English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Português → Turco / Pão

Pão tradutor Turco

5,462 parallel translation
Lápis e canetas são o meu pão com manteiga.
Kalemler benim için ekmek ve yağ gibiler.
Usam os camiões do pão para as bebidas.
İçki için ekmek arabalarını kullanıyorlar.
Pode ser só um camião do pão.
Gerçekten bir ekmek kamyonu olabilir.
A minha família compra toda lá pão.
Bütün ailem ekmeği oradan alır.
Coloque um picle no pão e que a diversão comece
Tam ortasına yerleştir turşuyu Ver coşkuyu ver coşkuyu
Agora, Homie, a mesa três precisa de mais pão.
Şimdi, Homie, 3. masaya biraz daha ekmek.
O Brooks não o diz, mas estás a tirar-nos o pão da boca.
Brooks bunu söylemaz ama, ama ekmeğimizle oynuyorsun.
Sei que provavelmente não compete com costeleta e feijão e um molho quente de pão de milho.
Antrikot, fasulye ve bir somun sıcak mısır ekmeğinin eline su dökemediğinin farkındayım.
Eu lembro-me quando uma lata de feijão e pão era uma refeição maravilhosa...
Hatırlayabiliyorum, konserve domuz, fasulye ve ekmek zengin bir yemekti.
São quatro panquecas, ovos e pão torrado.
Dört krep, birkaç yumurta ve ortaya da kızarmış ekmek alalım.
Se as tuas couves são tão salgadas como me lembro, estaremos loucos por esse doce pão de milho de ianque.
Sizin karalahana ise Hatırladığım kadar tuzlu, Bu tutunarak edilecektir tatlı yankee mısır ekmeği can havliyle.
Todavia, a família do Smooth Watson perdeu o seu ganha-pão, e haverá as despesas do funeral.
Yine de, Smooth Watson'ın ailesi, reisini kaybetti. Ve cenazenin bir takım masrafları olacak.
Estejas vivo ou estejas morto, vou moer os teus ossos para fazer o meu pão.
Ya yaşa ya da öl. Ekmeğimi çıkartmak için kemiklerini un ufak edeceğim.
Eles fazem-nos trabalhar quase até à morte, alimentam-nos de pão dura e água. Oram na igreja e nós não somos bons o suficiente para entrar e nos proteger do tempo.
Bizi ölesiye çalıştırıyorlar, kuru ekmek ve su veriyorlar kiliseye gidip dua etmeye uygun olmadığımız için içeri almıyorlar.
- Gostas de pão branco?
- Beyaz ekmegi sever misin?
O pão nosso de cada dia nos dai hoje, perdoai as nossas ofensas, assim como nós perdoamos a quem nos tem ofendido,
"... dünya cennete dönüşecek. "Bugün de rızkımızı ver... "... ve günahlarımızı bağışla...
Tu és um pão. És a nossa melhor hipótese de conseguir uma rodada de bebidas grátis!
Sen seksisin.sen bizim bedava içki alabilmemiz için tek şansımızsın.
És um ganda pão!
Çok tatlısın lan.
É a melhor coisa desde o pão fatiado.
Dilimlenmiş ekmekten sonraki en iyi şey, sanırım.
Fazem um pão de gengibre de Tula fantástico.
Harika zencefilli Tula keki yapıyorlar.
É uma longa caminhada para um pedaço de pão.
Bir somun ekmek için uzun bir yürüyüş.
Pão, tomates, pickles, feijões, pasta de amendoim, presunto, peru, queijo, mostarda.
Çavdar, domates, turşu, fasulye filizi fıstık ezmesi, jambon, hindi, gravyer, hardal.
Ouve só... manteiga de amendoím e pão.
Şunu dinle, fıstık ezmesi ve ekmek.
Então porque roubas pão e manteiga de amendoím?
O zaman neden fıstık ezmesi ve ekmek çaldın?
Cheira aquele pão, tem um cheiro divinal.
Ekmek cennetten çıkmış gibi kokuyor.
- Pode dar-nos um pão, amigo?
Bir somun ekmek verir misin, dostum?
Anda, vamos para casa. O pão ainda está quente.
Hadi ekmek hala sıcak iken eve gidelim.
Pão de banana!
Muz ekmeği.
- Ela fez-te pão de banana e trouxe-te ao trabalho.
Sana muz ekmeği yapmış ve işine getirmiş.
Scott, vou trazer o teu pão favorito.
Scott, en sevdiğin ekmeği getireceğim.
- Um belo pão.
- Tak bir çubuğa, yala. O derece.
Come o pão.
Ekmeği ye.
Come o pão!
Ekmeği ye.
Chá, pão tibetano frito.
Çay, Tibet usulü kızarmış ekmek.
Migalhas de pão?
Ekmek kırıntıları mı?
Não são jóias verdadeiras, porque nem conseguia ter dinheiro para comprar pão,
Bunlar gerçek mücevher değil çünkü onlara param yetmiyordu ama...
As suas faces rosadas pelo forno crepitam na tua boca misturando o molho e o pão e fazem-te saber que, a partir daquele momento, estás em casa.
O fırında yanmış yanakları, ağzındaki ısıyla çatırdamaya başlar. Sosu ve hamuru özenle kucaklar. İşte o andan itibaren bilirsin ki burası yuvandır.
Se te faz sentir melhor, a minha mãe é cheia de pão-de-ló.
İyi hisseder misin bilmem ama benim annem de hep kek yapardı.
- Pão torrado?
- Kıtır tost mu?
Só mais uma coisa, ainda não temos pão e água.
Bilgin olsun, halâ ekmiğimiz ve suyumuz yok.
Pão para o molho, necessário, confere.
Koyun parazit ilacı için ekmek bunu almam lazım. Tamam.
Estou a carregar o pão, por isso...
Ekmeği ben taşıyorum. O yüzden...
Ela é adorável, e podias ter todo o pão que conseguisses comer.
Hem o zaman istediğin kadar ekmek de alırdın.
Não me refiro ao pão escuro de todos os dias.
Günlük siyah ekmekten bahsetmiyorum.
É pão achatado com abóbora e manteiga de trufa.
Lütfen. Bu ezilmiş akcevizli ve yermantarı yağlı gözleme.
É o pão e a manteiga do vigarista espiritual.
Bu ekmek ve tereyağı manevi flimflam adam.
- O Príncipe comeu o pão todo.
- Prens Therus tüm ekmeği yedi.
Os alimentos dos estudantes deverão ser feitos em casa com produtos comprados nas lojas locais. pão e mortadela estão pela metade do preço no Howdy.
Öğrencilerin yemekleri yerel marketlerdeen alınmış malzemelerden yapılmış ev yapımı yemekler olmalı. Tamamen tesadüfi bir not Howdy's'de sucuklar ve kese kağıtları yarı fiyatına.
E pão.
- Ve ekmeğin.
É pão-de-ló.
Pandispanya.
Pão, daquele com sementes.
Ekmek... iyi kalite.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]