne dersin?
Que bela coisa é poder sonhar, quando não se está a dormir.
Uyumazken rüya görebiliyor olmak ne muhteşem bir şeydir.
Precisamos agir como tal. O Orgulho não é poder.
Ona uygun davranmalıyız.
Porque o poder queria enviar uma mensagem ao Cinturão.
Çünkü yetkililer Kuşak'a bir mesaj yollamak istedi.
Não vais poder ficar em casa, irmão.
Evinde durmayacaksın kardeşim.
E para que serve estar no poder se não podes corrigir as coisas que são manifestamente más para a América e erradas para o mundo?
Amerika için korkunç derecede zararlı dünya için de yanlış olan şeyleri düzeltemeyeceksen iktidarda olmanın ne anlamı var ki?
Não posso, mas tu também não poder ter a certeza que estão.
Olamam, ama sen de aksini bilemezsin.
Não vais poder ligar, desligar e virar as costas.
Televizyon karşısına geçip sorumluluğundan kaytaramayacaksın.
Outra pessoa vai decidir se vou poder ver a minha filha, claro, vou falar sobre o que eles quiserem, mas...
Kızımı görüp göremeyeceğime başka biri karar veriyor. Tamam, ne isterlerse söylerim ama...
Muito poder de fogo.
- Çok ateşli silah var.
Aparentemente há uma discussão quanto à possibilidade de eu poder ter uma navalha para a barba.
Bana jilet verilmesi konusunda tartışma varmış.
Não vais poder ficar em casa, irmão.
Evinde oturamayacaksın kardeşim.
Você não é uma voz livre a comunicar a verdade ao poder.
Güce karşı gerçekleri söyleyen özgür bir ses değilsiniz siz.