Translate.vc / Português → Turco / Princípio
Princípio tradutor Turco
5,552 parallel translation
- Não há um princípio que defenda...
aklıyla hem de. Destekleyici bir temel yok -
O que eu quero dizer, isto é o princípio de uma tragédia grega.
Olay şu ki burada bir Yunan trajedisi var.
Ao princípio achei que se sentia culpado por não se lembrar de ti, por isso dei-lhe um guia
Önce, seni hatırlamadığı için üzüldüğünü zannedip ilişkinizle ilgili kısa başlıklar verdim.
E você segue esse seu princípio?
- Hafızam iyi değil, hiçbir şey hatırlamıyorum.
Devia ter sido honesto desde o princípio.
En başından beri sana karşı dürüst olmalıydım.
Confirmamos que os tiros foram a causa da morte, mas isso é só o princípio.
Ölüm sebebinin vurulmalardan olduğunu doğruladık ama bu gerçekten sadece başlangıç.
Porque há um princípio em jogo!
Prensipler söz konusu burada.
Estou a atender os sobreviventes da explosão do ferry, ocorrida no princípio do ano.
Bombalamadan kurtulanlarla birlikte çalışıyordum.
A civilização baseia-se no princípio em que devemos tratar os criminosos melhor do que eles tratavam as vítimas, que não devemos rebaixar-nos ao seu nível.
Medeniyet kavramının temelinde, suçlulara kurbanlarına davrandıklarından daha iyi davranmak yatıyor. Onların seviyesine inmemeliyiz.
Partindo do princípio... que participarás em todas as festividades relacionadas com o casamento.
Düğünle ilgili bütün eğlencelere katılacağını varsayarsak...
E vais operar, do princípio ao fim.
Ameliyatı baştan sona sen yapacaksın.
Como ousas dizer que sou a mesma pessoa do princípio?
Buraya ilk geldiğim zamanki aynı insan olduğumu nasıl söylersin?
Mas Baab é só o princípio.
Baab sadece bir başlangıç.
Ao princípio sentimos se mal por esmagar o pai dele.
Başlangıçta babasını ezdiğimiz için üzüldük.
Tenho por princípio evitar os vivos.
Yaşayanlardan uzak durmaya özen gösteririm.
Por mais improvável que pareça... ele tem que partir do princípio... de que os nove estão errados.
İmkânsız olup olmaması önemli değil onuncu adam diğer dokuzunun yanıldığını düşünerek araştırmaya başlar.
Como todos acharam que essa história de zombies encobria algo... parti do princípio de que... quando disseram "Zombies", eram Zombies mesmo.
Herkesin bu zombi olayının başka bir şeyi gizlemek için olduğunu düşünmesiyle zombi dedikleri şeyin gerçekten zombi olabileceğini varsayarak araştırmama başladım.
É mais ou menos o princípio do fim para mim.
Benim için oldukça büyük bir sonun başlangıcı.
A ver essas fotos, parecem ser dos anos 40, princípio dos 50.
Bu resimlere baktığımda 40'ların sonu 50'lerin başında çekildiğini söyleyebilirim.
Se partirmos desse princípio, transforma-se numa profecia, não é?
Başından itibaren inanıyorsak kendi kendini gerçekleştiren bir kehanet olur değil mi?
Tem que se começar do princípio.
En başından başlamalısın.
No princípio, três foram criados.
Başlangıçta üç şey yaratıldı.
No princípio, três foram criados.
Başlangıçta cinler yaratıldı.
E assim como no princípio... só me tens a mim.
Bu sadece bir başlangıç. Sadece ben varım!
Do princípio.
En baştan.
A princípio, parecerá ridículo, mas quanto mais falar, mais sentido vai fazer.
Başta saçma gelecek ama konuştukça daha mantıklı görünecek.
O Tommy ganhou aquela, mas foi o princípio do fim.
Tommy kazandı ama bu sonun başlangıcıydı.
Se tirar a alguém o direito de dizer o que pensa, num país fundado sob esse princípio, deixamos de ter país, não é?
Birinin fikrini özgürce söyleme hakkını bu ilke üzerine kurulmuş bir ülkede elinden alırsanız aslında öyle bir ülke yoktur, değil mi?
Por princípio, tentava passar o mínimo tempo possível na Casa de Vidro.
Prensip olarak Glass House civarında mümkün olduğunca az zaman geçirmeye çalışıyordu.
- Como princípio, é estupidez.
- Yine de aptallık ama.
Sim, vai ser estranho ao princípio.
Evet, ilk başta biraz garip olacak.
No princípio, julguei que sim.
En başında evet, ben de var gibi sandım.
No princípio não existia nada...
Başlangıçta hiçbir şey yoktu...
O princípio de tudo.
Her şeyin başlangıcı.
No princípio... não existia nada.
Başlangıçta hiçbir şey yoktu.
Eras tu desde o princípio.
Daha en başından senmişsin.
- O mesmo princípio ao contrário
- Aynı prensip tersten işler.
O que a princípio percebi como sendo engraçado e cativante era na verdade bastante exaustivo, os episódios de histeria, a sua insatisfação crónica, o seu pragmatismo infindável.
Başlangıçta sevimli ve cazip gelen o bayan aslında beni oldukça yordu Onun ara sıra gelen asabiyet nöbetleri, kronikleşen memnuniyetsizliği ve sonu gelmeyen ukalalığı beni çok yordu
Vamos lá verificar isto do princípio.
İyice bir planın üstünden geçelim.
A princípio, eu ia ficar com o dinheiro todo e deixar-vos ser apanhados.
İlk başta bütün parayı alıp, sizi arabanın altına atacaktım.
Em princípio, podem achar que o meu santo, é um candidato com menos hipóteses para a santidade.
Yüzeysel bakılırsa, seçtiğim azizin azizliğe aday olamayacağı düşünülebilir.
O casamento estava condenado desde o princípio, pelo não conta como traição.
O evlilik başından beri yıkılmaya mahkumdu. - Aldatmış bile sayılmazdı.
Vais ficar um pouco desorientado ao princípio.
Hemen alışamasın.
É o princípio básico de um acordo pré-nupcial, não?
Evlilik sözlesmesinin esprisi bu degil mi?
"... e consagrada ao princípio de que todos os homens... "
"... sonuna kadar inaniyorum ki, bütün insanlar... "
- É um princípio...
Gerçekten büyüleyici bir olgudur...
Bem, a princípio estava com medo Estava petrificado
♪ İlk başta, sardı korkular ♪ Bastırdı kabuslar
Estou de volta ao princípio.
Başladığım yere geri döndüm.
Parti desse princípio, sem o dizer.
Bunu söylememe bile gerek yok sanmıştım.
Acho que vou começar pelo princípio.
Ben başında başlayacağız sanırım.
Devíamos tê-lo morto desde o princípio.
Onu en başta öldürmeliydik. Neden öldürmedik, Finch?