Translate.vc / Português → Turco / Próspero
Próspero tradutor Turco
180 parallel translation
Com votos de um próspero ano novo.
Kârlı bir yıl dileklerimle.
Um evento que redobra o prazer de vos desejar, bem como a eles, um Ano Novo muito feliz e próspero.
Bu olay, size ve onlara mutlu ve müreffeh bir yeni yıl dilemekten... aldığım zevki iki katına çıkarıyor.
Não me parece nada próspero.
Pek konforlu görünmüyor.
- Feliz Natal. E próspero Ano Novo!
Ve iyi seneler.
É um próspero advogado.
Başarılı bir avukatsın.
Era uma vez, numa terra distante, um pequeno reino pacífico, próspero e rico em amor e tradição.
Bir zamanlar, uzak bir ülkede, aşk ve gelenek açısından huzur dolu, başarılı ve küçük bir krallık varmış.
Escolheu o que tem um aspeto mais próspero.
En hali vakti yerinde görüneni seçti.
Feliz Natal, Sra. Scott, e próspero ano novo.
Mutlu Noeller, Bayan Scott ve iyi yıllar.
Estás com um óptimo ar, mesmo próspero.
Görünüşe göre iyi kazanıyorsun.
Embora você ressuscitasse três mortos da Terra, | o plano está longe de próspero, e você Eros, tem que provar que isto é um sucesso operacional em pouco tempo, energia, e naves, podem ser gastos nisto.
3 kişiyi diriltmenize rağmen planımız başarılı olmaktan uzak, Ve sen Eros, eğer daha çok zaman, enerji ve gemi istiyorsan Önce operasyonun başarılı olacağını göstermelisin.
O seu negócio não era próspero e agora é dos mais sólidos da Europa. - O volume de negócios duplicou.
Bundan böyle, işinizde Avrupa'nın bir numarası olacaksınız.
Por favor, o que nos augura um futuro próspero...
Gelecek daha güzel olacak, zengin ve parlak bir gelecek.
Comecei a vida como um caçador, próspero e de boa aparência.
Bu hayata yakışıklı, zengin bir avcı olarak başladım.
Este rancho tem um ar muito próspero, não tem?
Burası çok para eder gibi görünüyor değil mi?
Não sabia de nada e quando ele voltou, com um ar muito próspero fiquei espantado.
Bundan bizim hiç haberimiz olmadı. Sonra geri döndü. Döndüğünde zengin olmuş gibiydi.
" O fim das suas cerimonias da primavera era assegurar um outono próspero.
"Bahar törenlerinin amacı..." "sonbaharın verimli geçmesini sağlamaktı."
O mais celebrado, certamente o mais próspero pintor em 6 mil anos.
İnsanlık tarihinin en ünlü... ve şüphesiz en zengin ressamı.
O meu filho, Tom Turner, disse que era um lugar próspero.
Oglum, Tom Turner, bana zengin bir sehir demisti.
Alexandria continua a ser um próspero mercado, um cruzamento de rotas para os povos do próximo Oriente.
Iskenderiye yakin dogu insanlarinin gelip gittigi bir yerde oldugundan hâlâ iyi bir isyeri merkezidir.
Sou um próspero negociante.
Şimdi işadamıyım.
Feliz Natal e um próspero Ano Novo, de :
Noel'inizi kutlar ve yeni yıl için en iyi dileklerimizi sunarız.
Ambos os mundos são habitados por uma raça humanóide que colonizou os planetas há dois séculos atrás. E que agora coexistem sobre um precário mas próspero tratado.
Her iki dünyada da gezegenleri iki asır önce kolonize eden... ve şu anda tehlikeli ama bir o kadar da başarılı... bir ittifakla varoluşlarını sürdüren iki insanoid ırk yaşıyor.
Da parte do Chefe-Executivo, o Sr. Ozu, e do Quadro dos Directores, agradecemo-vos a todos... e desejamo-vos um feliz Natal e um próspero Ano Novo!
Yönetim kurulu başkanımız Bay Ozu,..... ve tüm yönetim kurulumuz adına,..... hepinize teşekkür ediyor..... ve mutlu noeller ve mutlu bir yeni yıl diliyorum!
