Translate.vc / Português → Turco / Revê
Revê tradutor Turco
474 parallel translation
É um prazer revê-los.
Tekrar görüştüğümüze sevindim.
Dissemos ao Sr. Tyler que ele podia revê-las às 17 : 00.
Bay Tyler'a, beşte düzeltmelere başlayabileceğini söyledik.
Disse-o como um elogio, e espero revê-la quando estiver livre da magia do Sr. Wilkes.
İltifat ediyordum. Bay Wilkes'ın büyüsünden kurtulunca, sizi daha sık görmek isterim.
É bom revê-lo, major Strasser.
Sizi görmek ne güzel, Binbaşı Strasser.
Revê a página 10, enquanto esperas que a água ferva. Certo?
Hazır ısınmışken onuncu sayfayı gözden geçirsene?
Foi bom revê-lo depois de tantos anos.
Hoşçakalın Dr. Strolin. Bunca sene sonra sizi yeniden görmek güzeldi.
Foi um prazer revê-lo.
Seni yeniden gördüğüme sevindim.
Será um prazer revê-lo, sargento.
Ne zaman isterseniz buyurun Çavuş.
Dizem que, quando um homem cai de grande altura, revê toda a sua vida.
Bir insan yüksekten düştüğü zaman tüm hayatını görürmüş.
- Revê-las-emos amanhã.
- Yarın üzerinden geçeriz.
Esperava que pudesse vir revê-la comigo mais tarde.
Daha sonra üzerinde çalışmam için bana zaman kazandırabileceğini düşünmüştüm.
- Bem-vindo. É bom revê-lo.
- Hoşgeldin. seni gördüğüme sevindim.
- Lewis, que bom revê-lo!
- Lewis, oğlum, Seni gördüğüme sevindim.
- É um prazer revê-la.
Seni görmek ne hoş.
É um prazer revê-lo.
Sizi görmek ne kadar güzel
Esperarei ansioso pelo prazer de revê-lo.
Sizi yeniden görmek için sabırsızlanıyorum.
Por isso, continuarei a perder o meu tempo, como diz o Sr. Gannon, a ensinar-vos como se relata, se revê provas, compöe e rescreve.
Bay Gannon'un deyişiyle, haber yazma, taslak okuma... mizanpaj hakkında size bilgi vererek zamanımı boşa harcayacağım.
Vamos revê-los um por um. Deves dizer : Essa é a amiga, essa é a mulher, esse é o cardeal, essa é a Saraghina.
Şimdi tek tek gidebiliriz, ve sen artık.... bu karısı, bu metresi, bu Kardinal, bu Saraghina demek zorundasın.Tamam mı?
Gostaremos muito de revê-la.
Onu yeniden görmek hoşumuza gider.
É bom revê-la, de verdade.
Sizi görmek çok güzel, gerçekten
- É bom revê-la, Lady Fingers.
- Seni tekrar gördüğüme sevindim.
- Foi um prazer revê-la.
- Sizi tekrar görmek güzel.
Prazer em revê-lo.
Sizi tekrar gördüğüme çok memnun oldum.
- Sr. Septime, é um prazer em revê-lo.
Bay Septime, sizi tekrar gördüğüme sevindim.
E, agora, não sei, mas parece-me que o facto de ter feito aquele trabalho manual físico me ajudou a tirar o bacharelato, a revê-lo contigo.
Evet. Bilmem, şimdi öyle geliyor ki galiba öncesinde o bedensel kol gücü işini yapmış olmak sınavlarda başarılı olmama yardımcı oldu. En azından seninle çalışırken.
Que prazer revê-lo, meu caro Christian.
- Sizi tekrar gördüğüme sevindim. - Evet, evet.
Que bom revê-lo.
Sizi tekrar gördüğüme çok sevindim!
Que bom revê-lo.
Seni görmek ne büyük bir zevk.
- É um prazer revê-la.
- Sizi tekrar gördüğüme çok sevindim!
Prazer em revê-lo, Sr. Embaixador.
Sizi tekrar görmek ne güzel Sayın Büyükelçi.
Espero revê-la no forte em circunstâncias mais felizes.
Umarım ki, kalede daya iyi şartlar altında yeniden karşılaşırız.
podíamos revê-las, e entendermo-nos.
.. tekrar üzerinden geçsek, ve beraber anlasak.
- Coronel, é um prazer revê-lo.
- Albay! Sizi tekrar görmek ne hoş.
É um prazer revê-lo.
Sizi tekrar görmek ne hoş.
- Sr. Pettibon, é bom revê-lo.
- Bay Pettibon, yine görüşmek güzel.
- Terei grande prazer em revê-la.
- Annenizi yeniden görmek beni mutlu eder.
Espero revê-lo aqui, em breve.
Yakında görüşmek üzere.
Prazer em revê-lo.
Sizi tekrar görmek güzel.
Foi um prazer revê-Io, hollis.
Seninle görüşmek çok zevkliydi Hollis.
A minha esposa vive a esperar pelo dia de revê-lo, príncipe.
- Karım sizi yine göreceği günün hayaliyle yaşıyor, Prens.
Que prazer revê-lo.
- Seni tekrar görmek ne güzel.
Jim, é óbvio que é óptimo revê-lo, mas esta é uma visita de cariz social, ou vem falar comigo por algum assunto em particular?
Jim, seni görmekten memnun olmadım değil fakat, bu yalnızca hayırlı olsun ziyareti mi, yoksa konuşmak istediğin şeyler mi var?
Bom revê-lo, senhor.
Tekrar görüştüğümüze sevindim efendim.
É sempre um prazer revê-la.
Sizi görmek gerçek bir zevk.
- Foi bom revê-lo. - Igualmente.
- Seni görmek güzeldi.
É um prazer revê-lo.
Seni tekrar görmek güzel.
É um prazer revê-lo.
- Paul.
Prazer em revê-lo, Jake.
Seni gördüğüme sevindim, Jake.
É um prazer revê-los aqui. Não tivemos notícias.
Sizi evde görmek ne güzel.
Até mesmo revê-los...
Her yerde bir şey var, Miep. Her yerde.
Que bom revê-lo, Sr. Belutan, desculpe pela falta de respeito da última vez.
Bay Belutan, geçen sefer için özür dilerim.