Translate.vc / Português → Turco / Quase
Quase tradutor Turco
54,886 parallel translation
Já lá vão quase dois anos.
Neredeyse iki yıl oldu.
Ele quase morreu no ataque à bomba.
- Saldırıda ölümden döndü o.
Ela é mãe adotiva há quase 20 anos. Nunca houve uma queixa contra ela.
Yaklaşık 20 yıldır koruyuculuk yapıyor, hakkında hiç şikayet olmamış.
De acordo com o Quinn, é um local de informações para equipas de operações especiais que vão para o Médio Oriente. Ele esteve aqui estacionado quase um ano.
Quinn'e göre Orta Doğu'ya giden özel operasyon ekiplerinin bilgilendirme noktası.
Uhtred, isso é quase blasfémia.
- Uhtred bu sanki dine küfür gibi oldu.
Bem, quase.
Hiç mantıklı gelmiyor.
Entretanto, este homem, Kevin Garvey, um americano de férias na Austrália, foi visto a vaguear pela estrada perto de Kurripa há quase um mês.
Yanısıra, bu adam, Kevin Garvey Amerikalı gezgin turist en son bir ay önce Kurripa yolunda dolanırken görüldü.
Quase pronto.
Bitti sayılır.
- Está quase, filhote.
- Geliyor, bebeğim.
Tenho de ficar preocupado por teres demorado quase duas horas para me contares?
Bunu bana söylemenin..... iki saat sürmesi konusunda endişelenmeli miyim?
Tem cuidado, Isaac, pois quase parece que te preocupas.
Evet. Dikkatli ol Isaac. - Beni umursamış gibisin.
Ouve, este problema com o Ben está quase resolvido e já ilibámos o director da UCT.
Ben ile olan sorunlar çözülüyor. ATB yöneticisi de temiz çıktı.
Agora, eles estão quase todos mortos.
Çoğu hayatını kaybetmiş.
Estamos quase lá.
- Geldik sayıIır.
Hoje, quase me mataram.
Bugün neredeyse ölüyordum. Biliyor musunuz?
- Pensei que estava quase terminado.
Neredeyse bittiğini sanıyordum. Evet, ben de öyle düşünmüştüm.
Eles mataram os meus homens e quase me mataram a mim e à minha esposa.
Adamları öldürdüler. Az daha da beni ve karımı öldürüyorlardı.
A UCT deve estar quase a chegar aí.
Bak, ATB her an orda olabilir.
Tornou-se quase impossível manter esta operação discreta.
Operasyondaki insiyatifini koruması neredeyse imkansız hale geldi.
Falta pouco. Os exames médicos estão quase completos.
Hazırız sayılır, medikal ekranlar için hazırlıklarımız tamamlanıyor.
Assim, ficas quase sem nada.
Bunu yaparsan, geriye hiçbir şeyin kalmayacak.
Tony! Ele está quase a falar.
O zaman beni vurman gerekiyor.
Estou quase a acabar de recuperar a lista de células.
Az daha hücre listelerinin verisini kurtarıyordum.
Estamos quase a chegar.
Neredeyse vardık.
Você quer a mulher que quase o matou, a mulher que matou o seu pai
Sen az daha canını alacak kadını istiyorsun! Sen babanı öldüren kadını istiyorsun!
e que matou quase todos os seus homens.
Neredeyse tüm adamlarını öldüren kadını.
- Bom, está quase...
Az bir şey kaldı gerçi.
O satélite está quase em posição.
Tamam, uydu birazdan yerini alacak.
Está quase.
Az bir şey kaldı.
Senador, estamos quase lá.
Eee, Senatör, varmamıza çok az kaldı. Bir kaç dakika sonra oradayız.
Quase tudo o que lhes acontecia estava repleto de infortúnio, tristeza e desespero.
Başlarına gelen neredeyse her şey, uğursuzluk, ıstırap ve keder doluydu.
Quase metade recuou, mas imagino que tencionem regressar...
Kabaca yarı yarıya çekildi, Ama dönmek niyetinde olmadığını hayal ettim,
Fizemos quase tudo o que podíamos e, mesmo assim, zarpar rapidamente é o que teremos de fazer, mais tarde ou mais cedo, com ou sem sobreviventes.
Elimizden gelen şeyin çoğunu yaptık Ve yine de çabucak ayrılabiliyor, Er ya da geç yapmak zorunda kalacağımız
A Eleanor está morta, a Anne está quase morta e o governador está sentado em Nassau na merda da minha cadeira, vitorioso!
Eleanor öldü, Anne neredeyse öldü, Ve vali benim sandalyemde Nassau'da muzaffer oturuyor!
A Eleanor está morta, a Anne está quase morta e eu quero que ele pague caro por tudo isso.
Eleanor öldü. Anne neredeyse öldü. Ve onun için her şeyin bedelini ödemesini istiyorum.
Extremamente desinteressado, quase sombrio, mas fundamentalmente decente.
Merak uyandırmaktan uzak. İç karartmakta usta fakat özünde düzgün biri.
Desde que os britânicos partiram, a estrutura do poder, a distribuição de riqueza, essas coisas estão quase idênticas.
İngilizler gitti gideli, iktidarın yapısı, gelirin dağılımı hiç değişmedi.
Um alerta codificado aos media pode tornar quase impossível à Polícia responder a tempo.
Kodlanmış bir medya alarmı polislerin hızlı cevap vermesini imkânsız kılar.
Quase a chegar à canonização.
Azizlik mertebesine ulaşması yakındır.
Estás num bosque. Quase não tens Wi-Fi.
Ormandasın ve internetin çekmiyor.
Lutaste contra uma pessoa com quase o dobro da tua idade.
Senin yaşından iki kat büyük biriyle dövüştün.
- Quase dois milhões de visualizações.
- Neredeyse iki milyon kişi izlemiş.
Há quase um ano, beijaste-me aqui.
Bir yıI önce beni tam burada öpmüştün.
Não acredito que ela está quase a ter o terceiro filho.
Üçüncü çocuğunu doğurduğuna inanamiyorum.
Estava quase a desistir, mas...
Vazgeçmek üzereydim ama... onu buldum.
- Quase lá.
- Neredeyse girdim.
- Quase.
- Neredeyse.
A confiança quase matou a Axe Capital.
"Güven" az kalsın Axe Capital'i öldürüyordu.
Quase lhe saltei para cima.
Masayı ona fırlatmak üzereydim.
Quase tiravam o polícia de dentro de mim.
Pestilimi çıkardı adamlar resmen.
Mesmo quase tendo queimado a ilha toda daquela vez, e também quando soltei um Skrill, e te esmaguei sob um monte de troncos e rochas?
Evet.