English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Português → Turco / Pâncreas

Pâncreas tradutor Turco

310 parallel translation
Tem algo a ver com o pâncreas.
Pankreasıyla ilgili bir şey.
- úlcera no pâncreas?
- Pankreas ülseri mi? - Evet, galiba.
- ela é a da úlcera no pâncreas?
- Ülseri olan kadın mı bu? - Bilmiyorum.
O pâncreas, os rins, etc.
Pankreasa, böbreklere.
Nutrientes líquidos, são então carregados... através de um elaborado sistema de filtração... ajudado pelo o pâncreas, fígado e bexiga urinária... ou junto na bexiga para ser expelido mais tarde.
Sıvı gıdalar da, bu yüzden karaciğer, pankreas, meshane... yardımıyla süzüldükleri incelikli bir... sistem ile taşınırlar.. Ya da daha sonra dışarı atılmak üzere meshanede tutulurlar.
Comemos pâncreas.
Sosyetik yemekler yedik. Ne?
Descontraia! Não inventamos as nossas naturezas, elas são-nos dadas, juntamente com os pulmões, o pâncreas e tudo o resto.
Biz kendi doğamızı yaratmıyoruz, bize organlarımızla birlikte teslim ediliyor.
Sim, sim. Olhem, lamento, camaradas, Mas eu desfiz o meu pâncreas.
Özür dilerim arkadaşlar, ama, pankreasım parçalandı.
- Ela morreu de cancro do pâncreas.
- Pankreas kanserinden öldü.
O pâncreas.
- Pankreas.
Alivia a pressão no pâncreas.
Pankreastaki basıncı alıyor.
O pâncreas não é nada.
Pankreas hiçbir şey değil.
Deixe o pâncreas em paz.
Pankreası yalnız bırak.
Se a minha mãe o lesse, arrancava o pâncreas à Savannah, à dentada.
Annem okusa, ciğerini söker onun.
E respiras fundo. Depois pegas num monte de pâncreas de vitela, salteias com castanhas e bacon canadiano.
Ardından epey miktarda sakatatı alıp,... kestane ve domuz pastırmasıyla sote yaparsın.
Estou a mastigar um pâncreas
Pankreas çiğniyorum.
Um pâncreas é uma glândula, porra.
Pankreas bir bezdir.
Câncer do pâncreas da maior gravidade, se ouvi direito.
Pankreas kanseri ve doğru duyduysam en azılı olan cinsinden.
Você tem uma úlcera duodenal com complicação no pâncreas.
Onikiparmak ülseri ve onunla seyreden pankreas iltihabı var.
- Baço ou pâncreas? - Estômago.
- Dalak mı karaciğer mi?
Seu pai morreu de um câncer de pâncreas quando mais lhe necessitava em sua adolescência.
Stevie'in babası pankreas kanserinden öldü. Stevie ergenlik çağındaydı ve babasına en çok ihtiyacı olduğu zamandı.
Se o nível de hidroxipolina subir até tão alto, você provavelmente iria pedir uma análise ao pâncreas.
Eğer hidroksiprolin seviyesi yükselirse pankreatik tarama yapılması gerekir.
Ouvi dizer que encontraram o fígado dela no correio ao lado do baço e do pâncreas.
Ciğer, dalak ve pankreasının posta kutusunda bulunduğunu duydum.
Estou a ver o topo do pâncreas.
Pankreasın başını görüyorum.
O pâncreas tem a forma de um girino com uma grande cabeça.
Pankreas... ... kocaman kafalı bir iribaş gibi.
Com um cancro no pâncreas.
pankreas kanseri.
Cancro de pâncreas.
Pankreas kanseri.
Digamos que encontra um problema no pâncreas.
Önemli bir pankreas hasarı buldunuz diyelim.
- Muito bem. O pâncreas parece bem.
- Penkreas iyi görünüyor.
- Não apertes o pâncreas.
- Sakın pankreasa pens takma.
Cancro do pâncreas e metástases no fígado.
Pankreas kanseri ve karaciğerde tümör.
O fígado, o duodeno e o pâncreas parecem bem.
Karaciğer, onikiparmak bağırsağı ve pankreas iyi.
É no pâncreas.
Pankreasında.
Afinal o que é o pâncreas?
Pankreas da ne?
O Pequeno Livro da Calma está alojado entre o intestino delgado e o pâncreas.
Sakinliğin Küçük Kitabı ince bağırsak ile pankreas arasına sıkışmış.
E esta coisinha engraçada é cancro de pâncreas.
Bu minik ve seker şey de pankreas kanseri.
No caso do fautista, Benjamin Raspail... ele fê-lo para melhorar o som da Orquestra Filarmónica de Baltimore... servindo o pâncreas do músico de fauta de pouco talento ao conselho... acompanhado por um belo Montrachet de 160 contos a garrafa.
Flütçü Benjamin Raspail olayında... Baltimore Filarmoni Orkestrasının ses kalitesini düzeltmek için... fazla yetenekli olmayan flütçünün uykuluklarını şişesi 700 dolar olan... Montrachet şarabı eşliğinde yönetim kuruluna sunarak.
Essa refeição começou com ostras verdes de Gironde... foi seguida pelo pâncreas, um sorvete... e depois pode ler aqui na revista "Gourmet Cuisine" :
Yemek yeşil Gironde istiridyesi ile başladı... uykuluk yahnisi ve şerbetle devam etti. Gurmenin Mutfağı'nda yazdıklarına bak :
Um cancro no pâncreas!
Pankreas kanseri.
O pâncreas está bem.
Pankreas iyi.
- Isto é uma doença crónica do pâncreas.
Bu kronik pankreas bozukluğu.
Nem sequer há provas concretas dos benefícios da quimioterapia no cancro do pâncreas
Özellikle pankreas kanseri konusunda.
Cancro no pâncreas?
Pankreas kanseri mi?
pâncreas, fígado, coração. Todos tinham várias marcas de dentes.
Dalak, karaciğer, kalp hepsi uzun süre çiğnenmiş.
- Um pâncreas.
Yani...
E mais. Não há evidência do seu cancro do Pâncreas
Ayrıca, pankreas kanserinizden eser yok.
- Cancro do pâncreas.
- Pankreas kanseri.
Vamos ver, levo um pâncreas, dois esfíncteres e uma Coca-Cola.
Bir bakalım. Bir pankreas, iki büzgen kas ve büyük boy kola alacağım.
Muita. Também alarga o pâncreas.
Pankreasın da büyür..
Pâncreas, fígado.
Pankreas, karaciğer... bütün organları su gibi olmuş.
Pâncreas, 18 mil.
Pankreas 18.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]