Translate.vc / Português → Turco / Rosie
Rosie tradutor Turco
1,692 parallel translation
Carter, o que está a Rosie a fazer na loja de isco?
Carter, Rosie yem dükkânında ne yapıyor?
Rosie!
Rosie!
Fantástico, traz lá isso, Rosie.
Harika. Getir bakalım Rosie.
Disseram-me que passar a ser a Rosie González era a única forma de a manter em segurança.
Bana Rosie González oluşumun onu güvende tutmanın tek yolu olduğunu söylediler.
Tudo bem, Rosie?
Nasılsın Rosie?
Bela jogada, Rosie!
İyi atıştı Rosie!
Mas o meu nome é Rosie.
Ama benim adım Rosie.
Por falar em princesas, onde está a Rosie?
Prenses demişken, Rosie nerede?
Vem cá, Rosie.
Buraya gel Rosie.
Rosie, temos de fazer alguma coisa.
Rosie, bir şey yapmalıyız.
a Rosie González!
Rosie González!
Deviam ter votado só na Carter e não na Carter e na Rosie.
Rosie yerine Carter'a oy vereceklerdi, Carter ve Rosie'ye değil.
Rosie, posso falar contigo?
Rosie, seninle konuşabilir miyim?
Queres ir comigo ao baile, Rosie?
Dansa benimle gider misin Rosie?
Ainda não és rainha. A Carter pode vencer, ou a Rosie.
Daha kraliçe olmadın.
- Cala-te, Muffy.
Carter, - Veya Rosie kazanabilir. - Kapa çeneni Muffy.
E se fizéssemos com que a Rosie desistisse da competição?
Peki, ya Rosie'yi balodan tamamen çıkarabileceğimizi söylesem?
É sobre a Rosie e a mãe dela.
Rosie ve annesi hakkında.
A Rosie está?
Rosie evde mi?
Foi ideia da Rosie.
Rosie'nin fikriydi.
Rosie, podes fazer-me um favor antes de partires?
Rosie, gitmeden bana büyük bir iyilik yapar mısın?
Carter, Rosie, queria agradecer-vos pela noite de hoje.
Carter, Rosie, size bu akşam için teşekkür etmek istedim.
E a vencedora é a Princesa Rosie González.
Ve kazanan kişi Prenses Rosie González.
Rosie, estás aí?
Rosie, oralarda mısın?
Foi tão bonito, Rosie.
Çok güzeldi Rosie.
Longa vida à Rainha Rosie!
Çok yaşa Kraliçe Rosie!
- A Rosie disse que estavas aqui.
Rosie burada olacağını söyledi.
É a declaração de rendimentos que pedi para assinares para a candidatura à universidade da Rosie.
Finansal yardım fonları, Rosie'nin okul başvurusu için imzalamanı istiyorum.
- E a Rosie.
- Ve Rosie.
Olá, Rosie.
Hey Rosie.
Não, não vi o avô este mês...
Hayır, büyük babanı bu ay görmedim Rosie.
Porque sou o contacto para emergências, é essa a razão.
Çünkü acil aranacaklar listesinde ben varım Rosie.
A Rosie deixou-me meia hora à espera, queria falar comigo.
Rosie yarım saat beni bekletti. Benimle konuşmak istedi.
Ela tinha partido o braço, a Kate estava fora e eu levei-a ao hospital.
Kolunu kırdığı için götürmüştüm Kate şehir dışındaydı yani... Rosie'yi hastaneye ben götürmek zorunda kaldım.
Tivemos de esperar que o gesso secasse e éramos éramos só eu e a Rosie.
Kolundaki alçının kurumasını bekliyorduk sadece... Sadece ben ve Rosi vardık.
Lembraste-te do dia... que passaste com a Rosie no hospital?
O günü hatırladın mı? - Rosie'yle olanı.
Dava os últimos dez anos da minha vida para lá voltar a estar nessa tarde com a Rosie à espera que o gesso secasse.
- Evet. Biliyor musun, ömrümün son 10 yılını... O öğleden sonra Rosie ile olmak için ve... alçısının kurumasını beklemek için verirdim.
A Rosie e os miúdos estão...
Rosie ve çocuklar...
Isto é o saco da Rosie e comprei-lhe isto. - Uma coisinha.
Bu Rosie'nin çantası ve bu da, ona küçük bir şey aldım.
Ela é um pouco mais velha que a Rosie e tem mantido a família unida, a mãe e o pai, de um modo que...
Rosie'den biraz daha büyük. Ve bir şekilde ailesini bir arada tutmaya çalışıyor annesini ve babasını, bir şekilde...
Depois o Ian nasceu, depois a Rosie e o Max.
Sonra Ian doğdu, sonra Rosie ve Max.
Eu estava a almoçar com os miúdos no domingo passado e a Rosie perguntou-me sobre o caso.
Geçen Pazar çocuklarla yemek yiyorduk ve Rosie bana davayı sordu.
Olá, Rosie. Sou eu... o teu pai.
Hey, Rosie, ben baban.
Certifiquei-me disso caso a Rosie ou o Max me vão visitar.
Rosie ya da Max'in ziyarete gelmesi durumunda sağlama aldım.
Já te disse que a Rosie anda a escolher universidades?
Rosie'nin üniversitelere baktığını söyledim mi?
- Rosie, está tudo sob controlo.
Rosie, her şey kontrol altında.
Vai correr tudo bem, Rosie. A sério.
Her şey düzelecek Rosie, gerçekten.
Tu sabes que isso não vai acontecer.
Rosie, bunun olmayacağını biliyorsun.
Rosie só estava entregando uns brownies, deveria agradecer.
Rosie, bize kek getirdi. Ona teşekkür etmelisin.
- Vamos, Rosie.
- Rosie hemen gitmen gerek.
A Rosie está em casa da Becca, a fazer um trabalho de ciências.
Rosie arkadaşı Becca'nın evinde.