Translate.vc / Português → Turco / Posta
Posta tradutor Turco
6,489 parallel translation
Chegou um correio eletrónico para ti.
Sana bir e-posta geldi.
Acho que era uma daquelas pessoas que foi passada por cima e posta de lado.
Galiba onun üstüne çok geldiler ve sürekli itip kaktılar.
Nada de emails, Internet, não dá para localizar.
E-posta, internet, hiç bir iz yok.
Há pessoas, na cidade, que continuam a ver as caixas de correio embora já não haja correio há muito tempo.
Kasabada hiç mektup gelmese de her sabah posta kutusunu kontrol eden insanlar var.
Vou mandar-lhe já um email, para saber se posso lá ir, esta noite.
Pekala, hemen şimdi bir e-posta atıyorum.
O e-mail.
- Ne nerede? - E-posta.
As caixas de correio estão a vermelho. As linhas telegráficas a verde.
Posta kutularını kırmızıyla telgraf hatlarını yeşille işaretledim.
Vamos ao segundo round?
- İkinci posta?
E recebemos algo pelo correio que dizia que tínhamos sido aprovados para ter um cartão de crédito.
Sonra posta kutumuza bir şey geldi. Kredi kartımızın onaylandığını söyleyen bir posta.
E-mail da AP.
- Okul Aile Birliğinden e-posta geldi.
Não, estou na lista de e-mail da escola básica dos Amigos de Balboa.
Balboa Dostları İlkokulu e-posta grubuna üye oldum.
Estou a escrever um e-mail a um estudante.
Bir öğrenciye e-posta yazıyorum.
Ele descobriu, foi a casa do tipo, arrancou a caixa do correio e deu-lhe um arraial de pancada à frente da família toda.
Ama babası durumu öğrenmiş, çocuğun evine gitmiş, posta kutusunu sökmüş ve onunla Dave'i ölesiye dövmüş, hem de ailesinin önünde!
A segurança está posta.
Merak etme, emniyeti kapalı.
Sim, isso é bom.
E-posta atacağım. Evet, güzel.
Minha caixa de correio spam, voce sabe, tem literalmente explodiu, porque voce quer um monte de roupas.
Posta kutumda spam postalar, bilirsin, kelimenin tam anlamıyla patladı, çünkü çok fazla giysi istiyorsunuz.
Vou construir um império de encomendas por correio.
Posta yoluyla sipariş imparatorluğunu kuracağım.
Enviaste algum e-mail da minha conta para o Director Warren?
Benim hesabımdan Müdür Warren'a e-posta gönderdin mi?
Sharon, ele reencaminhou-me a carta de demissão.
Sharon, istifa mektubunu bana e-posta olarak gönderdi.
Não pode imaginar como a modestia desta jovem virgem está sendo posta à prova por causa da sua oferta.
Bu genç bakirenin alçakgönüllüğünün sizin teklifinizle teste sokulmasının nasıl bir şey olduğunu hayal edemezsiniz.
A cassete no meu correio.
Posta kutumdaki kaset?
Ele tem acesso e faz parte de uma banda.
Posta kutusunu açabiliyor ve müzik grubunda.
Bom, se calhar não foi redigido como os malditos Dez Mandamentos, mas foi do género : " Se me vir a ir para o elevador, vá ver o correio.
10 Emir gibi yazılmamış olabilir ama " Asansöre gittiğimi görürsen posta kutuna bak.
Se for ver o correio, vá para o elevador. " Sabes?
Posta kutuna bakacaksan, asansöre git, " kıvamındaydı.
- A ver o correio.
Posta kutuma bakıyorum.
A cidade de Liman, West Virginia, foi posta em quarentena de nível seis.
- Batı Virginia'nın Liman kasabasında... - Dediklerinden haberleri yok yahu.
Estou a ser indiciado por 84 crimes federais, incluindo fraude em e-mails e bancos, vários outros crimes.
84. maddeden hakkımda federal soruşturma başlatılmış. Posta, para transferi sahtekârlığı ve bağlantılı diğer suçlardan.
A sua caixa de correio esteve cheia a semana toda.
Şey, bir haftadır posta kutunuz dolu duruyor.
Algo se apodera de mim.
Bir posta aldım da...
O que acontecerá aos teus amigos da Sala do Correio? As assistentes, auxiliares jurídicos e empregados de limpeza...
Posta odasındaki arkadaşların, asistanlar stajyerler, temizlikçiler ne olacak?
- Ele colocou o telemóvel no correio?
Telefonunu falan posta kutusuna mı koydu?
Sou a trabalhadora dos Correios pálida e eficiente por quem te apaixonaste porque ela torna a tua vida muito mais fácil.
Ben hayatını çok daha kolay hale getirdiği için aşık olduğun o renksiz ve verimli posta memuruyum.
Ao invés de o incomodar novamente, enviar-lhe-ei um e-mail com os suspeitos.
Sizi tekrar rahatsız etmemek için size diğer şüphelilerin resmini e-posta'yla atacağız.
A Lindy está a enviar o e-mail agora.
Lindy ona e-posta atıyor hemen.
- E quer as coisas depressa. Por e-mail.
- Ve e-posta ile hızlı çalışıyor.
Podes mandar-me mensagem por aqui ou pelo meu e-mail.
Mesaj yollayabilirsin, veya e-posta atabilirsin.
Eu soube, fiz uns telefonemas, houve uma grande troca de e-mails com o CEO, Kent Drazen.
Haberi duydum, birkaç kişiyi aradım ve kurul başkanı Kent Drazen ile birkaç e-posta yazıştık.
Veja o e-mail.
E-posta'ya bak.
Ele diz : "Adoraria trabalhar com a vossa empresa." É um e-mail sólido.
"Şirketinizle çalışmayı çok isterim" demiş. Ciddi bir e-posta bu.
Na próxima vez que o contactares, podes adicionar-me?
Ona e-posta attığında beni de ekler misin?
Já vi isso, quando se põe vários...
Çok kişili e-posta...
- Mandei um e-mail ao Dale Harkin.
- Dale Harkin'e bir e-posta yolladım.
E pode juntar pessoas a uma conversa de e-mail em qualquer altura.
Ve birini bir e-posta zincirine rahatça ekleyebilirsin.
É de um bairro chique.
60615 posta kodu.
Sorgenfri foi posta em quarentena depois de um surto contagioso causar um número não especificado de mortos e infectados na zona.
Sorgenfri'de bulaşıcı bir salgın, bölgede sayısı tam olarak bilinmeyen ölümlere ve hastalıklara yol açtıktan sonra bir acil durum planı devreye sokuldu.
Não te esqueças de enviar um bilhete postal.
Lütfen posta kartı at.
Por que estás com essa jaqueta posta?
Üstünde ceketle ne yapıyorsun
O envelope tinha o carimbo de Londres, Soho.
Ayrıca zarfın üzerindeki posta damgasında Soho, Londra yazıyordu.
Há três sextas-feiras, o Max chegou a casa e confessou-se apaixonado por uma Nicole. Trabalha na divisão de Trânsito.
Üç Cuma önce Max eve geldi ve posta bölümünde çalışan Nicole'e aşık olduğunu söyledi.
Até recebi um do presidente.
Başbakan'dan bile e-posta aldım.
Mas o mais fixe que recebi foi da Universidade de Chicago, a minha antiga universidade.
En havalı olanını söylüyorum. En havalı olanı ise mezun olduğum Chicago Üniversitesi'nden aldığım e-posta.