Translate.vc / Português → Turco / Salto
Salto tradutor Turco
3,079 parallel translation
O que o Eli não está a dizer é que um salto como este vai exigir toda a nossa energia até à última gota, e se os seus cálculos estiverem errados...
Sürekli bunu söylüyorsun. Eli galiba bahsetmeyi unuttu ; ... böyle bir sıçrama elimizdeki enerjiyi son damlasına kadar emecektir.
A nave não conseguiria fazer o salto para a próxima galáxia, o que invalida o propósito de ir a esse planeta.
Gemi bir sonraki galaksiye sıçrayamaz,... bu durumda gezegene gitmemizin de bir anlamı kalmaz.
Largamos um dos nossos vaivéns, sem tripulação, a um curto salto FTL do planeta.
Mekiklerden birisini insansız olarak çıkarırız, .. gezegenden kısa bir FTL sıçraması yapar.
Segundo o Rush, se dois de nós entrarem já nas cápsulas, hoje... quem ficar cá fora pode ter apoio de vida mínimo durante duas semanas antes começar a consumir as reservas de energia necessárias ao salto.
Rush diyor ki eğer iki kişi hemen, bugün kapsüllere girerse dışarıda kalan,... sıçrama için ayrılan enerjiye eklenmeden önce iki hafta asgari yaşam desteğiyle idare edebilirmiş.
Podemos fazer um curto salto FTL, - e usar o Stargate.
Kısa bir FTL sıçraması yapıp Yıldız Geçidini kullanabiliriz.
O último com quem tive sexo foste tu e isto foi um quântico salto de gigante, por isso, acabava por ser apertada na mesma.
En son yattığım kişi sendin ve dün gece ölçü bakımından önemli bir atılım sayılır. Sanırım sonuçta yine aynı darlığa sahip olabilirim.
E eu não a tirei. Queres dizer a minha altura com salto-alto ou sem?
Benim boyumda derken topuklu mu topuksuz mu kastettin?
Não estavas a usar salto-alto quando estávamos naquele quarto.
Otel odasındayken topuklu giymiyordun- -
Ainda tenho aqueles salto-alto.
Topuklular hâlâ bende.
Se isto funcionar pode ser um grande salto profissional.
Bu işi başarabilirsen, büyük bir adım atabilirsin.
Seu uso dramático do contraste teve um grande salto durante o barroco... a arte do tempo, em particular "O Cupido Adormecido".
Kontrastlardaki dramatik kullanımı Borak döneminde sıçrama oldu. Ve ardından Cupid Asleep resmi yapıldı.
Tens de melhorar o teu salto.
Zıplamaların üzerinde çalışmalısın.
Acho que, como em tudo mais, é dar um "salto de fé".
Sanırım bu da her şey gibi inanmaya kalmış.
O meu salto ficou preso.
Topuğum takıldı da.
Um pequeno passo para o homem, um grande salto para o doce rabo.
İnsanlık için küçük, bu tatlı popo için büyük bir adım.
Estou aqui com o Judd Leffew, e este é o "Salto sem sela".
Judd Leffew'le beraberiz ve bunun adı "Eyersiz Base Atlayışı".
Este é o "Salto gigante de clisteres".
Bunun adı "Lavmanlı Uzun Atlama".
Com um salto de 3,76 metros, Dave England.
3,75 metrelik atlayışıyla Dave England.
Estou aqui com o Andy Bell, e isto é o "Salto da moto".
Andy Bell'le beraberiz ve bunun adı "Motorlu Base Atlayışı".
A ideia seria uma fazer uma com a sola em borracha, como está aí. E outra que tivesse o salto de madeira.
Bir tanesinin bu şekilde dolgu topuk diğerinin de ahşap topuk olmasını istiyorum.
Um salto gigantesco.
Dev bir adım.
Um salto normal de um edifício?
Bir binadan atlasak falan.
Salto para te foder a ti e a mim e depois volto novamente.
Biz ikimiz bir boka atlayıp sonra geri dönüyoruz.
Vou dar um salto ao mercado.
- Gazete bayisine uğrarım.
E um salto partido.
Bir de kırık bir topuk.
O salto do sapato de uma mulher não faria um buraco assim, pois não?
