Translate.vc / Português → Turco / Posters
Posters tradutor Turco
189 parallel translation
Os meus'posters'tiveram a sua para na destruição do "Moulin".
Posterlerim görevini yapıp, Moulin'i yok etti.
Quando chegarmos a Nova lorque não quero posters, quero grandes cartazes.
New York'a gittiğimizde poster değil, dev afişler istiyorum.
Posters?
Posterler?
- Agora está nos dois primeiros lugares. Que tal se eu lhe der um dos meus posters?
Sana bir posterimi versem?
Posters colados em toda a cidade...
Heryerde posterler var
Entretanto, a maldita "guardia" anda a prender miúdos de 16 anos por se beijarem na rua e, no último dia, na sala do aeroporto, Toda a gente compra aqueles horríveis burrinhos com os nomes escritos, e posters de tourada com os nomes deles, como António,
En sonunda, son gün havaalanı bekleme salonunda herkes üstünde adları yazılı iğrenç, çirkin minik eşekler ve boğa güreşi posterleri alır.
Sr. Presidente da Câmara, esses posters são à prova de Grafitti?
Mr. Mayor, posterdekiler graffiti dahilerimi?
A redecoração consiste em alguns posters e talvez alguma tinta.
Dekorasyon, birkaç poster ve resimden ibarettir.
Aquele tipo e os seus posters de novo.
Yine o adam ve onun afişleri.
Vi os posters.
Posterleri gördüm.
Temos poucos posters.
Çok fazla poster yok.
Têm um daqueles posters 3-D.
Şurada o 3 boyutlu posterlerden var.
Lembram-se daqueles posters que diziam
Posterlerin dediklerini hatırlayın...
Ou fazes lá alguma outra coisa com a tua musica e os teus posters?
Buraya geldiğini biliyorum. Ve veya o posterdeki resimlere bakarak bir şeyler yapıyorsun?
Precisa de uma pintura e de uns posters.
Bir badana, birkaç afiş yeterli.
Tens os mesmos "posters".
Aynı posterler!
Recordam aqueles posters que diziam...
Posterlerin dediklerini hatırlayın...
Tenho posters de mulheres.
Evimde kadın resimleri var.
É a perversão enlatada para auditores e estudantes de teatro sexualmente reprimidos com excesso de posters da "Betty Blue", "Blues Brothers", "Big Blue" e "Blue Velvet" nas suas malditas paredes azuis!
Cinselliği bastırılmış muhasebeciler ve salak odalarının duvarlarına bir sürü Betty Blue, Blues Brothers ve Big Blue posteri asan öğrenciler için bir nevi hazır sapkınlık!
Eu fiz botões e posters, e cozinhei iguarias.
Poster ve arma yaptırdım. Yiyecek pişirdim.
Vejo posters do Homem-Aranha nas janelas, os miúdos a brincarem, comigo estampado nas camisolas... é um grande produto para o Halloween.
Cadılar Bayramı'nda çocuklar etrafımda Örümcek-Adam kıyafetleriyle koşuşturuyor.
Como um maldito rapaz dos posters?
Poster çocuğu mu olayım?
Cuidado, porque que quando eles se aproximam eles deixam estranhos sinais em código em sítios óbvios como cabines de telefone posters e noticias de animais perdidos e cães perdidos.
Dikkatli ol, onlar yaklaşırken,... garip şifreli işaretler bırakırlar göz önünde yerlere, örneğin telefon direklerine kayıp köpek ve ev hayvanları ile ilgili poster ve duyurular asarlar.
- Eu sei lá! Fazendo a mesma viagem de comboio todos os dias, espalhando posters por toda a cidade...
Her gün onu bulmak için trene binebilirsin.
É a história mais romântica que Chicago vê há anos, a de um rapaz pondo posters e cartazes por toda a cidade na tentativa de encontrar a mulher dos seus sonhos.
Bu Chicago'nun son yıllardaki en romantik hikayesi. Genç bir adam, rüyalarının kızını bulabilmek amacıyla, şehrin her tarafına... ... ilanlar veriyor.
Tapa os buracos quando se tiram os posters.
Posterleri indirdiğinde duvarda oluşan delikleri kapatır.
T-shirts, canecas, posters.
Hançer Ağız tişörtleri, çıkartmalar, posterler.
Aqui estão os meus CDs, posters, livros... três camisolas e um batom da Viva Glam.
Bunun içinde CD'lerin, dergilerim posterlerim, kitaplarım senin üç kazağın ve bir Diva Glam ruj var.
Dr.Kelso... hum... Quanto a estes posters...
Dr. Kelso, bu posterler...
"Eu não gostos deste posters meus!"
"Bu afişleri sevmiyorum."
Ou como um monte de posters não te podem transformar num exemplo a seguir, de sempre foste um exemplo durante todos estes anos.
Ya da afişlerin yıllardır olduğunuz gerçek örneklere dönüşmesi.
Vamos ver... Ele tem posters.
Bakalım...
Posters dos Radiohead!
Posterler var. Radiohead posterleri!
Pendurando posters.
Poster asıyorum.
Pôr uns posters. Mas ele não quis.
Duvara posterler asmasını ama istemedi.
E o que são estes posters na parede?
Ve duvardaki posterler de ne?
Todos os posters são meus.
Tüm posterler benim.
Os moradores vêm e assim lhes vendem postais, posters e cartazes.
İnsanlar buraya gelir, t-shirt alır, kartpostal gibi şeyler gönderir.
Há posters da Donna Boazona por toda a cidade, a idolatrarem-me.
Kasabanın her tarafında, beni somutlaştıran "Ateşli Donna" posterleri var.
Para quê esses posters do príncipe?
Bu prens resimleri de neden dolayı?
Tenho posters teus, e fotografias.
Bende senin posterlerin, resimlerin var.
Os estudantes têm posters meus na parede.
Yani, öğrencilerin duvarlarında benim posterlerim var.
Estes posters precisam de ser mudados.
Posterlerin değişmesi gerekiyor.
- E onde é que eu coloco os meus posters?
- Peki ben posterlerimi nereye asacağım?
Acho que me entusiasmei com os posters e folhetos e as faixas.
Bütün bu broşürler, ilanlar ve pankartlarla senden intikam alırım sandım.
- Com posters
- Posterlerle
Bonecas da Dorothy, posters da Dorothy.
Dorothy bebekleri, Dorothy posterleri.
Contava para o Ray sobre o interesse que tem pelos pôsters de teatro.
Tam da Ray'e senin eski tiyatro posterlerine olan ilginden bahsediyordum.
Está descontente porque não fizemos 150 quilômetros para ver os pôsters de teatro e ouvir este cara tocar violão?
Tiyatro posterlerine ve o adamın gitar çalışını izlemek için arabayla yüz mil gidemedin diye mi üzüldün?
Por favor! Pensei que quereria ver os pôsters de teatro de seu amigo.
Sadece arkadaşının posterlerine bakmak hoşuna gider zannetmiştim.
Posters do Snoopy na parede.
Mormon Tabernacle Korosu şu anda... seni müzik seçmelerine alıyor.