Feliz Natal! Próspero Ano Novo!
Yeni yılınız kutlu olsun!
O negócio de confeitaria é próspero.
Şekerleme işi bambaşka bir iştir.
Que ar mais próspero.
Güç kravatın var.
Dos híbridos, o mais próspero e mais rápido foi o syphalloids.
Kırmaların içinde, en başarılısı şuana kadar syphalloidler oldu.
Não pareces muito próspero.
Halin vaktin yerinde görünmüyor.
O william Munny tinha desaparecido há muito com os filhos, dizia-se que para São Francisco, onde, ao que parece, era um próspero comerciante.
William Munny çoktandır çocukları alıp gitmişti. San Fransisko'da ticarete atılıp zengin olmuş deniyordu.
Trabalha e sê próspero.
- Hayır, teşekkürler.
Parece muito próspero.
Çok heybetli görünüyor.
Floyd e falemos é do rico e próspero Mr.
Büyük ve zengin Bay Butch'u konuşalım.
Prometo liderar a Nova e as suas novas aquisições... com integridade e visão para um futuro próspero.
Nova'yi ve elde ettigi yeni varliklari... bütünlük ve vizyon içinde basarili bir gelecege tasiyacagim.
É honrado como um guerreiro, e próspero como um fazendeiro nos Planaltos de Arcadian.
Demetrius'la bu yalnızlığı sonlandırmam için bir şans ver.
- Vivei e sede próspero.
- Yaşa ve mutlu ol.
Falor foi um próspero comerciante que foi numa jornada para ganhar maior consciência.
Falor başarılı bir tüccar olarak, bu durumundan habersiz bir şekilde seyahat edermiş.
Mrs. Simpson, está com um aspecto muito próspero hoje.
Bayan Simpson bugün ne kadar zengin gözüküyorsunuz.
Sei que teremos um relacionamento longo e próspero.
Uzun ve karlı bir iş ilişkisi içinde olacağımızdan eminim.
Tinha um negócio próspero.
Kendi işimdi.
Não é todos os dias que se encontra um próspero arquitecto de L.A.
Los Angeles'tan gelmiş zengin, bekar bir mimara kaç kez rastlanabilir?
Se o Sacerdote Superior for puro, ele sairá momentos depois e teremos um ano próspero.
Eğer dini lider temizse, birkaç dakika sonra ortaya çıkardı ve biz de bolluk içinde bir yıl geçiririrdik.
Feliz Natal, Próspero Ano Novo,
Evet?
O relacionamento entre o Rei e o seu Primeiro-Ministro é especialmente próximo, actualmente... desde a dissolução do parlamento, há 2 anos, e que grande parceria estes dois se tornaram, liderando magnificamente a Inglaterra para um próspero e triunfante novo milénio.
2 yıl önce Parlamento'nun feshinden bu yana Kral ve Başbakan, hayli yakın ilişki içindeler. İkisi arasında gelişen harika ortaklık ile, Britanya, yeni bin yıla müreffeh ve muzaffer adımlarla ilerliyor.
George era honesto, próspero, respeitado pelos fregueses.
George dürüst, başarılı ve müşterilerin güvendiği biriydi.
Feliz Natal e próspero Ano Novo!
Mutlu Noeller ve yeni yılın kutlu olsun
Um advogado próspero numa grande empresa.
Büyük bir avukatlık şirketinde başarılı bir avukat.
Não sei, mas é o preço por negociar num sistema tão próspero.
Henüz detaylı bilgiye sahip değilim, ancak sanırım böylesi başarılı bir sistem için ödenebilecek bedeli olan bir şey.
Não foi há muito tempo, o nosso povo era próspero e feliz.
Yakın bir zamana kadar insanlarımız mutlu ve mesuttu.
O meu negócio é próspero.
Bir şirketim var.
BOM NATAL E UM PRÓSPERO ANO NOVO
Aggression Treaty
Meu pai gastou os melhores anos da vida dele tentando manter este reino próspero e em paz. Até vendeu todo o seu ouro.
Flaxen!