Topuklu bir ayakkabı böyle bir delik açar, değil mi? - Evet.
devias dizer "Eu faço o Dew", e depois os dois fazemos um "Mountain Dew", e depois eu faço um salto radical de skate no altar.
... ve ikimiz birer Mountain Dew çıkarıp ben de mihraptan ekstreme atlama yapıyormuş gibi yaparım.
Então, sim, se me pedir para saltar da ponte, eu salto.
Bu yüzden evet, ne zaman "Atla" dese, "ne kadar yüksek?" diye sorarım.
A preparar para efectuar o salto temporal da base Dámocles... - em 5, 4, 3...
Damocles Üssü'nü atlatmaya hazırlanıyor 5, 4, 3...
Se Roger Vivier não tivesse desenhado os sapatos de salto alto para Christian Dior.
Fahişe sözcüğünü çok seviyorum. Annemle babamın efsanesine katkıda bulunuyor.
Calculava todos os sapatos de salto alto e vestidos que iria comprar.
O gün Roger Viver'leri olmasa kesin hırsız olacağını söylemişti.
Quantas vezes calçaste salto alto e vestido para fazer um suspeito falar?
Kaç kere bir şüpheliyi konuşturmak için elbise ve uzun topuklu giydin?
Algo não estava bem na equipa, por isso procurei por escutas no nosso equipamento, e encontrei um transmissor escondido no salto da bota da Zondra.
Ekipte bir şeyler dönüyordu her şeyi elden geçirdiğimde Zondra'nın bot topuğunda bir verici buldum.
E o salto da Julie Masters.
Bir de Julie Masters'ın topukları.
Toca-lhe no ombro, e ela dá um salto no ar.
Omzuna dokunsan korkudan havaya fırlar.
Eu salto ou você abre a porta?
Atlayayım mı, yoksa kapıyı açar mısın?
Deste um salto.
Az önce irkildin.
A Kerry não é nada mais do que um cão pequeno a ladrar para um salto alto.
Kerry ayaklarımızın dibinde havlayan bir köpekten fazlası değil. Ona tehdit bile denemez.
Só tem habilidade de salto sobre-humano. Max.
Sadece süper insan zıplama yetenekleri vardır.
Benny, Benny, Benny, na próxima vez que deres um salto daqueles, podes não torcer só um tornozelo, meu.
Benny, Benny, Benny gelecek sefer bunun gibi bir numara çekersen, sadece bileği burkulmuş bir adam olmayabilirsin.
Ela vai dar o grande salto, louvado seja Deus.
Şükürler olsun doğru yola girdi.
Estávamos afogados em dívidas e eu descarrilei. Foi um grande salto até à produção de metanfetaminas.
Borç içindeydik ve ben çaresizdim.
Eu sabia que podias dar aquele salto.
O atlayışı yapabileceğimi biliyordum.
É um pequeno passo para o homem, um salto gigantesco para a humanidade.
Bu benim için küçük insanlık için büyük bir adımdır.
" Ele deu um salto, e a alegria de usar as suas patas traseiras
Bir kez siçrayip, arka bacaklarini kullanmanin keyfini çikarmis.
Aqui mantemos roupas de marca, e aqui é o closet de sapatos, separados por saltos, salto baixo, liso e mulas.
Burada kızımın kotlarını saklarız,... burası da ayakkabı dolabı,... topuklu, dolgu topuklu, düz tabanlı ve terlik olarak ayrılmıştır.
Bem, é muita coisa para se fazer de salto alto.
Şey bunu topuklu ayakkabıyla yapmak zordur.
Se continuar a mentir, a imprensa saberá que seu marido morreu a usar calcinhas cor de rosa, um sutiã, e um par de sapatos de salto alto.
Yalan atmaya devam ederseniz, ben de medyaya, kocanızın..... penbe külot, bir sütyen ve yeni topuklu ayakkabı giymiş halde öldüğünü söylemek zorunda kalacağım.
Por que não você usar salto?
neden topuklu giymıyorsun?
Para a maioria de vocês, vai ser o primeiro salto.
Çoğunuzun ilk atlayış deneyimi.
Por isso, ela gostava de usar salto alto quando o ia visitar ao escritório oval porque ela gostava de o olhar nos olhos.
Ve Jake de bunu biliyordu..